Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS NO : 2012/254

KARAR NO: 2013/866

KARAR TR : 04.06.2013

(Hukuk Bölümü)

ÖZET : Davacı şirket tarafından, sosyal güvenlik kurumunca sağlık harcamaları karşılanan kapsamdaki kişilere verilen sağlık hizmetine ilişkin olarak, kuruma gönderilen tedavi ücretlerinden; aynı zamanda Pamukkale Üniversitesi Hastanesinde de görev yapan doktor tarafından yapılan tedaviye ilişkin kısmının ödenmemesi yönünde tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K A R A R

Davacı : E. Özel Sağlık Hiz. ve Tic. Ltd. Şti.

Vekilleri : Av. M.A.Ç. - Av. H.H.

Davalı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili : Av. E.E.D.

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde; Ö.E.A. Göz Hastanesini işleten müvekkili Şirket ile davalı Kurum arasında "Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi" bulunduğunu; davalı S.G.K.Başkanlığı Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 07.10.2011 gün ve 18.947.660 sayılı yazı ile; müvekkili şirkete sözleşmeye göre ödemesi gereken tedavi ücretlerinden "Dr. C.Y. tarafından 15.06.2011 ile 06.09.2011 tarihleri arasında tedavi edilen hastaların tedavi ücretlerinin ödenmeyeceğini"'bildirdiğini; Kurumun bu kararına dayanak olarak, "Prof. Dr. C.Y.'ın 15.06.2011 ile 06.09.2011 tarihleri arasında hem Pamukkale Üniversitesinde ve hem de müvekkili şirkete ait hastanede çalıştığı iddiasını gösterdiğini; Mevzuatta Prof. Dr. C.Y.'ın her iki yerde çalışmasını engelleyen hiçbir yasa hükmü bulunmadığını; Yasa Koyucunun, 2547 sayılı Kanunla bunu engellemeye çalıştığını, ancak bu yönde kanunda yapılan değişikliğin, Anayasa Mahkemesince 16.07.2010 tarihinde (Esas:2010/29, K:2010/90) içlerinde Prof. Dr. C.Y.'ın da bulunduğu Üniversite Öğretim Üyeleri yönünden iptal edildiğini; Danıştay 10.Dairesinin de, Anayasa Mahkemesinin bu kararına uygun olarak 29.06.2011 gün ve 2011/6191 Esas sayılı dosyasında, bu kez konu ile ilgili yönetmeliklerin yürütmesini durdurduğunu; dolayısıyla Prof. Dr. C.Y.'ın çalışmasını engelleyen yasa ve yönetmeliklerin yürütmeleri durdurulmasına rağmen, davalı Kurum ve Denizli İl Sağlık Müdürlüğünün, keyfi uygulamalarla müvekkili şirkete hak ettiği Prof. Dr. C.Y.'ın tedavi ettiği hastaların tedavi ücretlerini ödemek istemediğini; bütün bunlara rağmen Prof. Dr. C.Y.'ın bu dönemde, müvekkile ait Hastanede Denizli İl Sağlık Müdürlüğünün vermiş olduğu 15.06.2011 tarihli "Personel Çalışma İzin Belgesi" ile çalıştığını; öte yandan Prof. Dr. C.Y.'ın, gerekli olmadığı halde, kendisine yapılan manevi baskı karşısında 15.06.2011 tarihinde Pamukkale Üniversitesindeki görevinden de istifa etmek zorunda kaldığını; bu istifa dilekçesinin, Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından 15.06.2011 tarihli resmi bir yazı ile Tıp Fakültesi Dekanlığına intikal ettirildiğini; 15.06.2011 tarihinden önce de Prof. Dr. C.Y.'ın Denizli İl Sağlık Müdürlüğü tarafından verilen "Kısmi Zamanlı Çalışma” belgesine sahip bulunduğunu; ancak bu belgenin, yürürlükteki yasalara ve Anayasa Mahkemesi kararına aykırı olarak, Denizli İl Sağlık Müdürlüğü tarafından 15.06.2011 tarihinde iptal edildiğini; ancak bu iptal kararının yok hükmünde olduğunu: nitekim Denizli İdare Mahkemesinin, Prof. Dr. C.Y. tarafından İl Sağlık Müdürlüğü aleyhine bu iptal kararının iptali için açılan davada, 12.08.2011 tarihinde yürütmenin durdurulmasına karar verdiğini; öyle ki, Sağlık Bakanlığının da bu dönemde, öğretim üyelerinin mesai saati sonrası üniversite dışında çalışma haklarına getirmeye çalıştığı kısıtlamalardan vazgeçerek, Anayasa Mahkemesi kararlarının özüne uygun olarak 26.08.2011 tarih ve 28037 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile ''kamuda çalışan öğretim üyelerinin mesai saatleri dışında da meslek ve sanatlarını serbest olarak icra edebileceklerini" uygulamak zorunda kaldığını; yani SGK'nın, 26.08.2011 tarihinde çıkan Kanuna rağmen, 06.09.2011'e kadar bile tedavi ücretlerinin ödenmemesine karar vererek yasaya aykırı hareket ettiğini; yani Prof. Dr. C.Y.'ın müvekkili şirkete ait hastanede hasta tedavi etmesinde hiçbir yasal engel bulunmamasına rağmen, idarenin nedense tüm yasa ve yönetmeliklere aykırı olarak bunu engellemeye çalıştığını; Prof. Dr. C.Y.'ın, tamamen yürürlükteki yasalara uygun olarak müvekkili şirketin işletmekte olduğu Hastanede hasta tedavi ettiğini; belgesinin bulunduğunu, istifa ettiğini, hiç kimseye zarar verici bir davranışının olmadığını, yalnızca, uzmanı olduğu mesleğini icra ederek, hastalara derman olmaya çalıştığını; gerek adı geçen kişinin, gerekse müvekkili şirketin bu olaylarda hiçbir kusurunun bulunmadığını, buna rağmen davalı kurumun yasalara aykırı olarak aldığı bu karardan dolayı çok büyük zarar göreceklerini ifade ederek; S.G.K.Başkanlığı Denizli Sosyal Güvenlik İl Md.lüğünün 07.10.2011 gün ve 18.947.660 sayılı yazısı ile müvekkile tebliğ edilen, 15.06.2011 ile 06.09.2011 tarihleri arasında Dr.C.Y. tarafından yapılan tedavi ücretlerinin ödenmeyeceği hakkındaki kararının iptali istemiyle 28.11.2011 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekilince cevap dilekçesinde, davanın adli yargının görev alanına girdiği öne sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

