Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odası (İTO), 31 Mayıs Tütünsüz Bir Dünya Günü vesilesiyle tütün ürünleri kullanımının zararlarına dikkat çekmek ve ulusal tütün kontrol programının yeniden şekillendirilmesini sağlamak amacıyla 29 Mayıs 2025 günü İTO Sevinç Özgüner Toplantı Salonu’nda bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantının açılış konuşmasını TTB Tütün Kontrolü Çalışma Grubu üyesi Dr. Esin Tuncay yaptı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 2003’te kabul ettiği Tütün Kontrolü Çevre Sözleşmesi’nin 2004’te TBMM’de kabul edilmesiyle Türkiye’nin yetkinleşmiş bir kontrol programını hayata geçirdiğini hatırlatan Tuncay, buna karşın 2025 yılı itibariyle tütün kontrolünde bir çöküşün söz konusu olduğunu ifade etti.
TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Pınar Saip; tütün ürünlerinin akciğer, kalp, beyin gibi hayati organlara zarar veren ve birçok hastalığa yol açan başlıca sebep olduğunu belirtti. Tütün endüstrisinin gücüne, etkisine, kamuoyunu yanıltıcı çalışmalarına dikkat çeken Saip, buna karşı tütün kontrolünün ve dumanlı hava sahalarının yok edilmesinin ancak iktidarın, meslek örgütlerinin ve sivil toplumun işbirliğiyle söz konusu olabileceğini dile getirdi. Saip, tütün kontrol programının yeniden hayata geçirilmesi için TTB’nin elinden geleni yapmaya hazır olduğunu da sözlerine ekledi.
İTO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Osman Küçükosmanoğlu da dünyada en sık görülen ölüm sebepleri arasında kalp-damar ve solunum yolu hastalıkları olduğunu, bu hastalıkların ise büyük bölümünün tütün ürünleri tüketiminden kaynaklandığını anımsattı. Tütün ürünleri üretimi ve tüketiminin bireylerin sağlığı dışında halk sağlığına, çevre sağlığına, ekonomiye yarattığı tahribata da vurgu yapan Küçükosmanoğlu, siyasal iktidara sorumluluğunu hatırlatma görevleri olduğunu belirtti.
Konuşmaların ardından TTB Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Yürütme Kurulu üyesi Dr. Osman Elbek bir sunum yaptı. Elbek’in sunumundan öne çıkanlar şöyle oldu:
- Ulusal tütün kontrol program mevzuatı hükümlerinin ve uygulamalarının tümüyle çöktüğünü, herhangi bir kontrol programının olmadığını vurguluyoruz.
- Türkiye, DSÖ’nün bir ulusal tütün kontrol programı için gereken bileşenlerin tümünü 2008 yılında mevzuatına eklemesine karşın 2011 yılından itibaren uygulamalarda aksi yönlü bir seyir söz konusudur.
- Tütün kontrol programı, torunların dedelerine “Sigarayı bırak” demesiyle değil; yasalar, yönetmelikler, idari kararlar ve yaptırımlarla şekillenen bir kamu politikasıyla ve sivil toplumun bu politikaya dahil edildiği bir ortak çalışmayla yürütülebilir.
- Sigara üretimi 2008-2011 arasında %17 azalırken, 2011-2024 arasında %77 artarak 200 milyar adet sınırına ulaşmıştır.
- Sigara satışı, 2008-2011 arasında %15 azalırken, 2011-2024 arasında %65 artarak 150 milyar adedi aşmıştır.
- Nargile üretimi 2 milyon kilogramı, tütün imalatı 1,5 milyon kilogramı aşmıştır.
- Nargile, 2022 yılında sadece 1.753 kafede ruhsatlı satılmaktadır. Sadece İstanbul’da dahi her köşe başında nargile kafe olduğu düşünüldüğünde, nargile satışının kayıtdışı olduğu açıktır.
- Elektronik sigara ruhsatlandırılmamasına, yani alımı ve satımı yasadışı olmasına karşın internette 20 bine yakın noktadan satılabilmektedir.
- Tütün ürünleri kullanımı erkeklerde %46, kadınlarda %24, toplamda %35’e; gençlerde tütün ürünleri kullanımı erkeklerde %45, kadınlarda %21, toplamda %33’e ulaşmıştır. Tütün ürünü kullanım yaşı da giderek düşmektedir. Her üç gencinden birinin tütün ürünü kullandığı bir ülkede tütün kontrolünden söz etmek olanaksızdır.
- Tütün ürünleri tüketiminin yaklaşık yarısı Ankara, Antalya, Bursa, İstanbul ve İzmir’dedir.
- Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi’nin en önemli hükmü, tütün şirketlerinin iktidarlar ile hiçbir ilişki içinde olmamasıdır. Oysa ülkemizde sadece 2019-2022 arasında tütün şirketlerine 53 ayrı proje desteği verilmiştir.
- Tütün üreticileri sayısında ciddi bir azalma söz konusudur. Bu, yurtdışına bağımlılığın işaretidir.
- Tütün ürünü satış birimlerinde fiyat bildirimi ve dolap-raf diziliminde mevzuata uyan hiçbir birim yoktur. Mevzuatı ihlal etmek istisna değil, kural haline gelmiştir.
- Sivil toplum örgütleriyle birlikte çalışmanın yerini Yeşilay ile çalışma almıştır. Yeşilay’a aktarılan kaynağın etki gücüne ilişkin hiçbir analiz yapılmamaktadır.
- Ocak-Nisan 2025 döneminde toplanan Özel Tüketim Vergisi’nin %25’i tütün tüketimindendir. Bu gelirin bedeli, Türkiye’de en çok ölüme yol açan on hastalığın sekizinin ana kaynağının tütün olmasıdır. Yani para karşılığı yurttaşlar ölmekte ve hastalanmakta, buna bağlı olarak sağlık harcamaları da artmaktadır.
- Türkiye, Avrupa’da tütün tüketimini en çok artıran ülkedir; ki ülkelerin büyük çoğunluğu tüketimi azaltma eğilimindedir.
- 2023’te yapılan bir araştırmaya göre Türkiye; tütün kontrol politikalarını tütün şirketlerinden korumada dünyanın en kötü üçüncü ülkesi, iktidarlar ile tütün endüstrisi arasında açık ve şeffaf ilişki kurmada Avrupa’nın en kötü birinci ülkesidir.
- Özgürlük, demokrasi, hukukun üstünlüğü, sağlığa ayrılan kaynak, insani gelişim düzeyleri arttıkça tütün ürünleri tüketimi azalmaktadır.
- Tütün ürünlerinin tümünü dikkate alan, tütün endüstrisinden bağımsız, şeffaf ve hesap verebilir, yeterli finans kaynaklarına sahip, insan haklarına dayalı, kadınları ve gençleri ayrıca gözeten, toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefleyen, geçmiş hatalardan ders alan, sürdürülebilen yeni bir tütün kontrol programına ihtiyaç vardır.
- TTB ulusal tütün kontrol programının yeniden şekillendirilmesi için buradadır; destek istenirse sunacaktır, aksi takdirde uyarılarını sürdürecektir.
Basın toplantısı, tütün ürünlerine karşı mücadeleyi yeniden başlatmak için TTB’nin, tabip odalarının, uzmanlık derneklerinin 31 Mayıs Tütünsüz Bir Dünya Günü’nde eş zamanlı yapacağı açıklamaların duyurusuyla sona erdi.
Dr. Osman Elbek’in yaptığı sunumun tamamı için tıklayın.
Basın açıklamasının tamamı için tıklayın.