TTB'den DSÖ Türkiye ve Avrupa Büroları'na yazı

ttbTürk Tabipleri Birliği, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından hazırlanan "Türkiye"de Deprem ve Halk Sağlığı Risk Değerlendirmesi ve Müdahaleler" ile "Sağlık Sistemlerinin Krize Hazırlık Açısından Değerlendirilmesi - Türkiye" başlıklı raporlar konusunda DSÖ Türkiye ve Avrupa Büroları"na yazı göndererek, Türkiye"de sağlık hizmetlerinin ve sağlık kuruluşlarının durumunun nesnel olarak ortaya konulabilmesi için bu tür raporların hazırlık süreçlerini birlikte değerlendirme talebinde bulundu. 


05.12.2011

 

Sayın Yetkili,

Van’daki deprem felaketi sonrasında, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından hazırlanan iki rapora ilişkin kaygılarımızı dile getirmek istiyoruz.

Bunlardan birincisi, DSÖ tarafından yayımlanan “Halk Sağlığı Yönünden Risk Değerlendirmesi ve Müdahaleler / Türkiye: Deprem”(WHO/HSE/GAR/DCE/2011.4) adlı son rapordur. Bu rapor, DSÖ Genel Merkezi’ndeki İnsani Acil Durumlarda Hastalık Kontrolü (DCE: Disease Control in Humanitarian Emergencies) ve Sağlık Güvenliği ve Çevre (HSE: Health Security and Environment) grupları tarafından, DSÖ Avrupa Bölge Ofisi’ne bağlı Bulaşıcı Hastalıklar Gözetim ve Müdahale Birimi, Acil Durum ve İnsani Yardım Birimi ve DSÖ Türkiye Ofisi ile birlikte hazırlanmıştı.

Söz konusu rapor, ne yazık ki, meydana gelen çok sayıda deprem sonrasında ağır biçimde etkilenen Van bölgesinde varolan duruma ilişkin bazı önemli hataları ve bilgi eksikliklerini içermektedir. Örneğin, raporda, depremzedelerin soğuk ya da ilkel çadırlar içinde elektrikli aygıtların kullanımı nedeniyle yaşamlarını kaybetmesine yol açan uygun barınak sağlama sorununa ya da yardım malzemelerinin dağıtımındaki aksaklıklara değinilmemektedir. Ayrıca, yöneticilerin sorunların ölçek ve kapsamını değerlendirememesi ve işbirliği içinde olmamaları, durumu başedilmesi güç hale getirmektedir. Ancak bu raporda siyasal iklime ilişkin herhangi bir işaret bulmak neredeyse olanaksızdır. Aslına bakılırsa, yalnızca DSÖ raporunu okuyan bir kişi, gerçek durumun tam tersini algılayabilir.

Bu bağlamda sözünü etmek istediğimiz diğer belge Ekim 2010 tarihli, yine DSÖ tarafından yayımlanan “Sağlık Sistemlerinin Krize Hazırlık Açısından Değerlendirilmesi: Türkiye” adlı rapordur. Bu rapora DSÖ web sitesinden (http://www.euro.who.int/en/what-we-do/health-topics/Health-systems/sections/news/2011/05/turkeys-health-system-well-prepared-for-crises) erişilebileceği gibi, Sağlık Bakanlığı’nca da duyurulmuştur.

Söz konusu rapor şu sonuca varmaktadır:

“Türkiye krize hazırlık konusunda güçlü bir siyasi kararlılığa sahiptir ve ulusal ve uluslararası afetlerlere müdahaleye yönelik azımsanmayacak bir kapasite oluşturmuştur. Sağlık sistemi kapasitesi geniştir; sağlık hizmetleri ve hastaneler, yatak sayısı, eğitimli personelin varlığı ve gerekli malzemelere erişim, acil durum gereçleri ve modern tıp teknolojisi bakımından iyi donanımlıdır. Acil Tıp Hizmetleri sistemi iyi hazırlanmış ve her türlü sağlık acil durumuna yanıt vermeye hazır niteliktedir.”

Yine, bu rapor gerçekte var olan durum açısından değerlendirildiğinde vardığı sonuçların açık bir biçimde yanlış olduğunu vurgulamamız gerekiyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB), ilk günlerden bu yana, Van ve Erciş çevresindeki köyler de dahil olmak üzere afet bölgelerinde çalışan, kendisine bağlı Hızlı Sağlık Değerlendirmesi ekipleri aracılığıyla bilgi toplamaktadır. Sağlık hizmetlerinin verilmesi, beslenme, barınma, birinci basamak sağlık hizmetleri, içme suyu güvenliği, çevre sağlığı, sağlık tesislerinin güvenliği, yerel sağlık işgücü de dahil olmak üzere bireylerdeki travma sonrası stres bozukluğuna ilişkin sorunlara odaklı birçok rapor ve ayrıca alınacak önlemler konusunda öneriler oluşturulmuştur. Değerlendirmelerimize göre, DSÖ raporunda sözü edilen sağlık sisteminin hazırlık durumu, depremin yarattığı gereksinimlere yanıt vermeye yeterli değildir. Depremden sonra bir aydan fazla süre geçmiş olmasına karşın, sağlık kuruluşlarında oluşan hasarın değerlendirmesine ilişkin sınırlı sayıda çalışma tamamlanmıştır. Özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerinde, büyük miktarlarda malzeme, donanım ve aşı kaybı bulunmaktadır ve birinci basamak sağlık hizmet merkezleri ancak kısa süre önce açılmıştır.

Türk Tabipleri Birliği “Koordinasyon Merkezi” ve ekiplerinin halen deprem bölgesinde olduğunu önemle belirtmek isteriz. DSÖ uzmanlarını, birlikte değerlendirmeler yapmak üzere, bölgede bulunan TTB ekipleri ve halk sağlığı uzmanlarıyla  işbirliğine çağırıyoruz. “Şu anda Türkiye’de acil durumdan etkilenen halka yönelik çalışma yapmakta olan, ulusal ve yerel kamu kuruluşları, Birleşmiş Milletler kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, uluslararası ve yerel örgütler ve yardım kuruluşlarında görevli sağlık çalışanlarına, depremzedelerin karşı karşıya olduğu önemli halk sağlığı tehditleri konusunda güncel teknik rehberlik”, ancak, değerlendirme raporlarının tüm tarafların görüş ve deneyimlerinin dikkate alınarak hazırlanması durumunda sağlanabilir. Aksi durumda, raporlar yanıltıcı olacak ve buna bağlı olarak raporu hazırlayanın güvenilirliğini azaltacaktır. DSÖ gibi kuruluşların, uluslararası referans olma anlamında güvenilirliklerini koruması gerektiğinden, bu ciddi sorun karşısında içten bir kaygı duymaktayız.

Saygılarımızla.

Türk Tabipleri Birliği

Merkez Konseyi