İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik

535/2009
30.03.2009

TABİP ODASI BAŞKANLIĞINA

Bilindiği gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Yasası’nın 81 inci maddesine dayanarak “ İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik ” taslağı hazırlamış olup “uygun bir zamanda” yürürlüğe koymak konusunda çalışmalarını ısrarla sürdürmektedir.

Söz konusu taslak yürürlüğe girdiği takdirde ülke genelindeki meslektaşlarımızın bir bölümünü çok yakından ilgilendiren “ İşyeri Hekimliği “ uygulamasını önemli ölçüde olumsuz etkileyecektir.Bu nedenle değerlendirmemizin ve tepkimizin kesin bir biçimde ortaya konulması gerekmektedir.

Kol toplantı kararlarıyla sizlere ulaştırıldığı gibi,  yönetmelik taslağına karşı duruş için planlanan bir dizi eylemlilik çerçevesinde; İşçi Sağlığı İşyeri Hekimliği Kolu’nca hazırlanan ve ekte sunulan  mail metninin, yine ekte bulunan mail adreslerine gönderilmesine Oda’nızın destek olması ve Tabip Odalarımızdaki İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği komisyonlarının da , bu konuda  özel çaba harcamaları en büyük dileğimizdir.

Bu nedenle, yapılacak etkinliğe mümkün olabilen en fazla sayıda meslektaşımızın katılımının sağlanmasında gereğinin yapılacağı düşüncesiyle çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Saygılarımızla,
Dr. Eriş Bilaloğlu
TTB Merkez Konseyi
Genel Sekreter

E-MAİL GÖNDERİLECEK KURULUŞLAR VE E-MAİLLERİ:

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

Faruk ÇELİK:                             [email protected]; [email protected]

 

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü ve Genel Müdürü

Kasım Özer:                                [email protected]

 

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı:

Ahmet Erdem                             [email protected]; [email protected]

 

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcıları;

Mustafa Konuk                          [email protected]; [email protected]

Serhat Ayrım                              [email protected]; [email protected]

 

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı  ÇASGEM Daire Başkanı:

İbrahim Çöllü:                            [email protected]

 

        T.C.Sanayi ve Ticaret Bakanı:

        Zafer Çağlayan:                         [email protected]

       

        T.C Ankara Sosyal Güvenlik Müdürü:

        Ali Pekten:                                   [email protected]

 

        T.C.Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Bakanı:

        Prof.Dr.Recep Akdağ :              [email protected]

 

        T.C.Çevre ve Orman Bakanı:

        Prof.Dr.Veysel Eroğlu:               [email protected]

 

        Devlet Planlama Teşkilatı:

        Müsteşar V.Halil İbrahim Akça: [email protected]

 

        İş Teftiş Grup Başkanlığı:

        Baş İş Müfettişi Mehmet Cengiz: [email protected]

 

        T.C.Yükseköğretim Kurulu:

        Prof. Dr. Yusuf Ziya ÖZCAN: [email protected]

 

Sayın   ……..……….   ;

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca hazırlanan “TC. Ulusal İş Sağlığı  ve Güvenliği Politika Belgesi II”  başlıklı taslak metin’de; Türkiye’nin iş sağlığı ve güvenliği konusunda 2009-2013 döneminde ulaşılması planlanan hedeflerden bazıları; İSG Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ve ilgili mevzuat çalışmalarının tamamlanması, iş kazası oranının %20 azaltılması ve beklenen ancak tespit edilememiş meslek hastalığı vaka sayısı tespitinin %500 arttırılması olarak belirlenmiştir. Taslak metinde ‘SGK istatistiklerine göre 2007 yılında Türkiye’de 80.602 iş kazası, 1.208 meslek hastalığı vakası meydana gelmiş, bunların 1.044’ü ölümle sonuçlanmıştır’ denilmekte, ayrıca ‘SGK istatistiklerine göre 2007 yılında meydana gelen iş kazalarının % 32.4’ü 1-9 işçi çalıştıran işyerlerinde, % 29’u 10-49 işçi çalıştıran işyerlerinde,  % 21.3’ü 50-250 işçi çalıştıran işyerlerinde yani iş kazalarının toplam olarak % 82.7’si KOBİ’lerde meydana gelmektedir’ şeklinde bilgi verilmektedir.

