Sağlık Meslek Örgütlerinin Sağlık Bütçesi Eleştirisi

Sağlık meslek örgütleri ortak basın toplantısı düzenleyerek TBMM'de görüşülmekte olan sağlık bütçesini eleştirdi. Sağlık meslek örgütleri, bu yıl Türkiye'de sağlığa ayrılan bütçenin merkezi bütçeye oranının yüzde 4.2 olduğunu belirterek, bunun da halk sağlığı için kullanılmadığına dikkat çektiler. 

TTB'de bugün (18 Aralık 2014) düzenlenen basın toplantısına TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Özden Şener, TTB Merkez Konseyi üyesi Doç. Dr. Deniz Erdoğdu, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Başkanı Gönül Erden, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Örgütlenme Sekreteri İbrahim Kara, Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği (TMRT Der) Başkanı Nezaket Özgür ve Türk Hemşireler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Özdemir katıldı. Ortak açıklamaya, Türk Dişhekimleri Birliği, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği ile Türk Psikologlar Derneği de imza verdi.

Basın toplantısının açılışında konuşan TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Özden Şener, bütçede sağlığa ayrılan payın gerek gelişmiş ülkelerin, gerekse Türkiye'ye eşdeğer ülkelerin gerisinde olduğunu belirterek, bunun da doğru ve yerinde kullanılmadığına dikkat çekti. Bunun en somut göstergesinin ilaç kullanımındaki artış olduğunu belirten Şener, "Sağlıkta Dönüşüm Programı öyle bir savurganlık yaratmıştır ki, tüketilen ilaç miktarı 10 yıl öncesine göre 2.5 kat, çekilen tomografi sayısı 4 yıl öncesine göre 2 kat artmıştır" diye konuştu. Şener, sağlığın piyasa koşullarında düşünülmemesi gereken özel bir alan olduğunu vurgularken, "Bu alanı piyasa koşullarıyla şekillendirmek, zaten yetersiz olan bu bütçenin iyice savurganca kullanılması anlamına gelmektedir" dedi. 

Basın açıklamasını okuyan SES Başkanı Gönül Erden, bütçenin nereye harcandığının en somut göstergesinin Ankara'nın göbeğindeki kaçak saray olduğunu söyledi.

TMRT Der Başkanı Nezaket Özgür de, bütçede sağlık çalışanlarına da yer ayrılmasını istediklerini bildirdi.

 

18.12.2014

BASIN AÇIKLAMASI

Sağlık Meslek Örgütlerinin Sağlık Bütçesi Eleştirisi

Bütçe, devletin gelecek bir dönemdeki gelirlerini ve harcamalarını tahmin eden ve yürütme organına harcamaların yapılması, gelirlerin toplanması konusunda yetki ve izin veren bir kanundur. Kamusal ihtiyaçlar, kişilerin tek başlarına karşılayamadıkları ancak karşılanması zorunlu olan ihtiyaçlardır. Kamusal ihtiyaçlar olarak belirlenen ihtiyaçlar, ancak devlet ve diğer kamu kuruluşlarınca yerine getirilir.

AKP’nin halkı yine göz ardı ettiği, ancak sermayeye seve seve keseyi açtığı, 2015 yılı bütçe tasarısı, TBMM’de görüşülmeye devam ediyor.

Sağlık Bakanlığı bütçesi 2013 yılından bu yana Sağlık Bakanlığı, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu olmak üzere üç parça halinde yapılmaktadır. 2014 yılında toplamda 18 milyar 422 milyon TL olan sağlık bütçesi, 2015’te 20 milyar 214 milyon TL’ye çıkarılması öngörülmüştür. Toplam sağlık bütçesi 20 milyar TL’nin merkezi bütçeye oranı %4.2’ dir. Halk Sağlığı Kurumunun yatırım ödeneği 80 milyon olarak belirlenmiştir. Bunun anlamı koruyucu sağlık hizmetine pay ayrılmamasıdır. Öte yandan Diyanet İşleri Başkanlığı, 5 milyar 743 milyon TL ile 2013 bütçesinden aldığı payla 11 bakanlık bütçesini geride bırakmıştır.

Ülkemizde bütçe gelirleri üretimden değil, anormal bir şekilde diğer ülkelerin aksine ağırlıklı olarak emekçilerden toplanan oldukça ağır dolaylı vergilerden elde edilmektedir. Ancak bu şekilde oluşturulan bütçe halk için harcanmaz. AKP iktidarı bütçenin emekçilerin sosyal güvenlik, iş güvenliği, işçi sağlığı, eğitim, sağlık ihtiyaçları için harcanması konusunda oldukça cimri iken, kamu özel ortaklığına giren sağlık holdinglere, ilaç tekellerine, özel hastanelere, TOKİ vs karşı oldukça eli açıktır. Örneğin Sayıştay denetçilerinin raporuna göre 2013’te başlangıç ödeneği olarak sermaye giderlerine TOKİ için 610 milyon lira konulmuş, ancak sonuçta 2 milyar 593 milyon harcanmıştır. Sağlık bütçesinin yarısı özel hastaneler ve ilaç tekellerinden “mal ve hizmet alımı” için ayrılmaktadır. Türkiye özel sağlık sektörünün, özel sağlık hizmetleri, ilaç ve medikal cihazlar toplamında 2015 yılında 29,6 milyar dolara ulaşması beklenmektedir.

