Okul Sütü Fiyaskosu Projesi: Çocuklarımızın Sağlığıyla Nasıl Oynandığının Projesi

altSüt, her yaş grubunda beslenmede, büyük öneme sahip olan temel besin maddesidir. Bu önem çocukluk döneminde başta yaşamın ilk aylarında yaşamın kaynağı olan anne sütü olmak üzere büyüme ve gelişmenin olmazsa olmazlarındandır. Yaş grubuna ve bazı özelliklerine göre gereksinim değişmekle birlikte süt, günlük olarak herkesin tüketmesi önerilen bir besindir. Ülkemizde kişi başı süt tüketimi 2009 yılı rakamlarına göre 26 litre olarak kayda geçmiştir ve uzman kuruluşlarca yeterli olarak görülmemektedir.

Yaşamımızda bu denli önemli yer tutan sütün üretiminden tüketimine sağlıklı içerikte olması sütü tüketen nüfusun yoğunluğu ve özellikleri göz önüne alındığında üzerinde dikkatle durulması gereken kamusal bir sorumluluktur. Gıda denetiminin en önemli başlıklarından birini oluşturan süt üretimi ve tüketiminde denetim faaliyetleri, aralıksız, etkili ve eksiksiz yürütülmesi gereken çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerindendir. Bu faaliyetler veteriner halk sağlığı hizmetlerini de kapsayan bir anlayışla sürdürülmelidir.

Süt, içme aşamasına gelinmeden önce mutlaka çeşitli işlemlerden(pastörizasyon, kaynatma, sterilizasyon vb) geçirilerek mikrobiyolojik açıdan içilebilir durma getirilmesi gereken bir besindir. Sağlıklı süt, üretim, saklama/taşıma/depolama/dağıtım ve tüketim aşamalarında hijyen ve gıda güvenliği kurallarına uyulmasını gerektirir. Aksi halde sağlık kaynağı olan süt, hastalık kaynağı haline gelebilir. Sütler başta mikroplar olmak üzere, kimyasal ve fiziksel bir çok madde ve etkenle kirlenebilir. Hayvan bakımı ve beslenmesinde kullanılan ilaçlar, yemlerdeki aflatoksin vb toksik maddeler, ağır metaller, katkı maddeleri vb. süte geçebilmektedir. Sütle bulaşan bir çok mikrobiyolojik etken vardır. Bunlar virüsler, bakteriler, parazitler başlıklarında sınıflandırılmaktadır ve sığır veremi, brusella bu etkenlerle oluşan hastalıkların belli başlılarıdır. E.coli, Staphylococcus, Streptococcus, lactobasiller, bacillius cinsi bakteriler, psödomonas cinsi bakteriler vb. gibi bakteriler sütle bulaşabilmekte ve çeşitli hastalıklara yol açabilmektedir. Bu etkenlerin her biri süt alındıktan sonra farklı sürelerde hastalık oluşturmaktadırlar. Sütte mikrobiyolojik etkenler, hayvandan, sağım aletlerinden, depolanma tanklarından, imalathanelerde kullanılan kirli sulardan, sütün tüketiciye kadar ulaştırılması, saklanması, bekletilmesi ve işlemden geçirilmesi süreçlerinden kaynaklanarak hastalık yapabilmektedirler. Sütlerin tüketiciye ulaşana kadar da uygun koşullarda saklanması, tüketim süresi aşılmadan tüketilmesi gerekir.

Dikkat edilmez ise yarardan çok zarar verebilecek süt ile ilgili olarak 2 Mayıs 2012 tarihinde ülke genelinde 9 ilde(Diyarbakır, Edirne, Sivas, Adana, Antalya, Samsun, Kırıkkale, Sakarya ve Konya) yaşanan zehirlenme vakaları okul sütü projesi ile ilgili endişe verici ve dehşete düşürücü bir yönde seyir izlemektedir. Bugün itibarı ile;

1.      Farklı özellik ve coğrafyalardaki illerden gelse de benzer belirtiler ile seyreden vakaların hepsinde okul sütü içilmesi öyküsünün olması okullarda dağıtılan sütleri etken olma olasılığı en güçlü faktör haline getirmektedir. Bulantı ve kusma ile seyreden belirtilere neden olan kaynak bir an önce belirlenmeli ve “salgın incelemesi sistematiği” temel yaklaşım olmalıdır. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı’ndan değil Sağlık Bakanlığı’ndan açıklama beklemekteyiz.

