Van Depremi Birinci Ay Değerlendirmesi

van_1_ay

Türk Tabipleri Birliği ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), 23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen Van-Erciş depreminin birinci ayı dolayısıyla, bu süreci değerlendiren bir rapor hazırladı. 

 

 

26.11.2011

VAN DEPREMİ BİRİNCİ AY DEĞERLENDİRMESİ

Türk Tabipleri Birliği ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası 23 Ekim 2011 Van - Erciş depreminin olduğu günden bugüne, bölgede değerlendirmeler yapmış, elde ettiği bilgiler ışığında yaptığı tespit ve çözüm önerilerini kamuoyu, Sağlık Bakanlığı ve ilgililerle paylaşmıştır.

Van depreminin ardından bir ay geçti. Van'da halk depremin kronikleşen ve giderek derinleşen etkileri altında yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Bu bir ayda depremde yitirilenlerin acısı yetmezmiş gibi açlıktan, soğuktan, yangından çocuklar öldü, binlercesi hastalandı, hastalanıyor. Depremzedeler coplandı. Yerel mülki idareciler ve hükümetin yönetim ve 'hizmet' anlayışı, depremin etkilerini azaltmak bir yana, depremzedelerin acısının katlanmasına yol açtı.

Deprem ve kayıpları nedeniyle daha çok desteğe ve hizmete gereksinim duyan yurttaşların yaşadıklarını ifade etmelerine bile tahammül edilemeyen bir deprem bölgesi...

Baskıcı yönetim anlayışı ve hizmet sunmadaki yetersizlikler nedeniyle artan yıkıcı etki...

Vali ve Bakan'ın 'binalara geri dönülebilir' ve 'deprem açısından en güvenilir bölgeler Van ve Erciş'tir, yıkık olmayan binalara girilebilir' açıklamaları sonrasında 9 Kasım'da yaşanan ve 40 kişinin ölümüne neden olan ikinci deprem,  afetin nasıl yönetildiğini gözler önüne serdi.

Deprem öncesinde de olduğu gibi deprem sonrasında da bölgedeki 'siyasi fay hattı' yoğun olarak hissedildi.

Van'da 7.2 ve 5.6 büyüklüğündeki iki deprem felaketinin ardından evleri zarar gören depremzedeler, ağır kış şartları, dondurucu soğuk ve giderilemeyen temel yaşam gereksinimleri nedeniyle zor durumda kalarak kenti terk etmeye başladı.  Bir kent boşaltıldı? Depremzedeler 'yerinden olmuş kişi' oldular, göç teşvik edildi.

Başbakan ikinci depremin ardından 'Buralardaki üniversite öğretim üyeleri, devlet dairelerinde memurları, kimse bizden Van'ı 'terk etme' gibi bir şey istemesin, bunlara müsaade etmeyiz' diyerek depremden etkilenen memurlara tayin hakkı vermeyeceğini kesin bir dille açıkladı. Ayrıca Van'ın afet bölgesi ilan edilmeyeceğini vurguladı. Van Valisi Van'da hiçbir kamu kurumunun ayakta olmadığını açıkladı. Nitekim ilk ve orta öğretim okulları 5 Aralık'a kadar kapatıldı ve Van'a yeni atanan öğretmenlerin göreve başlama tarihleri 1 Aralık'a ertelendi.

'Hiçbir kamu kurumunun ayakta kalmadığı' bir deprem bölgesi. İşte Türkiye'nin afet yönetimi?

Ayakta kalmamış kamu binalarında depremzede kamu çalışanlarından hizmet beklentisi?

Öncelikle belirtmek gerekir ki, hekimler  ve  tüm sağlık çalışanları, depremin etkilerinin çok daha büyük olmamasında en önemli katkıyı fedakarca sunmuşlardır. Kendilerine ne geçici de olsa sağlıklı barınma olanakları ne de gündelik yaşamlarını sürdürmeye yetecek kadar destek sağlanmadığı halde bu fedakarlıklarını sürdürmektedirler. Bu çabaları karşısında teşekkürü fazlasıyla hak ederken, yöneticilerin 'Van'da hiçbir kamu kurumu ayakta kalmamıştır' açıklaması, bazı yönetim anlayışlarının enkaz altından çıkamadığının bir göstergesidir.

Parmağı kırıldığı halde çalışmaya devam eden, enkaz altından çıktıktan birkaç saat sonra hizmet vermeye başlayan, evi yıkıldığı halde hizmete devam eden hekimler ve sağlık çalışanları, artık Sağlık Bakanı'nın kendilerinin de depremzede olduğunu hatırlamasını ve birinci ayın sonunda, en azından bazı kamu görevlilerine sağlanan kadar desteğin sunulmasını ve başta barınma olmak üzere sorunlarına acilen çözüm üretilmesini talep etmektedirler.