Çalışma Bakanlığı bütçesi 32,7 milyar TL’den 30,6 milyar TL’ye düşürülmüştür. Bunun anlamı iş cinayetlerinin ve sendikal hak ihlallerinin devam edeceğidir.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bütçesi bir önceki döneme göre yüzde 19 artırılmıştır. Ancak, bu artış ne bu alanda çalışan emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi, ne de sosyal hizmet sunumunun niteliğinin iyileştirilmesi içindir. Bakanlık bütçesinin yüzde 87'si engelli, çocuk ve yaşlı bakım hizmeti aylık ücretlerine ayrılmaktadır. Bu yaklaşım AKP'nin sosyal hizmetleri, para yardımına indirgediği ve yoksulları bağımlı yapma politikası olarak devam ettireceği anlaşılmaktadır. En önemli görevlerinden biri kadının eşitlik sorunuyla uğraşmak ve eşitliği sağlayıcı politikalar geliştirmek olan Bakanlığın Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü bütçesi ise 1,5 milyon TL azaltılmıştır. Görünen odur ki AKP, kadınların tepkilerinden çekindiği için kapatamadığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünü bütçesiz bırakarak işlevsizleştirmek istemektedir.

Uzun süredir sağlıkta dönüşüm politikalarının hüküm sürdüğü her yerde, aile hekimliği, 2. ve 3. basamak hastanelerde, halkın sağlık hizmetine erişimi zor ve pahalı, üstelik sağaltıcı değildir. Çalışanlar sağlık hizmetinden yararlanmak için önce vergi verir, bu yetmez prim öder, o da yeterli gelmez katkı, katılım farklarını yatırır. Devlet hastanesine başvurunca farklı, özel hastane ve üniversite hastanesine giderse daha da yüksek ücretlerle karşılaşır. Özel hastaneler için %200’e kadar ek ödeme yapmak zorunda kalır. Sağlık harcaması nedeniyle yoksullaşan hane oranı gittikçe artmıştır. Halkın cebinden çıkan reçete parası, katılım payı 2013’de 3 milyar 200 milyon lira olarak hesaplanmıştır. 2002’de vatandaş cebinden 56 lira harcarken, şimdi bu 157 lira olmuştur. Nihayetinde 2014 yılının ilk 8 ayında cepten yapılan sağlık harcamaları miktarı 14 milyar TL’ye ulaşmıştır.

Zorunlu GSS uygulaması nedeniyle GSS borcu olanlar sağlık hizmetlerinden yararlanamamakta, üstelik devlet binlerce lira alacaklı çıkmaktadır. AKP, parası olanın hayatta kalabildiği, olmayanın ise hastalığa ve ölüme mahkum edildiği bir toplum yaratmıştır.

2015 yılı bütçe tasarısında, toplam kamu personel harcamaları bütçenin %29’ udur. 12 yıl önce ortalama yüzde 38 civarında olan kamu personel harcamaları yüzde 30’un altına düşürülmüştür. Yeni yılın bütçesi, başta sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olmak üzere kamu emekçilerinin sorunlarını çözmek bir yana, çalışma koşullarının daha da ağırlaşacağını göstermektedir. Bu haliyle bize bütçeden yansıyan daha çok mesai, daha çok performans zorunluluğu ve daha az ücrettir.

Tüm bu tablo, temel bir insan hakkı olan halkın sağlık hakkının gasp edildiğini göstermektedir. SGK’nın geri ödemelerdeki yeni kısıtlamaları ile birlikte 2015’te sağlık harcamalarında cepten yapılan harcamalar istikrarlı bir şekilde artacaktır. Bunun anlamı emekçinin cebinde AKP elinin olacağıdır.

 

Bütçenin harcanması gereken konular

Taleplerimiz

-  2014 enflasyon farkı “ek zam” olarak 2015 bütçesi içinde yer almalıdır.

-  Ek ödeme/döner sermaye ödentileri emekliliğe yansıtılmalıdır.

-  2015 bütçesi sermayeye, sağlık holdingleri ve ilaç tekellerine değil, gelirlerin asıl kaynağı olan işçi ve emekçilerin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarına göre hazırlanmalıdır.

-  Güvenceli istihdamın korunması ve geliştirilmesi temel yaklaşım olmalı, bunun için öncelikle kamu harcamaları ve kamu istihdamı arttırılmalıdır.

-  Halkın sağlık hizmeti alacağı acil servis, acil yatakları, mekanik ventilatör gibi teknik donanım, kliniklerdeki hasta yatakları, rehabilitasyon merkezleri, yaşlı, çocuk bakım merkezleri sayısı nüfusa yetecek şekilde artırılmalıdır.

-  Birinci basamak sağlık hizmetleri olan koruyucu hekimlik, aşılama, doğum kontrolü, gebe, bebek takipleri ücretsiz ve yaygın olmalıdır.

-  Kronik ve ölümcül hastalıkların kontrolü için bilimsel araştırmaya pay ayrılmalıdır.

-  İş yüküne göre hekim, diş hekimi, hemşire, ebe, teknisyen kadrolu istihdam edilmelidir.

-  Yılın ikinci yarısında ücretleri eriten “artan oranlı vergi dilimi” uygulamasına son verilmelidir.

-  Emekçilerin yoksulluğunu arttıran dolaylı vergiler azaltılmalı, kazanca göre vergilendirme esas olmalı, yüksek gelirlilerden belli bir oranda “servet vergisi” alınmalıdır.

Türk Tabipleri Birliği

Türk Dişhekimleri Birliği

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası

Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası

Türk Hemşireler Derneği

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği

Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği

Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği

Türk Psikologlar Derneği