İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik

1725/2009
19.11.2009

            TABİP ODASI BAŞKANLIĞI’NA

            15 Ağustos 2009 tarihinde İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik Resmi gazetede yayımlanmıştır.

            Çalışanların emek gücüyle birlikte işçi sağlığı ve iş güvenliği alanının kuralsızlaştırılması, esnekleştirilmesi ve piyasaya açılması politikalarının ürünü olan Yönetmelik, ne yazık ki iş kazalarının ve meslek hastalıklarının işverenler tarafından gizlenmesi yada gerçek bildirimlerin yapılmaması sonucunu doğuracaktır.

            İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik’in, işyeri hekimliği uygulamasında getirdiği en büyük değişikliklerden birisi; işyeri hekimliği hizmetinin işçi ve işyeriyle bağının kopartılması şeklinde de nitelenebilecek, işyerlerinin kendi oluşturdukları sağlık birimleri veya ortak sağlık birimlerinden tamamen farklı olarak , üçüncü şahıslar tarafından işyeri dışında kurulmuş ve ticari hüviyeti olan ‘ortak sağlık ve güvenlik birimi şirketlerinden’ hizmet alınmasının yolunun açılmaya çalışılmasıdır. Bu değişiklikle, işyeri dışında kurulmuş olan ortak sağlık ve güvenlik biriminden hizmet alınmasıyla, işverenlerin birçok işyerinde ‘işyeri sağlık birimi oluşturma ve işyeri hekimi istihdam etme yükümlülüğü’ yerine getirilmiş sayılacaktır. Böyle bir düzenlemenin soyutluğu nedeniyle uygulama olanağı bulamayacağı gibi İş Yasası ve genel olarak da iş hukuku ile çeliştiği kanaatindeyiz.

            Ayrıca; birbirleriyle rekabet halinde olacak ortak sağlık ve güvenlik birimlerinde çalışmaya zorlanacak işyeri hekimleri, mesleki bağımsızlıklarını korumada ve özlük hakları konusunda çok zorlanacaklardır. İşyeri hekimliği eğitimlerinin piyasaya açılmasıyla bu alanda da nitelik kaybı yaşanması muhtemel olup, eğitimlerin bu alanda bilgi ve tecrübesi bulunmayan, bilimsel yeterliliği olmayan kurumlar tarafından şekillenmesiyle kadrolaşma ve bazı kesimlere rant sağlanması kaçınılmaz olacaktır.

            Çok kısaca özetlemek gerekirse Yönetmelik, TTB ve Tabip Odaları'nın yetkilerini gasp etmeye yöneliktir. Yapılan düzenlemeler temel hukuk ilkelerine aykırı olup kamu yararı bulunmamaktadır. Yönetmeliğe dayanak yapılan  İş Kanununun 81.maddesinden işyeri hekimliği hizmetlerinin dışarıdan satın alınması anlamı çıkmadığı gibi, böylesi bir durum Anayasaya, ulusal yasalara, yargı kararlarına ve uluslar arası sözleşmelere aykırıdır.

          Bilindiği gibi Yönetmelikle ilgili olarak Merkez Konseyi tarafından gerekli girişimlerde bulunulmuş, Danıştay da dava açılmış olup süreç takip edilmektedir. Ancak örgütsel mücadele örgütsel tavır ve kararlarla sürdürülür, hukuk buna destek olur. Bu yüzden tabip odalarının hekim yetkisi ve bu yetkiyi kullanabilmeleri mücadeleyi belirleyecek kritik unsurlardır.

            O nedenle TTB tarafından Çalışma Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu Yönetmeliğe karşı başlatılan hukuksal mücadelenin yanı sıra, olayın öznesi olan tüm kesimlerle işbirliği içinde Yönetmeliğin işçi sağlığı, iş güvenliği ve işyeri hekimliği alanında yol açacağı tahribata karşı tutarlı ve kararlı bir  duruş sergilenmesi için Tabip Odalarımızın desteğiyle birlikte örgütsel mücadele sürdürülmeye devam edecektir.

            Tüm bu nedenlerle, bir yandan hukuk zemininde mücadale sürdürülürken diğer   yandan  kamusal bir alan olan işçi sağlığı ve iş güvenliğinin korunması bağlamında; olayın öznesi olan tüm kesimlerin eylem birliği ve dayanışması  kadar,  muhatap  kamu kurumu niteliğindeki meslek odaları ile çalışanların sendikalarının,  hukuk dışı düzenlemelere karşı hukukun üstünlüğü ve örgütsel birliktelik ilkesinden varlığını ve meşruiyetini alan kendi öz haklarına sahip çıkma, yetkilerini  fiilen kullanma konularında cesur ve kararlı bir duruş sergilemeleri kaçınılmazdır.