Van'da sağlık hizmetlerinin bir an önce normalleşmesinin ve reorganizasyonunun ön koşulu, hekimler dahil tüm sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşama koşulları iyileştirilmesidir. Oysa bildiğimiz, hekimler dahil tüm sağlık çalışanlarına barınma, beslenme ve sosyal olanakları sağlanmadığı gibi, yaşadıkları travmanın ve kayıpların ağırlığına bakılmadan, Van'da hizmet vermeye devam etmeye zorlandıklarıdır...

Depremden etkilenmiş, yakınlarını kaybetmiş ve zarar görmüş sağlık çalışanlarının zor kış şartları altında tümüyle yıkılmış bir kentte, artmış sağlık sorunlarıyla, üstelik tümüyle yetersiz olanaklarla sağlık hizmet sunmaya devam etmelerinin beklenmesini aklımız almıyor.

Türk Tabipleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ile birlikte halkın tıbbi gereksinimini giderebilmek için çözüm üretmeye çalışmış, Sağlık Bakanlığı'nın yetersizliği karşısında, deprem sonrası ilk saatlerden itibaren Erciş'te gönüllü hekim ve sağlık çalışanları ile poliklinik hizmeti vermiştir. Bu poliklinik hizmeti, gereksinimin daha fazla olduğu gözlenerek halen Van Merkez'de sürdürülmektedir.  Bugüne kadar on binden fazla depremzedeye sağlık hizmeti ve ilaç yardımı sunulmuştur.

Türk Tabipleri Birliği,1999 depremleri ışığında deneyim ve birikimini bölgeye aktarmak ve izleme/değerlendirme/müdahale çerçevesinde çalışmalar yapmak üzere 21 Kasım 2011 tarihinde Van'da TTB Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Koordinasyon Merkezi açmıştır.

23 Ekim 2011 depreminden bir ay sonra, Türk Tabipleri Birliği ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası tarafından bölgede yerinde tekrar yapılan inceleme ve değerlendirmelerin bulguları / sonuçları aşağıda iletilmiştir:

GEREKSİNİMLER VE ÖNERİLER

TOPLUMUN GEREKSİNİMLERİ

BARINMA SORUNLARI

  • Çadır kentler yetersizdir. Kent merkezinden önemli oranda göç olmuştur ve geride kalan nüfus yaklaşık 100 bin civarındadır. Çadır kentlerde ise 18 000 kişi barınmaktadır.
  • Çadırlar ağır kış koşullarında barınma için kesinlikle yetersizdir. Onun yerine bir an önce banyosu ve tuvaleti olan, ısınması sağlanmış konteynırların her aileye en az bir adet olacak şekilde temin edilmesi gereklidir.

YARDIMLARIN ADİL DAĞITILMASI

  • Deprem bölgesine yardım ülke çapında sürmektedir. Yardımlar çadır kentlerde kalanlara gereksinimlere göre kısmen adil şekilde sürmektedir. Ancak Van'da kaldığı söylenen yaklaşık 100.000 kişiden sadece yaklaşık 18.000'i bu dağıtımlardan yararlanmaktadır. Nüfusun geri kalan 83 000'i yer olmaması ya da evlerinden uzaklaşmak istememeleri nedeniyle çadır kentlerde barınamamaktadır. Ancak hem çadır, konteynır vb. barınma hem de beslenme ve diğer gereksinimleri düzenli şekilde sağlanamamaktadır. Halen kışlık giysisi olmayan, düzenli yemeğe ulaşamayan ve temel hijyen gereksinimlerini karşılayamayan çok büyük bir nüfus vardır.
  • Yardımların dağıtımında gereksinim belirleme temelli ve sadece temel yaşamsal gereksinimleri değil, psikososyal ve ekonomik gereksinimler de sistematik şekilde belirlenmeli ve karşılanmalıdır
  • Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı etkili ve sürekli bir işbirliği içinde çalışmalıdır
  • Kentte bulunduğu söylenen ve etkinlik gösteremeyen sosyal çalışmacılardan daha etkili şekilde yararlanılmalı sistematik bir yaklaşımla tüm gereksinimleri saptama ve hakkaniyetli bir şekilde karşılama çalışmaları bir an önce başlatılmalıdır

SAĞLIK HİZMETLERİNİN YÖNETİMİ

  • Van'da şu anda hem il sağlık yöneticileri hem da başka illerden görevlendirilen sağlık bakanlığı koordinatörleri bulunmaktadır. Ancak bakanlık koordinatörleri karar ve uygulamalarında toplumun gereksinimlerini, sağlık çalışanlarının gereksinimlerini ve sağlık hizmetlerinin organizasyonuna yönelik önerilerini dikkate alan bir yaklaşım içinde değildir.
  • Kentteki sağlık hizmetlerinin yönetiminde normal çalışma düzenine geçilmeli, sağlık bakanlığı merkez teşkilatı ya da diğer illerden görevlendirilecek koordinatörlerin g