Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu tarafından düzenlenen “Tıbbın Alternatifi Olmaz” başlıklı sempozyum, 28-29 Mayıs 2016 tarihlerinde İstanbul Tabip Odası’nın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Sempozyum, “Geleneksel, Alternatif, Tamamlayıcı Tıp” (GATT) başlığı altındaki sağlık uygulamalarının giderek yaygınlaştığı Türkiye’de, GATT konularını derinlemesine tartışma ve bu başlıklara ilişkin hekim yaklaşımını ele alma amacıyla düzenlendi.

Sempozyumun ilk günü Dr. Osman Öztürk’ün kolaylaştırıcılığını yaptığı, Doç. Dr. İlker Belek ve Prof. Dr. Mine Sibel Gürün’ün konuşmacı olduğu “Geleneksel, Alternatif, Tamamlayıcı Tıp (GATT) Denilen Uygulamalara İdeolojik, Sosyal ve Ekonomik Açıdan Yaklaşım” başlıklı oturumla başladı.

Dr. Ali Çerkezoğlu’nun kolaylaştırıcılığını yaptığı, Prof. Dr. Ersin Yarış ve Prof. Dr. Şule Kalkan’ın konuşmacılığını yaptığı “Geleneksel, Alternatif, Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarına Farmakolojik Yaklaşım” başlıklı oturumun ardından, GATT Uygulamalarının Sağlık Açısından Risklerinin ve Tehditlerinin ele alındığı oturumlarla ilk gün programı sona erdi.

Sempozyumun ikinci günü ise, Dr. Hüseyin Demirdizen’in kolaylaştırıcılığını yaptığı Prof. Dr. Murat Civaner, Prof. Dr. Atila Karaalp ve Av. Ziynet Özçelik’in konuşmacı olduğu “GATT Uygulamalarına Etik ve Hukuksal Açıdan Yaklaşım” başlıklı oturumla başladı. Öğleden sonra ise “GATT Uygulamalarına Hekim Yaklaşımı” başlıklı yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirildi.

Sempozyumda öne çıkan ve ortaklaşılan noktalar

Sempozyumda, geleneksel ve alternatif tıp uygulamalarının çok azında bilimsel kanıt olduğu, çoğunun etkisiz olduğu veya diğer tedavilerle etkileşerek insan sağlığı için zararlı olduğu vurgusu öne çıktı.  

“Hekimlerin tüm hastalarına geleneksel ve alternatif uygulamaları kullanıp kullanmadığını sormalarının gerekli olduğu” yönünde ortaklaşılırken, hekimler için GATT uygulamalarında sağlık sonuçları ile ilgili başvuru kitabı ve web sayfası hazırlanması gerektiği belirtildi.

Günümüzde dünyada her 3 kişiden birinin GATT uygulamalarına başvurduğunun ve bunun son 20 yılda arttığının belirtildiği sempozyumda, bu haliyle GATT’ın bir “pazar”a dönüştüğüne ve artık devasa bir ekonomik boyutu bulunduğuna dikkat çekildi. Bu bağlamda, GATT reklamları ile ilgili harekete geçilmesi ve bunların denetim altına alınması için bir mekanizma gerekliliğinin altı çizildi. Ayrıca Türkiye’de var olan “aktar gerçeği”ne ve denetimsizliğine dikkat çekilerek, bu konuda mevcut mevzuatın güncellenmesi ve yaşama geçirilmesi gerektiği kaydedildi.

GATT uygulamalarından çok azının etkinliğinin kanıtlanmış olduğu vurgulanarak, bu gerçeğin hekimlerle ve toplumla güçlü bir şekilde paylaşılması önemine değinildi. Sağlığı tehdit eden GATT uygulamalarının bildirilmesi için farkındalık oluşturulması gerektiği ve bunun bir hekim sorumluluğu olduğu vurgulandı.

Sempozyum sunumlarının özetleri için tıklayınız.