2.      Belirtilere yol açan ortak faktör gibi görünen okul sütleri analizleri ve denetim süreçleri kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Ayrıca, sütün üretiminden, saklama, depolama, ambalajlama ve son tüketim noktaları olan okullara ulaşımına kadar her düzeyde geçirdiği işlemler belirlenmeli, ihmali olanlar ortaya çıkarılmalıdır.

3.      Yetkililerin “zehirlenme değil, süte karşı hassasiyet olabilir” yaklaşımı da bilimsellikten yoksun görünmektedir. Bu tip durumlarda, sütü içen çocukların daha önce süt sonrası bu tip belirtilerinin olması beklenmektedir. Kaldı ki, dağıtım programı öncesinde bu tip olgularla karşılaşacağı öngörülerek çocuklara sorulması ve hassasiyeti olduğu belirlenen çocuklara, onlara uygun sütlerin verilmesinin programlanması gerekirdi. Ayrıca, bu denli fazla sayıda çocuğun etkilenmesi hepsinin birden hassas olduğuna ilişkin değerlendirmelere şüpheyle yaklaşılmasına yol açmaktadır.

4.      Olguların ortaya çıktığı iller başta olmak üzere tüm illerde analiz ve değerlendirmeler, duyarlı ve yüksek risk altında bulunan çocuk sayısı değerlendirilmeli ve gerekiyorsa süt dağıtımının olay açıklığa kavuşuncaya ve kamuoyuna güven verici bir açıklama yapılıncaya kadar durdurulması değerlendirilmelidir.  

5.      Yaşanan göstermektedir ki, 32 bin 500 okulda toplam 7 milyon 200 bin öğrenciye dağıtımına başlanan proje, bu olaydan anlaşıldığı kadarıyla yeterli hazırlıklar ve denetimler yapılmadan hayata geçirilmiştir.

6.      Gerekli denetim ve hazırlıklar yapılmadan hayata geçirilen projede yaşanan bugünkü durum sebebi ne olursa olsun kabul edilemez. Kanserojen bir madde olan aflatoksin düzeyleri yüksek bulunmuş süt miktarları birkaç ay önce kamuoyunda yer almışken ve bu konuda da tatmin edici bir sonuç alınamamışken yaşanan bu ikinci olay sütle ilgili endişeleri arttırmaktadır ve halkı sütten soğutma tehlikesi taşımaktadır. Bu tehlikenin önüne geçilmesi, başta çocuklar olmak üzere halkın güvenle süt tüketiminin sağlanması devletin sorumluluğundadır. 

Basında yer alan bazı açıklamaları ibretle izliyoruz. Bir Vali’nin yapmış olduğu “Zehirlenme değil de arkadaşlar sanıyorum süt herhalde biraz bozuk. Bozuk süt olduğu anlaşılıyor, arkadaşlarımızın tespitleri öyle. Gıda tahlilini yapmadığımız ya da bizden habersiz dağıtım olmuş, inisiyatifimiz dışında dağıtım olmuş sanıyorum. Son kullanım tarihi 26 Ağustos tarihi olan partiden kaynaklandı” açıklaması okul sütü projesinin nasıl hazırlanıp yürütüldüğünü gözler önüne sermektedir (http://www.ntvmsnbc.com/id/25345401/). 

Yavrularımızı, çocuklarımızı kimler hastalandırdıysa, onları kimler hastaneye düşürdü ise, ister kamuda ister özelde olsun tüm sorumluların belirlenmesini istiyoruz. Gerekli denetimleri yapılmadığı açık olarak görülmektedir. AKP Hükümeti, “okul sütü projesi”ni yüzüne gözüne bulaştırmıştır. Zehirlenmelerin yaşandığı okullara dağıtılan bu sütleri teslim eden firmalar ve kabul süreçlerinde yer alan kamu görevlileri ile ilgili soruşturmaların ivedilikle yapılmasının yanı sıra bu konunun siyasal sorumlularını gereğini yapmaya davet ediyoruz.

Ankara Tabip Odası"nca hazırlanan "Süt ve Sağlık" broşürü için...