Osmaniye Devlet Hastanesi'nde 12 Nisan 2021 günü önceden herhangi bir randevu almamasına karşın polikliniğe gelen bir savcı, o sırada hastasını muayene eden bir hekim meslektaşımızdan uygun olmayan söz ve davranışlar ile kendisini muayene etmesini istemişti. Hekim meslektaşımızın, muayeneyi ilk tedavi veren hekimin yapması gerektiğini söylemesi üzerine savcı, kamu görevini gerekçe göstererek meslektaşımızı tehdit etmeye başlamış, son olarak da talimat vererek gözaltına alınmasına yol açmıştı. 27 Ağustos 2021 günü ise savcı için “soruşturmaya gerek olmadığı” kararı verilirken; meslektaşımız hakkında soruşturma açılmıştı.

Meslektaşımızın “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması 14 Aralık 2021 günü Osmaniye Adliyesi’nde görüldü. Müşteki savcı, aynı binada olmasına karşın duruşmaya gelmezken; meslektaşımız ile beraberindeki Türk Tabipleri Birliği ve Osmaniye Tabip Odası heyeti duruşmada hazır bulundu. Meslektaşımızın yaşananları anlattığı ve avukatlarının yaşananları bir “sağlıkta şiddet” olgusu olduğunu söylediği duruşmada mahkeme heyeti de müştekinin “savcı” değil, “hasta” kimliğiyle hastanede olduğunu belirtti. Dava, usul aksaklıklarının giderilmesi için 18 Nisan 2022’ye erteledi.

Duruşma sonrası Osmaniye Adliyesi önünde kısa bir açıklama yapıldı. İlk sözü alan Av. Ömer Kavili, mahkeme heyetinin “Müşteki savcı sıfatıyla değil, tedaviye muhtaç bir hasta sıfatıyla olay yerindedir” tespitinin önemine dikkat çekti. Savcının, aynı binada görev yapmasına karşın gerekçesiz duruşmaya gelmemesine tepki gösteren Kavili, “Kanun önünde eşitlik ilkesi varsa müşteki kişi mahkemeye gelecek, müvekkilimiz ile yüzleşecek” dedi.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da yaşananın açıkça bir sağlıkta şiddet olgusu olduğunu belirterek söze başladı. Ortada bir “kamu görevlisine hakaret” varsa müşteki ile sanığın yer değiştirmesi gerektiğini belirten Korur Fincancı, “Hem kamu görevlisi sıfatıyla görevini yapmakta olan meslektaşımızın görevini engellemekten hem de hastanede bekleyen hastaların sağlık hakkına erişimini engellemekten işlem yapılması gerekirken, süreç tersi biçimde işledi. Müşteki, hasta sıfatından sıyrılıp kamu görevlisi sıfatını öne çıkardı. Ama bugün mahkeme heyeti, müştekiyi hasta kimliğiyle tanımladı” dedi.

Türkiye’de 9 bine yakın hekimin istifa ettiğini, genç hekimlerin yurtdışına çıkmak için yollar aradığını ve TTB’den iyi hal belgesi alan hekim sayısının 10 yılda 59’dan 1247’ye yükseldiğini aktaran Korur Fincancı, “Hekimlerin yitirilmesine, şiddete uğramasına, sindirilmesine karşı biz buradayız. Hazırladığımız yasa tasarısı etkili bir biçimde hayata geçene ve sağlıkta şiddeti bitirene kadar yan yana durmayı, mücadele etmeyi sürdüreceğiz” dedi.

Hukukçu hekim Dr. Cengiz Bayram da müdahil avukat olarak duruşmaya katıldı. Hukukçu Hekimler Derneği ve Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu temsilcileri de sağlıkta şiddete karşı hekimlik mesleğinin onuru için dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

Hekim meslektaşımız da süreç boyunca kendisini yalnız bırakmayan TTB’ye teşekkür etti.