Taksim Dayanışması: Artık Aklın, Vicdanın, Hukukun Ve Demokrasinin Bittiği Yerdeyiz, Hukuksuz-Keyfi Şekilde Gözaltına Alınanlar Derhal Serbest Bırakılsın!

altPolis barikatları kurularak halka kapatılan Gezi Parkı, 8 Temmuz günü İstanbul Valisi’nin, Büyükşehir Belediye Başkanı ve Beyoğlu Belediye Başkanı’nın katıldığı resmi törenle tekrar “halka açıldı” ama Taksim Dayanışması bileşenlerinin temsilcileri gözaltına alındı.

Aralarında İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu’nun da bulunduğu sendika, meslek örgütü, demokratik kitle örgütü ve siyasi parti temsilcilerinin gözaltına alınması ve Taksim’deki polis şiddetine ilişkin Taksim Dayanışması tarafından 9 Temmuz günü Taksim Hill Otel’de bir basın toplantısı düzenlendi.
Basın toplantısına TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, TTB Danışma Kurulu Üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen, DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu, TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu ve KESK İstanbul Şubeler Platformu Sözcüsü Mustafa Turgut katıldı.
Basın açıklamasını TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı’nın okuduğu toplantıda; polis saldırısı kınandı ve hukuksuz-keyfi şekilde gözaltına alınanların derhal serbest bırakılması istendi. Açıklamada; “Taksim Dayanışması bileşenleri ve Gezi Parkı sürecinde Taksim Dayanışması’na destek veren tüm yurttaşlarımızca sürdürülen mücadelenin haklılığı kamuoyunda, yargıda ve diğer tüm alanlarda defalarca kanıtlanmıştır. Her türlü baskı, engelleme, karalama ve zorbalık bizleri, mücadelemizden bir adım bile olsa geriye düşürmeyecek, dayanışmamızı yıldıramayacaktır. Taleplerimizin yani polisin ve idarecilerin ısrarla çiğnedikleri Anayasal haklarımızın takipçisiyiz. Emek, alınteri ve acı ile elde ettiğimiz kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Bugün ve bundan sonra, yaşam alanlarımıza dair söz söyleme hakkımız için burada ve her yerde olmaya devam edeceğiz” denildi.

Basın toplantısının ardından kurum temsilcileri, toplantıyı izleyen vatandaşlar ve basın mensupları Gezi Parkı’na gittiler. Taksim Dayanışması’ndan Av. Can Atalay burada yaptığı konuşmada gözaltındakilerin taciz ve tehdide uğradığını belirtti ve bu duruma derhal son verilmesi çağrısı yaptı. Can Atalay ayrıca Gezi Parkı’nda sökülen ağaçların bulunduğu bölgenin kaldırıma dönüştürüldüğüne, betonlaştırmanın devam ettiğine de dikkat çekti.

BASINA VE KAMUOYUNA
9 Temmuz 2013

Artık aklın, vicdanın, hukukun ve demokrasinin bittiği yerdeyiz.

Yaklaşık bir buçuk aydır, tüm polis şiddetine, gözaltılara, her türlü baskıya, karalamaya, yalan ve dolana karşı sürdürülen haklı, meşru ve kararlı mücadelemiz sonucunda Gezi Parkı’nın Park olarak kalmasını sağlayanlar, Vali tarafından seremoniyle açılan parka gitmek isterlerken tamamen hukuksuz bir şekilde engellenmiştir. 8 Temmuz Pazartesi akşamı hiç bir uyarı olmadan, İstiklal Caddesi girişinde emniyet güçleri tarafından halkımıza, yine gaz, su, plastik mermi ile saldırılmış ve Taksim Dayanışması’nı oluşturan emek/meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, siyasi parti temsilci ve yöneticileri de olmak üzere birçok arkadaşımız, yine valinin talimatıyla ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmıştır. Hukuk ve yargı kararları, yok sayılmak suretiyle suç işlenmiştir.

Taksim Dayanışması olarak polisin saldırısını ve gözaltıları şiddetle kınıyor; Acilen dün ve daha önceki günlerde keyfi ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan vatandaşlarımızın, haklarında hiçbir hukuki işlem yapılmadan serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

Günlerdir acizlik içerisinde bu kenti polis şiddeti marifetiyle idare etmeye çalışanlar artık halka yalan söylemeyi bıraksınlar. Yarattıkları her türlü bilgi kirliliğine, karalamaya, iftiraya karşı gerçekler apaçık ortadadır. Buradan tekrar iktidara, bu kentin idarecilerine sesleniyor ve hatırlatıyoruz;

“Gezi Parkı” sizlerin doğa, bilim ve demokrasi karşıtı, rantçı projelerinize karşı halkın, kullandığınız her türlü insafsız şiddetinize rağmen, kararlı ve onurlu mücadelesi ile Park olarak kalmıştır. Orayı var eden de, güzelleştiren de sizler değil, halkın ta kendisidir.

Bu mücadelede maalesef yaralılarımız ve can kayıplarımız vardır ve bu durum sizlerin kolluk kuvvetlerinizin akıl almaz, vicdana sığmaz şiddeti sonucu olmuştur. Dün eli palalılar bugün sokaklarda rahat rahat gezerken, hayatında hiç kimseyi incitmemiş arkadaşlarımız gözaltına alınmaktadır. Sorumluların hiçbiri bugüne kadar hesap vermemiştir. Aksine bu şiddetin gerçek sorumlularını “aklama” yarışına girilmiştir. Tüm Türkiye ve Dünya şunu görmüştür ki, 28 Mayıs’tan bu yana yaşanan bu süreçte, polisin olmadığı günlerde Gezi Parkı ve Taksim’de halkımız dayanışmanın, kardeşliğin, yaratıcılığın, barışın ve demokrasinin en güzel örneklerini sergilemiş, insanların geleceğe dair umutlarını yeşertmiştir. Yurdumuzun dört bir yanında parklarımız ve meydanlarımızda kendiliğinden yeşeren ve ortak irademizi oluşturmak için gerçekleştirilen forumlar; kendi hayatlarımızın kaderini hep birlikte kendimizin belirleyeceği, Türkiye’de gerçek bir demokrasinin inşasına dair hepimize ışık olmuştur. Eğer halen daha Valinin kendisi ile birlikte, tüm bu şiddet ve karanlığın sorumluları Taksim Dayanışması’nın bu ısrarlı ve meşru duruşunu anlayamıyor ise söylenebilecek çok fazla şey kalmamıştır.

Taksim Dayanışması bileşenleri ve Gezi Parkı sürecinde Taksim Dayanışması’na destek veren tüm yurttaşlarımızca sürdürülen mücadelenin haklılığı kamuoyunda, yargıda ve diğer tüm alanlarda defalarca kanıtlanmıştır. Her türlü baskı, engelleme, karalama ve zorbalık bizleri, mücadelemizden bir adım bile olsa geriye düşürmeyecek, dayanışmamızı yıldıramayacaktır. Taleplerimizin yani polisin ve idarecilerin ısrarla çiğnedikleri Anayasal haklarımızın takipçisiyiz. Emek, alınteri ve acı ile elde ettiğimiz kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Bugün ve bundan sonra, yaşam alanlarımıza dair söz söyleme hakkımız için burada ve her yerde olmaya devam edeceğiz.

TAKSİM DAYANIŞMASI