Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Pınar Saip, 20 Ekim 2024 günü Halk TV’de Gülşah Ekinci’nin sunduğu haber bültenine katılarak, İstanbul’da çok sayıda bebeği tıbbi gereklilik olmadığı halde anlaşma yapılan özel hastanelere yönlendirilerek gelir elde eden ve çok sayıda bebeğin ölümüne sebep olan çeteleşme olayıyla ilgili soruları yanıtladı.

TTB’nin yenidoğan çetesi olayında mağdur olan tüm ailelerin ve bebeklerin yanında olduğunu söyleyerek söze başlayan Saip, konunun mesleki açıdan da takip edildiğini ve meslek etik değerlerine aykırı davranan hekimlerin mutlaka soruşturulacağını belirtti. Yaşananların sağlıkta piyasalaştırmanın bir sonucu olduğunu vurgulayan Saip, şöyle konuştu:

“2002’den bu yana uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile hem kamu hastanelerini hem de özel hastaneleri şirketleştirdiğini, hastaların birer müşteri haline getirildiğini, sağlığın hak olmaktan çıkarılıp kazanç kapısına dönüştürüldüğünü ve bu sistemin ölüm getireceğini yıllardır söylüyoruz. Şimdi, bu sistemin yıkıcı sonuçlarını yaşıyoruz.

Sağlık, ticarileştirilemeyecek kadar önemli bir alandır. Para kazanmanın değil, insan sağlığının esas alınması gereken bir alandır. Bu politikaları ısrarla uygulayanlar, gerekli denetlemeleri yapmayanlar, bir buçuk yıldır yaşananları farkında olup adım atmayanlar sorumluluklarını üzerlerinden atamazlar. Bu sistemin değişmesi gerek.”

Dr. Pınar Saip, TTB’nin önerdiği sağlık sistemini şöyle açıkladı:

“Sağlık sisteminin kamucu bir anlayışla yönetilmesi mümkün. Türkiye’nin maddi ve insan kaynağı bunu sağlamak için yeterli. Öncelikle birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmek gerekli. Tamamen kamu kaynaklarıyla yürütülen, güçlendirilmiş kamu binalarında hizmet veren, tüm personelinin kamu güvencesinde olduğu, bölge tabanlı çalışan bir birinci basamak olmalı. Sistemler birbiriyle entegre edilmeli ve hastalar sadece ihtiyaç halinde ikinci ve üçüncü basamağa yönlendirilmeli.

Sağlıkta bu sistemi kurmadığımızda, kışkırtılmış sağlık talebinin de etkisiyle herkesin hastanelere gittiği, randevuların beş dakikaya sıkıştığı, acillere yığılmaların olduğu, toplumun sağlığa ya erişemediği ya da özel sektöre yönelmek zorunda kaldığı bir sonuç ortaya çıkıyor. Maalesef insanlar, simsarların ve kötü niyetlilerin eline kalıyor. Sistem bunu denetlemediği, hatta buna çanak tuttuğu sürece buna benzer olayları birçok alanda göreceğiz. Niteliğin değil niceliğin ölçüldüğü, hasta sayısı kadar ödemenin yapıldığı bir sistemin yürümesi mümkün değil.”

Özel hastanelerde emek veren ve mesleki etik değerler içinde çalışan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının olduğuna dikkat çeken Saip, “Biz sistemsel olarak sağlığın kamusal bir hizmet olması gerektiğini, yatırımların buna göre yapılması gerektiğini savunuyoruz. İnsanların nitelikli bir sağlık hizmetine eşit ve ücretsiz bir biçimde ulaşabilmelerini savunuyoruz” diye konuştu.