Hekime Yönelik Şiddet Çalıştayı

965/2009
17/06/2009

 TABİP ODASI BAŞKANLIĞI’NA

14.02.2009 tarihinde Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası’nın birlikte düzenlediği Hekime Yönelik Şiddet Çalıştayı’nda şiddete karşıtı çalışmaların kesintiye uğramaksızın örgütlü tam eşgüdümlü ve uzun soluklu sürdürülmesi, hekime yönelik şiddet konusunda farkındalık yaratılması, eğitim çalışmalarının başlatılması ve şiddetten korunmaya yönelik rehberlerin yayınlanıp dağıtılması kararları alınmıştı.

Bu kapsamda TTB içerisinde “Şiddete Sıfır Tolerans Çalışma Grubu” ve yürütme kurulu oluşturuldu . Ayrıca [email protected] adında bir haberleşme grubu kuruldu. Çalışma grubu ve haberleşme grubuna iller düzeyinde yönetim kurulu üyelerinden ve şiddet konusunda ilinizde konuyla ilgilenen hekimlerinin katılması için gerekli çağrıların yapılarak 30 Haziran 2009 tarihine kadar ilinizde çalışma grubunda görev alacak üyelerin iletişim bilgilerini(adı-soyadı -e-posta –GSM-görevi) [email protected] adresine göndermenizi bekliyoruz.

Bunun dışında başhekimlere yönelik şiddet eylemleri hakkındaki hazırladığımız ekteki yazınında ilinizdeki tüm özel ve kamu sağlık kurumu ve kuruluşlarının yerinde olacağı düşünülmüştür.

Yukarıda belirtilen konuda gerekli duyarlılığın gösterilebileceği düşüncesiyle çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Saygılarımızla,
Dr. Eriş Bilaloğlu
TTB Merkez Konseyi
Genel Sekreter

… .KAMU VE ÖZEL HASTANE BAŞHEKİMLİĞİ’NE,

….SAĞLIK GRUP BAŞKANLIĞINA

…..ÖZEL SAĞLIK MERKEZLERİNE

Konu   : Sağlık kurum ve kuruluşlarındahekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet eylemleri hakkında.

Açıklamalar

Bilindiği gibi, hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet vakalarında ciddi bir artış yaşanmaktadır. Hekimlere yönelik şiddet, uzun zamandır meslek örgütümüzün gündemindedir. Bu çerçevede;

  • Hekimlerin mesleki ve gündelik yaşantısının adeta bir parçası haline gelen şiddet eylemlerinin engellenmesi,
  • Bu yönde etkili ve caydırıcı önlemlerin alınması,
  • Güvenli bir çalışma ortamının sağlanması

amacıyla; her kademedeki idari makamlar nezdinde girişimlerde bulunulmakta yetkilerin kullanılması için çağrıda bulunulmaktadır.

Zira idari örgütlenmenin sağlanmaması ve/veya hizmetin iyi ve gereği gibi yürütülmemesi ve/veya çalışanların maddi-manevi bütünlüğünün korunmaması ve güvenliklerinin sağlanmaması ve/veya kamu hizmetinin eksik, yanlış ve kötü verilmesi hallerinde idarenin sorumluluğu söz konusudur. Nitekim yargı kararlarında da, diğer sorumluluklar bir yana sadece gözetim ve denetim eksikliklerinin dahi, hizmet kusuru olduğu belirtilmektedir.

Sağlık mevzuatında da, idari hizmetin yürütülmesi, gözetim ve denetimi Başhekimlerin sorumluluğuna verilmiştir. 13.01.1983 tarih ve 17927 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe girmiş olan Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği hükümlerine göre “Baştabibin Görev ve Yetkileri” arasında; “Kurumun tıbbi, idari ve eğitim hizmetlerinin görevlilerce en iyi şekilde yürütülmesini sağlar. Bu hizmetlerin yapılmasını izler, en az haftada bir defa denetler…” hükmü bulunmaktadır. Başhekimlikler tarafından, idari hizmetlerin yürütülmesi, bu hizmeti sunan görevlilerin denetlenmesi ve meydana gelen aksaklıkların giderilmesi gerekmektedir. Sağlık kurum ve kuruluşlarında güvenliğin sağlanmasının idari bir hizmet olduğu tartışmasız açıklıktadır.

Nitekim 29.04.2009 tarih ve 27214 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanması ve Korunmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ’in 18. maddesinde de “Hasta ve çalışanlar için güvenlik tedbirleri” sıralanmış ve 20. maddesinde de gerekli tedbirlerin alınması ve uygulamanın takip ve denetiminin ilgili sağlık kurum veya kuruluşunun en üst amirinin yükümlülüğünde” olduğu düzenlenmiştir.  

