Trabzon Tabip Odası’nın düzenlediği Şehir Hastanesi Sempozyumu’nda, sağlıkta dönüşümün ikinci fazı olarak nitelenen şehir hastaneleri tüm yönleriyle ele alındı. Sempozyum’da Trabzon’da stadyumunun yanında dolgu alan üzerine yapılması planlanan şehir hastanesinin şehre ve sağlık hizmetlerine olası etkileri de değerlendirildi.

Sempozyum, Trabzon Tabip Odası Başkanı Dr. Ahmet Rıza Güner’in açılış konuşmasıyla başladı. Güner, “Şehir hastanelerinin neden ve nasıl yapıldığını öğrenmek hepimiz için önemli. Trabzon’a yapılması planlanan şehir hastanesinin neler getirip neler götüreceği de böylelikle anlaşılmış olacak” dedi.

Türk Tabipleri Birliği 2014-2016 Dönem Başkanı Dr. Bayazıt İlhan, Kalkınma Bakanlığı’nın bu yıl hazırladığı rapordaki verilere göre Türkiye’de şehir hastaneleri için şirketler tarafından 10 Milyar Dolar yatırım yapılacağını, ancak buna karşılık devletin şirketlere 30 Milyar Dolar kira ödeyeceğini söyledi. İlhan, “Hazine garantileri ve diğer gelirleriyle birlikte devlete 100 Milyar Dolar civarında bir yük oluşturacak şehir hastanelerinin torunlarımızı bile borç altına soktuğu açıktır” dedi.

Kamu eliyle yatırım yapılması borçları azaltır, kamu hizmetlerini kurtarır

İlk oturumda Kamu Özel Ortaklıkları başlıklı sunum yapan New York Üniversitesi konuk öğretim üyesi Dr. Sabri Öncü, 1980’li yıllarda başlayan iktisadi ve finansal yapılanmanın üç ayağı olduğunu, bunun kamu mallarının kaldırılması, emek piyasasının esnekleştirilmesi dahil özelleştirme uygulamaları ve borçlanmanın yaygınlaştırılması olduğunu söyledi. İngiltere’de 1990’lı yılların başında kamu özel ortaklıklarının uygulanmaya başlandığını söyleyen Öncü işleyişi şöyle özetledi: “Maastricht Kriterleri’ne göre devletlerin bütçelerinin yüzde 3’ten büyük açık vermemesi gerekir. Kamu hizmetlerini görmeye devam ederken bütçede açık verilmiyormuş gibi yapmak bir muhasebe hilesidir. Bunu sağlayan da kamu özel ortaklıklarıdır. Bu yöntemde ilk elden ödemeyi şirketler yapar gibi görünür. Böylelikle oluşan borç bütçede yer almaz. Ama şirketlerin de bu yatırımları doğrudan karşılayacak sermayeleri yoktur, onlar da borç alırlar ve bunu devlete göre daha pahalıya alırlar. Böylece kamu eliyle yatırım yapılmasından çok daha pahalıya kamu yatırımı yapılmış olur”. Öncü ayrıca İngiltere’de kamu sağlık hizmetlerinin bu yöntem nedeniyle büyük zarara uğradığını ve yeniden kamulaştırma mücadelesinin yürütüldüğünü söyledi. Şirketler eliyle verilen kamu hizmetlerine ilişkin bilgi eşitsizliğinden kaynaklı ekonomik bir terim olan “ahlaki tehlikeye” dikkat çeken Öncü, “İşleyişin ayrıntısını gözlemleyemediğiniz, gözlemleseniz bile delillendirip dava edemediğiniz bir yapıdır bu. İşerin kötü gittiğini bilirsiniz, şirketler de bilir, ama bunu hukuk zeminine taşıyamazsınız. İşte bu da bir sonuçtur” dedi.

Trabzon’da Türkiye ortalamasının iki katı yatak var

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Kayıhan Pala da dünya örnekleri üzerinden kamu özel ortaklığının sağlık hizmetlerine etkilerini açıkladı.  Bir hastanenin halka nasıl sağlıklı olunacağını da öğretmesi gerektiğini, sağlık hakkında toplumun bilgilendirilmesi yani eğitilmesi işlevinin de hastanelere ait olduğunu vurgulayan Pala, “Şirket eliyle ve kar elde etme amacıyla çalışan bir hastanenin bu işlevleri yapması mümkün değildir” dedi. Dünyada kabul gören ölçüye göre ideal hasta yatağı sayısının 100-600 arasında olduğunu belirterek, bu standardın dışındaki hastanelerin verimsiz olduğunu söyledi. Pala ayrıca, Sağlık Bakanlığı’nın kendi verilerine göre Trabzon’daki mevcut yatak kapasitesinin Türkiye ortalamasının yaklaşık iki katı olduğunu ve yapılacak hastaneyle yatak kapasitesinin azaltılacağını yani yeni bir yatırımdan söz edilemeyeceğinin altını çizdi. Sağlık Bakanlığı’nın bugüne kadar yapılan şehir hastanelerine dair ihalelere ilişkin rakamları açıklamadığını anımsatan Pala, “Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan Ankara- Bilkent Şehir Hastanesi Paranın Değeri Analizi Yaklaşımı başlıklı belgeye göre 25 yıl içinde şirketlere kira olarak 23,4 Milyar Lira ödeneceği görülüyor, ama Sağlık Bakanlığı belgede ödenecek bedelin 4 Milyar Lira olacağını iddia ediyor ama bunun kanıtını göstermiyor” dedi. Pala, bilimsel, rasyonel, kamusal bir yatırımla tüm ihtiyaçların karşılanabileceğini vurguladı.

Şehir hastanesi dolgu alana yapılacak

Mimarlar Odası Trabzon Şube Başkanı Gürol Ustaömeroğlu, şehirlerin imar anayasaları olarak kabul edilen büyük ölçekli planlarda sağlık hizmet alanlarının gösterilmemesinin, günübirlik plan değişiklikleri yapılmasına neden olduğunu söyledi. Trabzon’daki hastanelerin büyük çoğunluğuna fiziksel olarak ulaşım sorunu yaşandığını, acil servis alanlarının iyi tasarlanmaması nedeniyle büyük karmaşa oluştuğunu, bazı şiddet olaylarının kaynağının da bu plansızlık olduğunu söyledi. Ustaömeroğlu, “Sonradan yapılan üstgeçitlerle, otoyol kenarına yapılan hastanelerin acil servislerinde hayat kurtarılmaya çalışılırken hastaneye varmak isteyenler hayatını kaybedebiliyor. Trabzon’da yapılmak istenen şehir hastanesinin Akyazı’da stadyumun yanında, dolgu alan üzerine yapılacağı söyleniyor. Biz bu dolgu alana itiraz etmiştik, ancak sonuç alamadık” dedi.

Soru cevap bölümüyle tamamlanan Sempozyum, katılımcılara teşekkür belgelerinin verilmesiyle tamamlandı.