SGK'nın 2007 yılı istatistiklerini de göz önüne alarak; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan  “İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile İşyeri Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik”taslağı ile ilgili görüş ve kaygılarımı sizinle paylaşmak istiyorum :

·         Öncelikle işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında ülkemizdeki hizmet organizasyonunu düzenleyen ve uygulamayı gösterip biçimlendiren bir yasa çıkarılmadan bu yönetmeliğin yürürlüğe sokulmak istenmesi, yasama ve yürütme mantığına uygun olmayıp uygulamada hukuki sorunlar doğuracaktır.

·         Hazırlanan bu yönetmelik taslağıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 50’nin altında işçi çalıştıran işyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin bir organizasyon içine girmekten ısrarla kaçınmaktadır. Ülkemiz çalışma yaşamının temel sorunu olan kamu ya da özel sektör ayırımı gözetmeksizin tüm işyerlerinde, çalışanların mesleki sağlık ve iş güvenliğini kapsayacak bir düzenleme yapılması tercih edilmemiş, buna karşılık taslağın kapsam maddesinde "devamlı olarak en az 50 isçi çalıştıran işyerlerini kapsar” şeklinde sınırlandırıcı bir düzenleme getirilerek, çalışanların yarıdan fazlası bir kez daha İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği hizmetlerinin dışında bırakılmıştır.

·         İş kazaları ve meslek hastalıkları ile işe bağlı hastalıkların 2007 yılı SGK istatistiklerine göre "50’nin altında çalışanı olan işyerlerinde" meydana geldiği, bu işyerlerinin ülkemizin % 98’ni ve çalışanların % 62’ni oluşturduğu gerçeğine ve bu alanın bilimsel olarak mutlak iş sağlığı ve güvenliği kapsamı altına alınması tespitlerine karşın; yeni taslakta ‘Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri’ kanalıyla hizmetin dışarıdan satın alınması ve taşeronlaştırılmasıyla; işyeri bünyesinde bir ‘sağlık birimi’ kurularak tam süreli işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurulması zorunluluğu, halen yürürlükte olan mevzuattaki 50 sayısından 500 ile 1000 çalışan sınırına çekilerek, bu yükümlülük tüm işyerleri içinde % 0.5’e daraltılmıştır. Bu durumda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 5 yıllık dönem içinde iş kazalarının % 20 oranında azaltılması ve meslek hastalığı tespit oranının % 500 arttırılması hedefinin hiç bir bilimsel ve politik dayanağı kalmamıştır.

·         İşyeri hekimi, iş güvenliği mühendis ve uzmanı, işyeri hemşiresi ve işyeri sağlık memuru görevlerini ifa ederken işyerinde sürekli bulunması, ILO sözleşmelerine göre işçi ve işverenlere karşı teknik ve moral açıdan tam bir bağımsızlık içinde olması gereken kişilerdir. Bu hizmetler danışmanlık hizmetlerinden farklı olarak aktif, eylemli biçimde işyerinde ve çalışanların üretim ortamında yürütülecek hizmetlerdir.  Dünya Sağlık Örgütü ve İLO tarafından işyeri sağlık hizmetleri; işyerinde kişisel sağlığı geliştirmeye yönelik, çalışana odaklı, çalışanları çalışma çevresi ve yaşam tarzı ile birlikte ele alan, çalışanın fiziksel, ruhsal ve sosyal iyilik halinde olmasını sağlamaya yönelik çok kompleks bir iş sağlığı hizmeti sunumu olarak benimsenmiştir. Yönetmelik taslağına göre işyerleri dışında kurulacak Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri ise kar amaçlı organizasyonlar yapılanmasına sahip olup, bu hizmet sunumunda başta işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları üretim alanının dışına çıkartılarak çalışma ortamından ve çalışanlardan uzaklaşacaklar,bu çok yönlü kompleks ve çalışanı koruyucu sağlık hizmetinden ziyade poliklinik tarzı hizmet vereceklerdir.

·         Sadece poliklinik hizmeti verme şeklinde kurulacak Ortak Sağlık Birimlerine, bu alanda devlet tarafından örgütlenmiş bir sağlık sistemi varken gerek yoktur ve bilimsel de değildir. İşyerlerinin % 5’nin denetlenebildiği ve kayıt dışı çalışmanın % 45’in üzerinde seyrettiği ülkemizde; iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, iş kazaları ile meslek hastalıklarının önlenmesi, bu hizmetlerin dışarıdan danışmanlık hizmeti biçiminde satın alınmasıyla gerçekleştirilemeyecektir. İş yaşamında, dolayısıyla toplumsal yaşamda karşılık bulamayacak bir önlem ve istihdam biçimi bu alanın sorunlarını çözemeyecektir. İstihdam şeklini işverenlerin talep ve istekleri değil, işin niteliğinin belirlemesi gerekmektedir.

