Sağlık çalışanlarının il içi atama kurallarının yönetmelikte belirlenmemesi ile bir yıl idarecilik yapan hekimlerin talepleri doğrultusunda durumlarına uygun bir kadroya atanabilmelerine ilişkin Yönetmelik kurallarının yürütmesi durduruldu. 

Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin bir kısım hükümlerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Türk Tabipleri Birliği tarafından açılan davada Danıştay 16. Daire, sadece Yönetmeliğin 20. maddesinin  son fıkrasındaki “Stratejik personelin yer değiştirme taleplerinde bu maddenin ikinci fıkrasının (c) bendi ile beşinci fıkrası uygulanmaz” hükmünün yürütmesinin durdurulmasına karar vermişti.

Türk Tabipleri Birliği, yürütmenin durdurulmasına karar verilmeyen hükümler bakımından Karara itiraz etmesi üzerine dava İdari Dava Daireleri Kurulunda görüşüldü.

Danıştay İDDK, “Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının taşra teşkilatlarında görev yapan sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı personelinin il içi atamaları ile ilgili genel esasların, bu konudaki asli düzenleme yetkisinin kullanıldığı dava konusu Yönetmelikle belirlenmesi, bunun dışında kalan ve oluşacak yeni koşullara göre sürekli değiştirilmesi gereken niteliği nedeniyle yönetmelikle düzenlenmesi mümkün görülmeyen diğer hususların alt düzenlemelere bırakılması gerektiği” gerekçesiyle, sağlık çalışanlarının il içi atamalarıyla ilgili usul ve esasların yönetmelikte belirlenmemesine ilişkin işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.

Diğer yandan, Yönetmelik’te hekimlerin atama ve nakillerinde katı kurallar tanımlanırken bir yıl idarecilik yapanların talep ettikleri durumlarına uygun kadrolara atanabilmelerine ilişkin adaletsiz kuralın da yürütmesi durduruldu. Kurul kararında, idarecilere tanınan ayrıcalığın nesnel bir temeli bulunmadığı belirtildi: “Maddede sayma yoluyla belirtilen görevlerde bulunan personele, Yönetmeliğin 5. maddesinde öngörülen ve Yönetmeliğin kapsamına giren tüm atama ve yer değiştirmelerde uyulması gereken hizmet puanı gibi temel ilkeler ve nesnel ölçütler gözetilmeksizin, talepleri doğrultusunda atanmaları konusunda ayrıcalık tanınması sonucunu doğurduğu anlaşıldığından anılan düzenlemede bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”

Danıştay İDDK Kararı’na karşı itiraz söz konusu olmadığından davanın esasına ilişkin olarak Danıştay 16. Dairesi tarafından bir karar verilene kadar yürütmenin durdurulması kararı geçerliliğini koruyacaktır.

Danıştay İDDK kararı için tıklayınız.