Gezi Yargılamalarında Kırklareli Rekor Kırdı!

Kırklareli, Gezi Parkı eylemleri nedeniyle açılan dava ve yargılanacak sanık sayısı bakımından rekor kırdı. Kırklareli’de 1-17 Haziran arasında aynı güzergâh üzerinde yapılan yürüyüşlerin her birine, polis ile eyleme katılanlar arasında herhangi bir arbede yaşanmamasına karşın ayrı ayrı 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet iddiasıyla dava açıldı.

Tamamı barışçıl nitelikte olan hiçbir kargaşa ve şiddet olayının yaşanmadığı eylem ve etkinlikler nedeniyle aralarında Kırklareli Tabip Odası Başkanı Halil Muhacir, Kırklareli Tabip Odası Genel Sekreteri Taner Pehlivan, Yönetim Kurulu Üyesi Bahadır Tunçol ve Kırklareli Tabip Odası Çalışanı Süleyman Edesan’ın da bulunduğu yüzlerce kişi, haklarında açılan onlarca dava nedeniyle 21 Şubat 2014 tarihinde hakim karşısına çıkacak.

Kırklareli Tabip Odası tarafından konu ile ilgili 19 Şubat 2014 tarihinde basın toplantısı düzenlendi. Kırklareli Tabip Odası Başkanı Halil Muhacir basın toplantısında yaptığı açıklamada, Süleyman Edesan’a 11, Taner Pehlivan’a 5, Bahadır Tunçol’a 8, kendisi hakkında ise 13 ayrı dava açıldığını bildirerek, iktidar güçlerinin muhalif etkinliklerin önünü yargılamalarla kesmek istemesini eleştirdi. Muhacir, “Biz bu ülkede onurumuzla, emeğimizle barış içinde özgürce yaşamak istiyoruz. Bu ülkenin ağaçlarını, derelerini, parklarını, ormanlarını, sularını yağmacılara ve rantçılara karşı dün koruduk, bundan sonra da sonuna kadar koruyacağız” diyerek, demokrasiden “SUÇ”  yaratanlara karşı Kırklareli’nde 21 Şubat’ta başlayacak duruşmalara katılım ve yargılananlara destek olunması çağrısında bulundu.

TTB Merkez Konseyi ve Kırklareli Tabip Odası imzalı basın açıklaması metni ise şöyledir:

 

BASIN AÇIKLAMASI

19 Şubat 2014

 

GEZİ YARGILAMALARINDA KIRKLARELİ ‘TÜRKİYE’ REKORU KIRDI!
 

31 Mayıs’ta Taksim’de Gezi Parkında kesilen ağaçlara tepki olarak başlayan Haziran direnişi tüm Türkiye’de olduğu gibi Kırklareli’nde de halkın çok büyük ilgisini çekti. Tepki amaçlı ilk gün onbin kişi öğretmenevi önünden Kakava alanına yürüdü. Takip eden günlerde yürüyüş ve protesto eylemleri her akşam Dingiloğlu parkından başlayarak öğretmenevine kadar düzenli olarak sürdürüldü. Bu eylemlerde polis ile göstericiler arasında herhangi bir arbede yaşanmadı, uyarı dahi yapılmadı. Batılı demokrasilerde görülebilecek sağduyu ve anlayış ile barışçıl bir şekilde eylemler sürdürüldü. Şiddetin en yoğun yaşandığı illerde bile pek çok Gezi yargılaması bizzat hakim ve savcılarca reddedilirken, ilimizde barışçıl gösterilerin yargılanmak istenmesi dikkat çekici değil midir?

 İçişleri Bakanlığı genelgesini takiben, Kırklareli’nde Gezi olayları nedeniyle başta Tabip Odası Başkanı ve Yönetim Kurulu olmak üzere Oda Sekreteri dahil pek çok kişiye dava açıldı. Dr. Halil MUHACİR’e 13, oda sekreterine 11, Dr. Taner PEHLİVAN’a 5, Dr. Bahadır TUNÇOL’a 8 ayrı dava açıldı. İddianameler bu kişilerin ifadesi dahi alınmadan hazırlandı.

