Gezi Direnişi sonrası Taksim Dayanışması hakkında açılan, aradan geçen yıllarda kurgu iddianameler ve yargılamalarda düşmanlaştırma politikasının bir örneğine dönüşen Gezi Davası’nda Yargıtay’dan kısmi onama kararı çıktı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater’e verilen 18’er yıllık hapis cezalarını onarken; Mücella Yapıcı, Hakan Altınay ve Yiğit Ali Ekmekçi hakkındaki mahkumiyet kararlarını ise bozdu. Karar sonrası tutuklu Yapıcı ve Altınay için adli kontrolle tahliye kararı verildi.
Gezi Davası’ndaki hukuksuzların Yargıtay kararına da yansımasının ardından Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ankara İl Koordinasyonu tarafından 29 Eylül 2023 günü Mimarlar Odası’nda bir basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıya TTB adına katılan Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Vedat Bulut; Gezi Direnişi’nde şiddete uğrayan ve işkence gören yurttaşların yardımına koşarak mesleki sorumluluklarını yerine getiren hekimlerin de yargılandığını anımsattı. Bulut sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hepimiz Gezi’deydik, hepimiz sokaktaydık. 4-5 arkadaşımızı cezalandırarak bu direnişi suçlulaştırabileceklerini, demokratik talepleri sindirebileceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Tarih; TTB’nin yargılanan ve hapsedilen mevcut ve eski Merkez Konseyi başkanlarını, iyi hekimlik mücadelesi yürüttüğü için cezalandırılmaya çalışılan nice hekimi, Gezi Direnişi gerekçe gösterilerek hapse atılan arkadaşlarımızı hatırlayacak ama bu kararlarda imzası olanları asla hatırlamayacak. Arkadaşlarımızın en kısa zamanda özgürlüklerine kavuşması için mücadelemizi, dayanışmamızı sürdüreceğiz.”
Toplantıda TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından okunan açıklama şöyle:
Kimse Dokunamaz Suçsuzluğumuza!
Sevgili arkadaşlar, değerli dostlar,
Dün bir adalet utancına daha tanıklık ettik.
Hukukun temel ilkeleri çiğnenerek yürütülen bir yargılama sürecinin ardından Gezi Davası sanıklarına verilen mahkûmiyet kararları aynı zamanda topluma verilen bir gözdağıdır.
İktidarın isteği doğrultusunda kurgulanan bu hukuk dışı davanın sonucunda, yalnızca TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Mücella Yapıcı, Hakan Atalay ve Yiğit Ali Ekmekçi serbest bırakıldı. Bir yanımız sevinçli ama bir yanımız elbette hala öfkeli. Aklımız haksızca zapt edilen arkadaşlarımızda… Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi eski başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odası’nın Hukuk Müşaviri Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımız en ağır cezalara mahkum edildi.
Biliyoruz ki bu karar, sadece arkadaşlarımıza yönelik değildir. Bu karar, 2013 Mayıs-Haziran aylarında iktidarı sarsıp korkutan milyonlara yöneliktir; milyonlarca insanın demokratik hak kullanımlarını cezalandırmaya, barışçıl ve demokratik istemleri bastırmaya ve kamu idarelerine yakışmayacak bir şekilde öç almaya, cezalandırmaya yöneliktir.
Buradan haykırıyoruz; Cumhuriyet tarihinin en kitlesel, en yaratıcı, en uzun süreli halk hareketi olan Gezi Direnişi’ni ve o direnişin parçası olmuş arkadaşlarımızı karalamaya yönelik herhangi bir karar, o kararı veren mahkemeler ve emri veren siyasi iktidar toplum vicdanında meşru değildir.
Bu kararlar hükümsüzdür.
Sevgili arkadaşlar,
Yaşadığımız bu tablo ülkemizin tek adam rejiminde geldiği içler acısı halin bir göstergesidir. Ülkemiz, halkımız, geleceğimiz bu gerici rejimin altında adım adım yok ediliyor.
Ancak şunu unutmasınlar; bu ülke sahipsiz değildir. Gezi bu ülkenin yarınlarına sahip çıkan, hakları ve geleceği için mücadele eden, AKP’nin her tarafımızı saran gerici politikalarına itiraz eden milyonların sesidir. Bu sesi ne hapsedebilirsiniz ne durdurabilirsiniz! Biz buradayız…
Dün olduğu gibi bugün de TMMOB ve bağlı Odaları olarak, mesleki ve teknik bilgimizi halkın yararına kullanmaya devam edeceğiz, arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız ve bu ülkenin en görkemli halk hareketi olan Gezi’ye sahip çıkmayı kararlılıkla sürdüreceğiz.
Halka ait olan her şeyi korumak ve kamu yararını savunmak mühendis, mimar ve şehir plancılarının temel görevleri arasındadır. 2013 Haziran’ında, sadece kamusal alanlarımızı değil iktidarın baskı politikalarını, temel hak ve özgürlüklerin askıya alınmasını, ülkemizin geleceğinin karanlığa gömülmesini de gündemimize alarak mücadele ettik.
Mühendis, mimar ve şehir plancıları da bu anlayışla toplumun ortak değerlerinin yok edilmesine karşı, kadına, farklı cinsel yönelimlere, sanata, kültüre yönelik gerici saldırılara karşı omuz omuza mücadele ettik. Tıpkı ülkesinin ve halkının geleceğine sahip çıkan arkadaşlarımız gibi… Tıpkı adlarını dahi bilmediğimiz ama direniş günlerinde, cesaretle, dayanışarak, birbirimize sahip çıkarak yan yana geldiğimiz milyonlar gibi…
Sevgili arkadaşlar,
İşte bu yüzden bilinmelidir ki; hiçbir dava ve hiçbir karar, Gezi’nin, demokratik kamuoyu ve yasalar nezdindeki meşruiyetini gölgeleyemez ve hiçbir güç bizlerin emekten, halkımızdan, ülkemizden, mesleğimiz ve bilimsel teknik doğrulardan yana duruşumuzu engelleyemez.
Gezi’yi savunuyoruz, milyonları savunuyoruz, o milyonların içinde ve her tarafındayız.
Geziyi savunuyoruz, çünkü Gezi biziz. Gezi bizim geleceğimiz, onurumuz, biliyoruz.
Geziyi savunuyoruz çünkü mahkum edilen arkadaşlarımız, halkımızın ve tarihimizin yüz akıdır, biliyoruz.
Onlar, kendileri gibi, kamu/toplum yararının ayaklar altına alınmasına karşı, kamusal/toplumsal mekanların rant talanına karşı korunması mücadelesi veren milyonlarca insanın aklında ve kalbinde olacaklar.
Arkadaşlarımızın yanında olmaya, doğru bildiklerimizi söylemeye, halkımızdan, ülkemizden yana kamu yararını savunma mücadelemize devam edeceğiz.
Ve buradan bir kez daha inatla söylemeye devam ediyoruz; Halkın haklı mücadelesini durduramazsınız. Gezi’nin karşısında duramazsınız.
Bu siyasi zorbalıktan derhal vazgeçin ve arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın.
Biz buradayız. Gezi burada. Mutlaka kazanacağız.