Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan askeri darbe girişiminin ardından yaşama geçirilen Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasının birinci yılında, OHAL'in sağlık alanındaki etkilerini değerlendirmek üzere basın toplantısı düzenledi.

21 Temmuz 2017 tarihinde TTB'de gerçekleştirilen basın toplantısına TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, TTB İkinci Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB Genel Sekreteri Dr. Sezai Berber, TTB Merkez Konseyi üyeleri Prof. Dr. Taner Gören, Dr. Selma Güngör, Dr. Ayfer Horasan, Prof. Dr. Funda Obuz, Dr. Yaşar Ulutaş ve Dr. Bülent Nazım Yılmaz katıldılar.

Basın açıklamasını okuyan Prof. Dr. Raşit Tükel, OHAL'in ilan edildiği 20 Temmuz 2016 tarihinden bu yana çıkarılan 11 Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 111 bin 240 kamu emekçisinin ihraç edildiğini, ihraç edilen hekim sayısının Sağlık Bakanlığı'ndan bin 960, tıp fakültelerinden bin 355 olmak üzere toplam 3 bin 315 olduğunu söyledi.  

OHAL sürecinde çok sayıda TTB ve tabip odası yöneticisi ve üyesinin ihraç edildiğini belirten Tükel, ihraç edilenler arasında; TTB Merkez Konseyi’nde halen görev yapan Dr. Ayfer Horasan'ın yanı sıra halen görevde olan TTB Yüksek Onur Kurulu'nun iki, TTB Denetleme Kurulu'nun bir, TTB ve İstanbul Tabip Odasının eski Başkanı olan bir, TTB eski II. Başkanı ve Genel Sekreteri olan bir, TTB eski Merkez Konseyi üyesi olan üç, TTB eski Yüksek Onur Kurulu ve Etik Kurul üyesi bir ve TTB süreli yayınlarından birinin editörlüğünü yürüten bir hekimin bulunduğunu bildirdi.

Muhalifler hedef seçiliyor!

Tükel, son 10 yıl içinde Diyarbakır Tabip Odası Başkanlığı’nı yapmış ya da yapmakta olan 5 hekimin OHAL sürecinde ihraç edildiğine dikkat çekerken, son olarak da, 2 gün önce, Diyarbakır Tabip Odası’nın önceki dönemlerde başkanlığını yapmış üç hekimin gözaltına alındığını kaydetti.

Tükel, "Hekimlerin haksız ve hukuksuz bir biçimde görevlerinden ihraç edilmeleri ne OHAL ne de darbe girişimi ile ilişkilendirilebilir. Üyelerimiz ve yöneticilerimiz olan hekimler Türkiye’de iyi hekimlik değerlerini savundukları, akademik özgürlük, emek, barış ve demokrasi mücadelesi verdikleri için hedef seçilmişlerdir" diye konuştu.

Hükümet politikalarına yönelik eleştirel düşünceleri içeren ve temel olarak barış içinde yaşama hakkının sağlanması isteğinin dile getirildiği barış bildirisine imza atan akademisyenlerin, bu süreçte özellikle hedef alındıklarını belirten Tükel, aralarında hiçbir soruşturma geçirmeyenlerin de bulunduğu bu akademisyenlerin belirli aralıklarla çıkartılan KHK’ler ile ihraç edilmeye başlandığını kaydetti.

Sağlık hizmetlerine erişim ve tip eğitimi engelleniyor!

Tükel, TTB ve tabip odaları yönetici ve üyeleriyle birlikte çok sayıda hekimin kamu görevinden ihraç edilmelerinin, sağlık hizmetlerine ve yükseköğretim sistemine zarar verdiğini de vurguladı.

Bu ihraçların, sağlık alanında yedek işsizler orduğunu yarattığına da  dikkat çeken Tükel, "Kamudan ihraç edilmenin ardından ortaya çıkan iş bulma sorunu, hekimleri/sağlık emekçilerini özel sağlık sektöründe cari ücretlerin altında çalışmak zorunda bırakmakta ve bu alanda ciddi oranda bir emek sömürüsü yaşanmaktadır" dedi.

Hekimlik değerlerinden ödün verilemez! 

OHAL uygulamalarının, hekimleri, mesleki ve etik değerlerini çiğnemeye zorladığına dikkat çeken Dr. Tükel, "Darbe girişimi gerekçe gösterilerek hukukun askıya alınmasına, fiilen bir başka keyfi hukuk anlayışının hakim kılınmasına ve bu süreçte hekimlerin hastaları ile olan ilişkilerine müdahale edilmesine aynı kararlılıkla karşı çıkıyoruz. Herkes için, her zaman ve her koşulda insan hakları ve iyi hekimliği savunmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

İstanbul Protokolü'nün uygulaması zorunludur!

Tükel ayrıca, gözaltında ya da cezaevinde olanların muayenelerinin tıbbi etik ve İstanbul Protokolü ilkelerine göre yapılmasının ve tıbbi raporların buna göre düzenlenmesinin zorunlu olduğuna dikkat çekti. Tükel, "TTB olarak, her ne koşulda olursa olsun işkencenin karşısında olduğumuzu bir kez daha bildiriyor; işkenceye ilişkin iddiaların bağımsız heyetlerce araştırılmasını, adli yargılama süreçlerinin her aşamasının uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun olarak yapılması talebimizi yineliyoruz" vurgusunu yaptı. Tükel, yaşamsal riski olan hasta mahpusların tahliye edilmesi gerektiğine de değindi.   

Mecburi hizmet atamaları bir an önce yapılmalıdır!

OHAL nedeniyle mecburi hizmet atamalarının geciktirildiğini, ihraç edilen asistan hekimlerin eğitim haklarının engellendiğini belirten Tükel, bu konulardaki hak ihlallerinin de giderilmesi gerektiğini vurguladı.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Tükel, sağlık durumları iyice bozulmuş ve kritik bir aşamaya gelmiş olan, açlık grevinin 135. günündeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın tahliye edilmesi ve telafisi mümkün  olmayan sonuçlar ortaya çıkmadan bir an önce görevlerine geri dönmelerinin sağlanması talebini de yineledi.

Tükel, "TTB olarak, OHAL’in bir an önce kaldırılmasını, KHK’ların iptal edilmesini istiyoruz. Herhangi bir somut suçlama dahi yöneltilmeksizin görevlerine haksız hukuksuz biçimde son verilen meslektaşlarımızın, sağlık çalışanlarının içinde yer aldığı kamu çalışanları görevlerine iade edilmelidir" diyerek sözlerini tamamladı.

Basın açıklaması için tıklayınız.