Yargılaması sembolik olanın demokrasisi de semboliktir!

altTürk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, bugün (4 Nisan 2012) başlayan 12 Eylül davası ile ilgili olarak yazılı açıklama yaptı. 

04.04.2012

BASIN AÇIKLAMASI

Yargılaması sembolik olanın demokrasisi de semboliktir!

Bugün 12 Eylül 1980 darbe heyetinin iki baş aktörünün yargılanması başlıyor.

Çok şey yazıldı, çizildi; daha da yazılacak, söylenecektir.

Davanın iki kişiyle ilgili açılmış olması nedeniyle sembolik anlamına vurgu yapılıyor.

2012 yılında, otuz yılı aşkın bir süre sonra Türkiye sembolik anlamı olan bir yargılama yapıyor.

Neden?

12 Eylül’ü yargılamak açısından sembolik bir irade/iktidar mı vardır ki yargılama özgürce ve bütün kapsamıyla karşılık bulmamaktadır?

Darbenin 24 Ocak 1980 kararlarıyla ilgisi, Amerika’nın hamiliği/izin verip desteklemesi, yol göstericiliği, Genelkurmay’ın emir komuta içerisinde yerine getirişi, (düşüncesi iktidarda olup yargılananların da olduğu) darbenin esas olarak emek/emekçiler, özgürlük, eşitlik, adalet isteyenleri hedef aldığı, sermayenin memnuniyetle karşıladığı ve çizilen çerçevenin ruhuna uygun bir ekonomi politikanın o günden bu yana izlendiği biliniyor.

Demokratik ölçütler açısından 12 Eylül’ün eseri %10 barajını kaldırmayan bir iktidarın özgürlük ortamını sağlamayarak gerçek bir yargılamanın zeminini, gerek koşulunu yerine getirmediği de biliniyor. Kısacası sembolik bir demokrasi ya da demokratiklik açısından sembolik/görüntüde bir iktidar ve anlayışı olduğu için yargılama da sembolik olarak adlandırılıyor.

Çünkü biliniyor ki işçi ve emekçileri, onların özgürlük, eşitlik, adalet, sömürünün kaldırılması mücadelelerini, taleplerini ve önderlerini hedef alan 12 Eylül bugünkü iktidar şahsında işçilere yönelik her türlü olumsuz, örgütsüzleştiren düzenlemesi ve nihayetinde iş cinayetlerinde somutlanan Avrupa birinciliği ve dünya üçüncülüğü ile sembolik olmayan bir 12 Eylül çizgisini sürdürmektedir.

Bu çizgi ucuz iş gücü olarak çalışan, Pozantı’da cezaevinde tutulan, Uludere’de öldürülen çocuklarımızda da kendini somutluyor.

O nedenle bir kez daha söylüyoruz: Türkiye’nin 12 Eylül’ü yargılamasının bugünkü karşılığı yukarıda sadece bir kısmı anılanlardan başlayarak, köklü bir değişiklikle mümkündür. Aksi her şey bir görüntü, gerçek süreci ve sorumluları gizleme çabası olur.

Bu yargılama vesilesiyle özel olarak hekimlerle ilgili de iki başlığı ifade etmekte yarar var.

12 Eylül baskıcı/faşist yüzünü kuşkusuz fiziki saldırılar, işkencelerle somutlamıştır. Hekimler bu tür süreçlerin –ne yazık ki- en yakın tanıklarıdır. 12 Eylül’ün baskıcı ortamında anlaşılır ama kabul edilemez bir durum olarak, istemeyerek de olsa, işkencelere sessiz kalarak, hekimliğin gereğini yap(a)mayarak hekimlerin de yer aldığını biliyoruz. Bu sürecin doğrudan/gönüllü işbirlikçisi olanları ise hekim olarak anmıyoruz.

TTB 12 Eylül’ün en zor koşullarında hekimlik yapmaya çalışanların örgütü oldu. 1985’te idam cezasına karşı çıkmasıyla, o günden bugüne insan hakları kolu çalışmalarıyla işkence, cezaevi süreçlerinde hekimlerin mesleklerinin gereğini yapması için yoğun bir çaba harcadı. Hiç istenmeyen bu alanda, istemeden de olsa dünya ölçeğinde işkence-kötü muamele süreçlerinde hekimliğe dair en çok tecrübe edinen hekimler Türkiye’de yetişti.

Ancak ne yazık ki bugün de benzer bir tablo gündemdedir. Hekimler kötü muameleyi belgeleme açısından da özgür bir ortamda değillerdir, daha kötüsü kötü muamele kitlesel olarak sokak ortalarında gaz demokrasisi olarak yaşanmaktadır. TTB’ye/hekimlere düşen bu durumu belgelemektedir.

Son olarak hekimlik açısından son otuz yıla bakıldığında 12 Eylül’ü yapanlarla bugün iktidarda olanlar mecburi hizmetten başlayarak hekimliğe/hekimlere yönelik benzer bir çizgiyi, tarzı, hürmetsizliği, saldırganlığı sürdürmektedirler.

TTB 12 Eylül’ü de, onun yetiştirdiği bugünkü iktidarı da yakından tanımaktadır.

TTB Türkiye’de hekimliğin gerçek anlamda yapılacağı koşulların demokratik, özgür bir ortamda ve 12 Eylül’le gerçek anlamda hesaplaşan bir anlayışla olacağını bilmekte ve bu mücadelenin de mütevazı bir parçası olmaktan mutluluk duymaktadır.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