            Bu amaçla; söz konusu Yönetmelikle ilgili uygulamaların ekli Genelgede belirtilen ilke ve kriterlere uygun yürütülmesiyle, bu alanda yaşanan sorunların Merkez Konseyi ile paylaşılarak çözümlenmesinin ve sürdürülen mücadelede başarı sağlanabilmesi için bütün Tabip Odalarının ortak tutum alması ve oda üyesi işyeri hekimlerinin bu doğrultuda yönlendirilmesinin önemini gereği için bilgilerinize sunar, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Saygılarımızla,
Dr. Eriş Bilaloğlu
TTB Merkez Konseyi
Genel Sekreter

 

            TABİP ODASI BAŞKANLIĞI’NA 

            Konu : İşyeri hekimliği çalışma onayı verilmesi işlemleri hk. 

            Bilindiği  üzere Tabip Odalarımız, 6023 Sayılı Türk Tabipleri Birliği Yasası’nın verdiği görev uyarınca; işyerlerinde işçilere yönelik sağlık hizmetlerini verecek olan işyeri hekimlerinin çalışma onayları hakkında karar vermektedir. Bu amaçla yapılan işlemlerde, işçilerin yaşam hakkı ile bütünleşik sağlık hakkı esas alınmakta,  hekimlerin görevlerini gereği gibi yapmalarına ilişkin koşullar gözetilmektedir.

            Bu arada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından,  ‘İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik’ 15 Ağustos 2009 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur. Bu yönetmelikle ‘İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’ yürürlükten kaldırılmıştır.

            Yürürlüğe konulan Yönetmelik sonrasında, Odalarımızın, işyeri hekimlerinin çalışma onayı taleplerini karara bağlarken tereddüde düşmemeleri ve işlemlerin ortaklaştırılabilmesi için Türk Tabipleri Birliği Yasasının 59. maddesinin (c) bendi uyarınca, görüşlerimizin paylaşılmasında yarar görülmüştür.

                ‘İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik’te;

a.   Az tehlikeli sınıfta yer alan ve 1000 ve daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde,

b. Tehlikeli sınıfta yer alan ve 750' ve daha fazla işçi çalıştırılan işyerlerinde,

c.   Çok tehlikeli sınıfta yer alan ve 500 ve daha fazla işçi çalıştırılan işyerlerinde,

işyeri sağlık ve güvenlik biriminin bina ve donanımı kurulması ve tam süreli iş  sözleşmesiyle çalışan işyeri hekimi istihdamı zorunlu tutulmuştur.

            Tehlike sınıfına göre, yukarıda sayılan işçi sayılarından daha az işçi çalıştıran bütün işyerleri için, bir kurucu ortağı hekim veya iş güvenliği uzmanı olması koşulu ile adına “Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi” denilen oluşumlardan, bir sözleşme ile hizmet alınmasının, işyerinde işçi sağlığı hizmetlerinin verilmesi için yeterli görülmüştür. “Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi” olarak adlandırılan oluşumların; nerede, nasıl, işyerleri ve işçilerle ne tür bir ilişki içinde, hangi personel, donanım ve çalışma düzeni ile hizmet vereceğine ilişkin düzenlemeler yönetmelikte yapılmamıştır.  Hatta bir kez kurulan oluşumlara, mesafe, il, bölge vb. herhangi bir sınır getirilmeksizin, ülkenin her yerinde şube açarak işyeri hekimliği hizmetlerini üstlenme olanağı tanınmıştır.

            Bilindiği  üzere, işçi sağlığı hizmetlerinin işyeri ile bütünleşik biçimde düzenlenmesi gerekli olduğu gibi işyeri hekiminin görevlerini yerine getirebilmesi için çalışanlar ve çalışma ortamı ile iç içe olması zorunludur.

            Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan Yönetmelik, işçilerin sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışma haklarını güvence altına alacak uygulamaları göstermekten çok uzaktır. İşçilerin sağlığını merkeze alarak işyerlerinde işçi sağlığı hizmetlerinin organizasyonunu göstermek yerine, bir işyeri hekimi ya da iş güvenliği uzmanını kurucu ortak olarak temin eden her türlü oluşumun ülkenin dört bir yanında bu alanda ticari faaliyette bulunmasını sağlamayı öngörmektedir.

            Bu koşullarda Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odaları tarafından, işyeri hekimlerine, işyeri hekimi olarak çalışma onayı verilirken, işçi sağlığının korunması ve geliştirilmesine ilişkin temel normlar esas alınarak uygulama işlemleri sürdürülecektir.

            Tabip Odaları, bu alanda yetkili oldukları bütün işlemlerin; çalışanların güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarına sahip olma haklarını etkili bir biçimde kullanmalarını sağlamaya dönük olmasını,  iş sağlığı hizmetlerinin geliştirilmesini desteklemesini gözetecektir. Bu yükümlülükleri, hekimlerin insan sağlığını korumaya dönük birincil görevlerinden kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda Anayasa da dahil olmak üzere pek çok uluslar arası sözleşme ve üst hukuk normlarında çalışanların sağlıklarının korunması ve geliştirilmesine ilişkin hukuksal kurallar da bu uygulamaları emretmektedir