·         İşyeri hekimliği eğitimi, tıp eğitimi sonrasında yüksek öğretim kapsamında verilen bir eğitimdir. Anayasa’nın 130 ve 131. maddelerinde yüksek  öğretime ilişkin temel kurallar belirtilmiş; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda da lisans düzeyindeki eğitim ve sonrasında tıpta uzmanlık ve benzeri eğitimlerin de yüksek  öğretim içinde değerlendirildiği, bu eğitimlerin üniversiteler tarafından verilebileceği düzenlenmiştir. Bu bağlamda; hekimlere işyeri hekimliği konusunda eğitim verme ve sertifika düzenleme hak ve yetkisinin olmadığı, bu konuda örgütsel ve bilimsel donanımının bulunmadığı yargı kararları ile sabit olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, hazırladığı taslakta işyeri hekimliği eğitimi ve sertifika verilmesi konusunda kendisini yeniden yetkili kılmakta, yalnızca kendi verdiği sertifikaları geçerli sayarak ve bakanlık  çalışanı hekimlere istekleri halinde sınavsız sertifika dağıtımı yoluna giderek bu alanda kadrolaşmaya ve keyfiyete başvurmaktadır.

·         Yürürlüğe sokulmaya çalışılan yönetmelikte; 2003 yılından sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı dışında verilen işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı sertifikalarının geçersiz sayılacağı,yönetmelik çıktıktan sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından “İşyeri Hekimliği” ve “İş Güvenliği  Uzmanlığı” sertifikalarının  verileceği ve bu personelin bilgi yenileme eğitimine katılıncaya kadar Yönetmelik kapsamındaki görev ve yetkilerini kullanamayacakları düzenlemeleriyle;1988 yılından beri bu alanda faaliyet gösteren ve işyeri hekimliği eğitimlerini son yıllarda alınan yargı kararlarında belirtilen kurallara uygun olarak  üniversitelerle imzalanan protokolle gerçekleştiren Türk Tabipleri Birliği’nin; 6023 sayılı Kanun’un amir hükümlerine dayanarak verdiği sertifikaların geçersiz sayılması ve bu alanda eğitim düzenleme yetkisinin ortadan kaldırılmaya çalışılması; bilime ve bilimsel düşünceye, bilim kurumlarına ve ülkemizin yetiştirdiği bilim insanlarına karşı yapılmış bir hürmetsizliktir.

·         Taslakta iş güvenliği mühendislik hizmeti ve işyeri hekimliği bir maliyet unsuru olarak görülmüştür. Maliyet unsuru, sadece işverenlerin bakış açısıyla ele alınmış olduğundan kamusal yönü ve topluma maliyeti göz ardı edilmiştir. Ülkemiz çalışma  hayatında yaralanma ve ölümlerin ortaya çıkardığı toplumsal maliyet ve insani boyutun daha vahim sonuçlar doğurduğu ise görmezden gelinmiştir.

Yukarıda belirtmiş olduğum nedenlerle, kamusal bir hizmet olarak gördüğüm işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında çalışan bir hekim olarak; iş sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerini  çalışanlar üzerinden bir “pazar” haline getiren, sağlık sermayesine yeni bir olanak sunmak amacıyla iş sağlığı ve güvenliğinde çalışan personelin iş güvencesi ve mesleki bağımsızlığını ortadan kaldıran, ayrıca iş güvenliği personelinin eğitimlerini bilimsellikten uzaklaştıran bu yönetmelik taslağını kabul etmiyorum. Asıl işverenin sorumluluklarını alt işverene devretmesinin şekli olan “taşeron” sisteminin, bu güne kadar Tuzla Tersaneleri’nde 122 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olduğu gerçeğinin bugün tüm kesimler tarafından kabul edildiği bir ortamda; ülkemizdeki  işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerini de tümden taşeronlaştıracak bu yönetmelik taslağına karşı çıkarak, kamu vicdanı adına gerekli duyarlılığı göstereceğiniz ve toplumsal sorumluluğunuzu yerine getireceğiniz ümidiyle, saygılarımı sunuyorum.

Dr. ……………….   ………………                                                     …. / … / 2009