Kırklareli merkez 60.000 kişinin yaşadığı, modern sakin, huzurlu bir kenttir ve nadiren haber konusu olur. Ne ilginçtir ki Gezi olaylarına destek yürüyüşleri nedeniyle yaklaşık 1309 civarında iddianame ve 388 civarında kişi hemen hemen her katıldıkları gün için ayrı ayrı hakim karşısına çıkacaktır. Gezi olaylarına destek amaçlı yapılan yürüyüşler nedeniyle açılan iddianamelerde,  fiili ve hukuki bir ilişki olduğundan dosyaların birleştirilerek tek bir yargılamanın yapılması hukuken mümkün değil midir?  Burada amaç yargılamaların bir cezaya dönüştürülerek suçlanan pek çok kamu görevlisini ve vatandaşı zor durumda bırakmaktır. Bunun yanında yine bu eylemlere katılan 13-15 yaşlarında 4 çocuk ifadeleri alınmak üzere savcılığa çağrılmış, ikazlarımız üzerine çocukların bu yaşlarda karar verebilecek durumda olup olmadıkları uzman görüşüne başvurulduktan sonra soruşturma açılmamıştır.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları çocukların yargılanmasında öncelikle çocuğun yararının gözetilmesini öngörse de bu olaylarda çocukların ruh sağlığı dikkate alınmamıştır.

Anayasamızın 34. Maddesi “Herkes önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” der. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin pek çok içtihatında da “toplanma ve ifade özgürlüğünün en temel haklar olduğu, devletlerin şiddet dışında bunları sınırlamaması” gerektiği Türkiye aleyhine açılan pek çok davada ortaya konulmuştur.

Tüm bunlara karşın, 2911 Sayılı Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu üzerinden bu normların dışına çıkılarak yargılamanın yapılmak istenmesi, yetkilerin temel hak ve özgürlükler aleyhinde kullanıldığının göstergesidir. Kırklareli’nde 2013 yılında Balyoz davalarını protesto amacıyla Dingiloğlu parkında benzer basın açıklaması yapan sivil toplum örgütlerinden 4 kişiye bu mahkemelerin ceza vermesi de bunun bir örneğidir.

Kırklareli ilinde Gezi Parkı olayları dışında, eğitim sistemi ile ilgili 4+4+4 Yasası, KESK yargılamaları, Şekerteks eylemi ve benzeri tüm basın açıklamaları sonrası, katılanlara Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefetten dava açılarak adeta sivil topluma barışçıl eylemler yasaklanmak istenmektedir.

Dingiloğlu Parkı dışında Vilayet Meydanı 2007 tarihli genelgeye istinaden tüm basın açıklamalarına yasaklıdır. Bugün aynı Taksim Gezi Parkı gibi hiçbir barışçıl eylem söz konusu yerlerde yapılamamaktadır. Ancak 2013 Ramazan ayında Kakava alanında iftar çadırları kurulmuşken, vilayet meydanında da iftar yemeği düzenlenmiş, nedense bunun söz konusu genelgeye uygun olup olmadığı gözetilmemiştir. Vilayet meydanı 8 saat süreyle trafiğe kapanmış pek çok vatandaş mağdur edilmiştir. Sadece bu olay bile nasıl bir demokrasi anlayışıyla yönetildiğimizin göstergesi değil midir?

İktidar güçleri kendi düşüncelerindeki alan etkinliklerinde hiçbir sınır tanımazken, demokrasi içerisinde yapılan muhalif etkinliklerin yargılamalarla önü kesilmek istenmektedir.

Herhalde İLERİ DEMOKRASİ diye bahsedilen tam da budur.

Değerli basın mensupları. Şu bilinmelidir ki bu davalar bizi yıldıramaz yıldırmayacakta! Biz bu ülkede onurumuzla, emeğimizle barış içinde özgürce yaşamak istiyoruz. Bu ülkenin ağaçlarını, derelerini, parklarını, ormanlarını, sularını yağmacılara ve rantçılara karşı dün koruduk, bundan sonra da sonuna kadar koruyacağız.

Demokrasiden ‘’SUÇ ’’ yaratanlara karşı Kırklareli’nde 21 Şubat’ta başlayacak duruşmalara tüm halkımızı katılmaya çağırıyor, eylemlere destek vermeye davet ediyoruz.

Ülkemiz için, insanlarımız için, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Mustafa Sarı, Ahmet Atakan, Ali İsmail Korkmaz ve komada yaşam savaşı veren Berkin Elvan için

‘’ BU DAHA BAŞLANGIÇ MÜCADELEYE DEVAM ’’

 

 

KIRKLARELİ TABİP ODASI
     YÖNETİM KURULU

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