İktidar milletvekillerince hazırlanan “İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, 20 Mart 2023 günü TBMM Başkanlığı’na sunulmuştur. “Müjde” kabilinde sunulmak istenen değişiklikler dahi, önceki birçok örnekte olduğu gibi ciddi olumsuzluklar içermektedir.

Komisyon görüşmelerine 30 Mart Perşembe günü başlanacağını öğrendiğimiz yasa teklifinde münhasıran Türk Tabipleri Birliği’ne (TTB) yasa ile verilmiş meslek etik kurallarının korunması geliştirilmesi ve hekimlerin etik ilkelere uygun davranışının denetlenmesi yetkisi bir kez daha ortadan kaldırılmak istenmektedir. Aynı madde teklifinde hekim ve diğer sağlık meslek mensuplarına meslekten men cezası verilecek durumlar, “meslek icrası esnasında ölüme veya engelliliğe neden olmaksızın sağlığın kısa süreli ve geçici olarak bozulmasına yol açmak”, “meslek icrası esnasında bir kişinin ağır engelliliğine veya ölümüne neden olmak”, “meslek icrasına ilişkin mevzuata aykırı işlem ve uygulama yapmak” örneklerinde olduğu gibi eksik, belirsiz, hukuksal güvence içermeyen ifadelerle tanımlanmıştır. Şu haliyle hukuka uygun bir yasa teklifinden söz edilemez. Hiçbir bürokratın eline bu denli muğlak yetkilerle hekimleri mesleğinden men etme yetkisi tanınamaz.

İktidar yaklaşık yirmi yıldır uygulamakta olduğu sağlıksız politikalar ile sağlık sistemini içinden çıkılmaz hale getirmiş, hekimlik mesleğinin etik ilkeleri ile oynayarak meslek onurunu zedelemiş, hekimlere yönelik şiddet artmış, çalışma koşulları kötüleşmiş, ekonomik ve özlük haklar her geçen yıl gerilemiş, tüm bu uygulamalar ülkenin içinde bulunduğu siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel yıkımla birlikte hekimlerin yurtdışına gitmesine neden olmuş veya hekimleri mesleklerinden daha da uzaklaştırmıştır.

Aile hekimleri için “Sağlığın geliştirilmesi, hastalıkların önlenmesi, takibi ve kontrolü ile koruyucu sağlık hizmetlerinin standartlara uygun olarak yerine getirilmemesi gibi Bakanlıkça belirlenen performans hedeflerine ulaşılamaması halinde sözleşmenin Bakanlıkça yenilenmemesine karar verilebilir” şeklindeki düzenleme, hiçbir hukuksal belirlilik ve kanuni güvence içermemekte; aile hekimlerinin asıl görevi olan koruyucu sağlık hizmetlerinden ziyade sadece performans yapmaya zorlayan bir değişiklik olarak düzenlenmek istenmektedir. Teklif bu haliyle belirsiz ifadelerle, idareye keyfiyete varabilecek son derece geniş takdir yetkisi bırakan düzenleme ve yasama yetkisinin devri niteliğindedir.  Pek çok başlığı bir arada ele alan bu teklif, içini boşalttıkları birinci basamak sağlık hizmetleri için depremle birlikte ortaya çıkan tabloyu düzeltmek bir yana güvencesizlik ve koruyucu sağlık hizmetleri yerine poliklinik yapmaya odaklanan bir hekimlik modelini dayatarak sorunu daha da derinleştirmektedir.

Yasa teklifindeki “Tabipler, devlet hizmeti yükümlülüklerine başlamadan veya tamamlamadan uzmanlık eğitimi yapmak için asistanlık sınavlarına katılabilirler. Ancak yan dalda veya birden fazla uzmanlık dalında eğitime başlanabilmesi için Devlet hizmeti yükümlülük süresinin en az yarısının tamamlanması şarttır” değişikliği ise yan dal uzmanlık eğitimi taleplerinin son derece gerisinde bulunan günü kurtarmaya yönelik değişikliklerdir.

TTB olarak seçim öncesi Meclis’e neden getirildiği belli olmayan bu yasa teklifinin görüşüleceği TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’na da katılarak itiraz, görüş ve önerilerini dile getireceğiz. Teklifin yasalaşmaması için gerekli hukuki ve siyasal mücadeleyi sürdürecek; sorun çözme özelliğini çoktan yitirmiş bir iktidarın, hekimleri, hekimlik mesleğini ve sağlık ortamını daha da tahrip etmesine karşı duracağız.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

 

TTB’nin TBMM’ye sunduğu görüş metninin tamamı için tıklayın.