Öte yandan güvenli olmayan çalışma ortamının; hekimler, sağlık çalışanları ve hastalar bakımından uygun bir ortam olmayacağı, sunulan hizmetin niteliğinin de doğrudan etkileneceği ortadadır.

Sayılan görev, yetki ve sorumlulukların yanı sıra; gerek meydana gelen/gelebilecek olan şiddet eylemlerine karşı caydırıcı ve etkili önlemler almak, gerekse de şiddete maruz kalan hekimlerin kişisel güvenliklerini ve haklarını korumak bakımından, aşağıdaki hususlara önemle dikkat çekmek isteriz.

  • Hekimlere yönelik öldürme, kasten ve bilinçli yaralama, hakaret, hayatına ve vücut dokunulmazlığına yönelik tehdit, cebir kapsamındaki suçların soruşturulması şikayete bağlı değildir. Bir başka ifadeyle suçun soruşturulması açısından şiddete uğrayan hekimin Başhekimliğe ve/veya hastane polisine bilgi vermesi yeterlidir.
  • Hastane yönetiminin kendisine iletilen şiddet olaylarını ilgili adli birimlere bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır.
  • Yine hastane polisi de suç işlendiğine ilişkin ihbar ve duyumlar nedeniyle adli işlem başlatmakla yükümlüdür.
  • Tüm bu süreçlere hekimin bizzat katılması, bizzat başvuruda bulunması ve şikayetçi olması gerekli değildir. Ortada böyle bir başvurunun bulunmadığı durumda dahi, Başhekim ve hastane polisinin, herhangi bir şekilde bilgi sahibi olması, harekete geçmek için yeterlidir.
  • Belirtelim ki fiziki ve/veya psikolojik şiddete maruz kalan hekimin, tüm bu sürece de, sonrasında yargılama sürecine de katılması zorunlu değildir. Hekim, (kendisine yönelik saldırıların faili hakkında başlatılan) hukuki sürece dilerse müdahil olabilir.

Görüldüğü üzere yaygın ve hatalı varsayımın aksine; şiddet olayları karşısında, hekim ve/veya sağlık çalışanı şikayetçi olmasa dahi -kamu görevinin yürütülmesi sırasında ve kamu görevi nedeniyle şiddete maruz kalındığı için- Başhekimliklerin doğrudan işlem başlatma, ilgili Cumhuriyet Savcılığı’na ihbarda bulunma/ şikayetçi olma sorumluluğu bulunmaktadır.

Kuşkusuz ki hekime yönelik şiddete ilişkin bilgilerin meslek kuruluşumuz ile de paylaşılması, şiddet mağduru hekim ile dayanışmak, gerek duyması halinde ivedilikle hukuki destek sunmak ve yanı sıra yaşanılan şiddeti kamuoyunun gündemine taşımak açısından da son derece önemlidir.

Öte yandan, maruz kalınan şiddet olayları karşısında izleyici kalmak, gerekli bildirim, ihbar ve/veya şikayetleri yapmamak, ilgili Cumhuriyet Savcılığı’na ihbarda bulunmamak hallerinde, ilgili Başhekim hakkında, -görevinin gereklerini yerine getirmekte ihmalde bulunması nedeniyle- şikayetçi olunması, işlem yapılması da mümkündür. Başhekimlerin konumunun sorunun çözümünde önemli bir basamak olduğuna inanan Meslek odamız, bu yöndeki ihlalleri yargıya taşımak kararlığındadır.

Son olarak önemle belirtelim ki hekim, uğradığı zararların tazminini saldırgandan isteyebileceği gibi, yanı sıra, güvenli ve sağlıklı koşullarda çalışma hakkını sağlamayan idareden de isteyebilecektir. Bir başka ifadeyle, Başhekimliğin bu yönüyle de hukuki işlemlere muhatap olması söz konusu olacaktır.

Açıklanan nedenlerle; hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet eylemlerinin engellenmesi amacıyla, bu yönde etkili ve caydırıcı önlemler alınması, güvenli bir çalışma ortamının sağlanması, meydana gelen şiddet eylemlerine zamanında etkili müdahalelerde bulunulması ve adli makamlar nezdinde girişimlerde bulunulması konusunda mevzuatın tarafınıza yüklediği görev ve sorumlulukların hassasiyetle yerine getirilmesi büyük önem taşımaktadır. Duyarlı yaklaşımlarından emin olarak  çalışmalarınızda başarılar dileriz.

 

………… Tabip Odası

Yönetim Kurulu Adına