Savaş Bulaşıcı Hastalıklarla da zarar veriyor

Suriye’de çocuklar felçli.

Savaş Bulaşıcı Hastalıklarla da zarar veriyor.

Türkiye’deki çocuklar da tehdit altında.

Hazır mıyız?

 

Basın Açıklaması
8 Kasım 2013

Emperyalist müdahale ile kışkırtılan Suriye’deki savaş sadece silahlarla ölümlere, yaralanmalara yol açmıyor. Gün geçtikçe artan bulaşıcı hastalıklarla da acı yüzünü gösteriyor. Kızamık, şark çıbanı, sıtma, kuduz, ishaller ile gündeme gelen bulaşıcı hastalıklara bir yenisi daha eklendi: ÇOCUK FELCİ. Tarihin tozlu sayfalarında yerini almak üzere olan,  yirmi beş yıldır Türkiye’de görülmeyen ÇOCUK FELCİ, savaşa bağlı temel sağlık hizmetlerinin çökmesi ile yeniden kapımızda, hem de büyük bir salgınla…

1999’dan beri Suriye’de görülmeyen çocuk felci, bağışıklama hizmetlerinin aksaması ile salgına yol açtı. Bölgeye virüsün nereden geldiği bilinmemesine karşın, çocuk felcinin endemik olduğu ülkelerden gelenlerle (Pakistan kaynaklı El Kaide, El Nusra askerleri vb.) Suriye’ye ve sınır illerimize taşınabileceği olasılığı gündeme alınmalı, mutlaka araştırılmalıdır.

Neyse ki sağlık ocaklarımızın gayreti ile Türkiye’den kazınan çocuk felci hastalığına karşı alınması gereken önlemler konusunda deneyimli sağlık çalışanlarımız hala mevcut. Etkili bir aşı var. Yaşanmış başarılar var. Bununla birlikte bizi endişelendiren Sağlıkta Dönüşüm Programı nedeniyle yaşanan sorunlar. İki yıldır mücadele ettiğimiz Sıtma ve Kızamık salgınlarında karşımıza çıkan yapısal sorunlar ve Sağlık Bakanlığı’nın salgınları sağlık çalışanlarından ve halktan gizleyen tavrı. Artık biliyoruz ki aile hekimlerine kayıt olmamış bebeklerimiz var ve %95’in üzerindeki resmi bağışıklama oranları, kızamık salgınında öğrendiğimiz üzere,  gerçekçi değil. Buna sayıları her geçen gün artan Suriye’li sığınmacıları da eklediğimizde,  salgın tehdidine karşı daha özenli, daha hızlı ve daha katılımcı bir çalışma yürütmemiz kaçınılmaz gözüküyor.

Savaşa bağlı yıkımının daha da artmaması için Sağlık Bakanlığı’nı gerekli önlemleri ivedilikle alıp uygulamaya, hekimlerimizi hangi basamakta çalışıyor olursa olsun Sağlık Bakanlığı’nın bu görevini yerine getirmesine katkı vermeye, yurttaşlarımızı sağlık örgütünün yürüttüğü önleme çalışmalarına uyumla katılmaya çağırıyoruz.

TTB bu süreçte Halk Sağlığının korunması için katkı ve işbirliğine hazır ve isteklidir.

Son olarak şunu da paylaşmak istiyoruz. AKP hükümetinin, ülkemizde ve bölgede halkın sağlığına ciddi tehditler oluşturan savaşı körükleyen politikalardan ve Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan vazgeçme konusunda siyasi sorumluluk göstermesini tarihsel bir adım olarak bekliyoruz.

Salgın tehdidine karşı öncelikli önerilerimiz:

1.       Sınır illerimiz başta olmak üzere DSÖ önerileri kapsamında riskli gruplara bağışıklama çalışmalarının bir an önce başlatılması gerekmektedir.

2.       Sağlık çalışanlarının konu ile ilgili bilgilendirilmesi hayati önem taşımaktadır. Kızamık salgınında 90’a yakın sağlık çalışanı kızamık hastalığına yakalanmıştır. Sağlıklı olmayan hizmet veremez, hizmet verdiklerini de hasta eder.

3.       Sorunun ciddiyetinin kamuoyu ile paylaşılması, semptomların halk nezdinde önemsenmesini sağlayacak, erken tanı ve tedavi olanağını arttıracaktır.

4.       Sağlıkta Dönüşüm Programı nedeniyle koruyucu hizmetlerde çalışan sağlık personeli sayıları yetersiz düzeydedir. Koruyucu hizmetler (bağışıklama, doğum kontrolü, çevre sağlığı vb) kamu ya da özel birçok kurumda atomize olarak sunulmaktadır. Bu nedenle polio ve kızamıkla mücadelede Sağlık Bakanlığı'nın sağlık örgütünde (Aile Sağlığı Merkezleri, Toplum Sağlığı Merkezleri,  Sağlık Müdürlüğü, Devlet Hastaneleri, Eğitim- Araştırma Hastaneleri, Üniversite Hastaneleri, Referans laboratuvarları, Özel sektör)  eşgüdümü ve basamaklar arası dayanışmayı sağlaması önemlidir. Benzer şekilde yeterli miktarda temiz içme ve kullanma suyu temini konusunda belediyelerle işbirliği sağlanması da mücadele için kritik öneme sahiptir.

5.       Sağlık alanındaki meslek örgütleri ve akademilerle işbirliği sağlanmalıdır.

6.       Savaş nedeniyle zorla yerinden edilenlere yapılacak koruyucu çalışmaların yoğunlaştırılması, özellikle kamp dışı mültecilerin bağışıklama çalışmalarının mahallelerde yapılması sağlanmalıdır. Bu sırada mükerrer aşılamaları önlemek için kayda dikkat edilmesi gerekmektedir.

7.       Mahallelerde yaşayan sığınmacılara gezici sağlık ekipleriyle düzenli ve sürekli koruyucu sağlık hizmetleri yaşadıkları yerlerde sunulmalıdır.

8.       Bildirimin önündeki bürokratik engeller hafifletilmeli,  filyasyon çalışmaları ve temaslı izlenmelerine yönelik sabit ve yeterli sayıda personel görevlendirilmelidir.

9.       Sınır il ve ilçe TSM’ler, yönetsel açıdan deneyimli sağlık çalışanları ile desteklenmelidir.

10.   Sınırlardan giriş, çıkışlarda bağışıklama hizmetlerinin güçlendirilmesi, kaçaklık korkusunu aşan yaratıcı uygulamalar geliştirilmesi gerekmektedir.

11.   ROJOVA'ya ilaç, aşı, gıda ambargosunun bir an önce kaldırılması; başta kuduz, kızamık ve polio aşıları olmak üzere ROJOVA başta olmak üzere Suriye hükümetine destek olunması

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi

 

Not:  TTB Halk Sağlığı Kolu Tarafından Hazırlanan Bilgi Notu için tıklayınız.