            Bütün bu düzenlemeler içinde, 5039 sayılı yasa ile kabul edilip 13.01.2004 tarih ve 25345 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak iç hukuk metni haline gelmiş olan İş Sağlığı Hizmetlerine İlişkin 161 Sayılı İLO Sözleşmesi işlemlerimize ışık tutacaktır. Bu sözleşmede yer alan hükümler uyarınca; işyeri hekimlerinin görevlerini gereği gibi yerine getirebilmeleri için mesleki bağımsızlıklarının güvence altına alınması, buna göre işe başlayış ve işten ayrılış dahil çalışma koşullarının özel olarak düzenlenmesi bir zorunluluktur. Bu zorunlulukları yerine getirmek de başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ait bir ödevdir. Aynı zamanda Tabip Odalarımız tarafından da kendi yetkileri kapsamındaki uygulama işlemlerinde sözleşmeye uygunluk koşullarını gözetmeleri, uymayan işlemlere onay vermemeleri bu alandaki kamu hizmetinin gereklerine uygun olacaktır.

            Bu çerçevede; öncelikle çalışma onayı için başvuran hekimin sözleşmesinin; görevini gereği gibi yerine getirebilmesi için gerekli koşulları, işçi sağlığı hizmetlerini sunmakla yükümlü işveren, çalışanlar ve çalışma ortamı ile ilgili ilişkilerini, çalışma koşullarını, içermesi gerekmektedir. Doğrudan işverenle hekim arasında, işyerinde işçi sağlığı ile ilgili çalışma koşullarını içeren sözleşmeler dışında, Yönetmelik’le ‘Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi’ adı verilen oluşumlar ya da başkaca şekillerle üstlenilmek istenen işyeri hekimlikleri, işçi sağlığı hizmetlerinin yukarıda belirttiğimiz emredici normlara uygun verilmesini sağlamayacağından bu tür çalışma istemlerine onay verilmemesi uygun olacaktır.

            Onay verme işlemi ile ilgili değerlendirmelerin yapılmasında; hekimin çalıştığı yer ile işyeri hekimliğini üstlendiği işyeri arasındaki mesafe ve ulaşım olanakları, işyeri hekiminin görev üstlendiği işyerinde çalışan işçi sayısı, işyerinin risk durumu ve çalışan sayısı bakımından koruyucu ve tedavi edici hizmetler ile diğer görevler bakımından ayrılması gereken zamanın ayrılıp ayrılmadığı, hekimin mesleki uygulamalarının yerine getirebilmesi için mesleki bağımsızlık dahil özlük haklarının sağlanıp sağlanmadığı ve işyeri hekimliği hizmetinin iyi yapılmasına yönelik benzeri hususların üzerinde önemle durulmalıdır. 

            Yönetmeliğin geçici maddesi ile 16 Aralık 2003 tarihinden önce düzenlenen işyeri hekimliği sertifikalarının geçerli olduğu belirtilmiş olmakla anılan tarihten sonra verilen sertifikaların Bakanlık tarafından kabul edilmeyeceği anlaşılmaktadır.  Bilindiği üzere, Danıştay kararları ışığında,   Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği döneme kadar Türk Tabipleri Birliği ile çok sayıda üniversite, imzalan protokol kapsamında 2547 sayılı Yasa’da yer alan hükümlere dayanarak gerçekleştirdikleri eğitimler sonucunda işyeri hekimliği sertifikası vermiştir. Yönetmeliğin Yasa ile verilmiş bir yetki sonucunda yapılan işlemleri ortadan kaldırması hukuken olanaklı değildir.

            Gerek bir bütün olarak Yönetmeliğin işçi sağlığı hizmetlerine aykırı hükümleri ile gerekse işyeri hekimlerinin sertifika, eğitim, görevlendirme, mesleki bağımsızlık vb.’ne ilişkin hukuka aykırı bütün hükümlerinin iptali istemi ile Merkez Konseyi tarafından gerekli girişimlerde bulunulmuş ve süreç takip edilmektedir.

            Bireysel olarak hukuka aykırı işlemlere maruz kalan işyeri hekimi üyelerimizin başvurularının bildirilmesi halinde sorunun çözümü için hukuksal girişimler dahil gerekli bütün çaba Türk Tabipleri Birliği tarafından hassasiyetle gösterilecektir.

            Çalışanların sağlığını ve güvenliğini göz ardı eden, işyeri sağlık hizmetleri ile ilgili bilimsel gerekliliklere aykırı bir organizasyon modeli tanımlayan Yönetmelik hükümlerinden çalışanların ve işyeri hekimlerimizin olumsuz etkilenmesini en aza indirmeye çalışmak bu dönemki önceliklerimiz içinde yer almaktadır. Önümüzdeki dönemde sağlık hakkını gözeten, özlük haklarımızı içeren bir mesleki pratik için hep birlikte yukarıda belirtilen ilkelere uygun çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Bu alanda yaşanan sorunların Merkez Konseyi ile paylaşılarak çözümlenmesinin bütün tabip odalarının ortak tutum alması bakımından gerekli olduğunu hatırlatır, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Saygılarımızla,

Dr.Hakan Giritlioğlu
TTB Hukuk Bürosu
Koordinatörü

Dr.Eriş Bilaloğlu
TTB Merkez Konseyi
Genel Sekreter