Bütün hekimleri negatif ayrımcılığa tabi tutan “stratejik personel” tanımı ve buna bağlı olarak, eşi özel sektörde çalışan hekimlerin aile birliğini sağlamalarına olanak tanımayan hükmün yürütmesinin durdurulması ve iptali için dava açıldı.

Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nde yapılan değişikliğe karşı açılan dava dilekçesinde özetle şu hususlara yer verildi:

-Hiçbir yasal dayanak olmaksızın bütün hekimlerin ‘stratejik personel’ olarak tanımlanmak suretiyle diğer çalışanların sahip olduğu haklardan yararlanmalarının engellenmesinin hukuka aykırı olduğu,

-Anayasa ve Devlet Memurları Yasası uyarınca memurlara ilişkin düzenlemelerin yasayla yapılması kuralına aykırı olarak Sağlık Bakanlığı'nın kamu personel rejiminin tümüyle dışında uygulama yapmasının hukuka aykırı olduğu,

-Eşi özel sektörde çalışan “stratejik personelin” eş durumu mazeretinden yararlanmasının yasaklanmasının Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde korunan aile hayatına saygı ilkesinin ihlali olduğu,

-Sağlık hizmeti için önemi nedeniyle “stratejik personel” kabul edilen kişilerin, kendi görevleri değil de eşlerinin görevlerine göre farklı uygulamalara tabi tutulmalarının hekimleri stratejik personel kabul eden yaklaşıma ters olduğu,

-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Sosyal Şartı ile korunan hakların ayrım yapılmaksızın uygulanması gerektiği ve eşi özel sektörde çalışanlar yönünden farklı uygulama yapılmasının ayrımcılık yasağının ihlali olduğundan dolayı Yönetmeliğin 4/1-m ve 20/6 maddelerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali gerektiği belirtildi.

Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan bu düzenlemenin benzeri kuralların iptali istemiyle Türk Tabipleri Birliği tarafından açılan davada, stratejik personelin kamu görevlisi olmayan eşi sebebiyle de eş durumu mazeretinden yararlanabileceği belirtilerek yürütmeyi durdurma kararı verilmişti. http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/hukuk-6023.html Diğer yandan, Danıştay’ın farklı daireleri tarafından verilen kararlarda da düzenlemenin hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğu belirlenmişti.

Sağlık Bakanlığı, özel yönetmeliğin dayandığı genel yönetmelikte yapılan değişiklikle bütün bu kısıtlamaları yapabileceğini belirterek bu düzenlemeleri yapmıştır. Ancak, ne genel yönetmelikteki değişiklik bu yasaklamaya temel oluşturabilir, ne de Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle tanınan haklar yönetmelik kurallarıyla geri alınabilir. Bu nedenle, yapılan yeni düzenlemenin yürütmesinin de Danıştay tarafından birkaç ay içinde durdurulacağını düşünüyoruz. Ancak daha önemlisi, Sağlık Bakanlığı’nın bir an önce, bütünlüklü bir sistem tanımlaması yaparak, kamu sağlık hizmetinin ülkemizin her yerinde sunulması konusunda, hekimlerin özlük haklarının korunup dengeli dağılımının sağlandığı ölçülü, adaleti ve nesnel kuralları belirlemesi gereklidir. Türk Tabipleri Birliği böyle bir çalışmaya gereken katkıyı sunmaya hazırdır.