DENİZLİ İDARE MAHKEMESİ: 26.1.2012 gün ve E:2011/1579 sayı ile, 2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde; "İdari dava türlerinin, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları; idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları; kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı açılan davalar olarak sayıldığı; idari yargının idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimini yapmakla görevli olduğunun kurala bağlandığı; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının; idari dava türlerinden biri olduğu; idarenin, idare hukuku alanında kamu gücüne dayalı olarak re-sen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu tesis etmiş olduğu işlemlere, hukuk alanında yeni durumlar oluşturmasıyla idari işlem kimliği kazandırdığı, kural olarak bu işlemlerin özel yasal düzenlemeler dışında, idari yargı denetimine tabi bulunduğu; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 101 maddesinde; "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." hükmünün yer aldığı; dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirkete ait Ö.E.A. Göz Hastanesinde görev yapan Prof.Dr.C.Y.'ın 15.06.2011-06.09.2011 tarihleri arasında yaptığı çalışmaların mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle bu döneme ilişkin olarak hastalara yapılan tedavi ücretlerinin ödenmeyeceğine ilişkin olarak Denizli Sosyal Güvenlik il Müdürlüğü'nün 07.10.2011 tarih ve 18.947.660 sayılı işleminin tesis edildiği, bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı; bakılan davada, davalı idare tarafından 23.01.2012 tarihinde Mahkemeleri kayıtlarına giren dilekçede, davacı ile davalı idare arasında Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşmenin tamamen özel hukuk sözleşmesi olduğu ve 5510 sayılı Kanunun uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıkların İş Mahkemelerinde görüleceği ileri sürülmüş ise de, dava konusu işlemin kamu gücüne dayalı re' sen ve tek yanIı olarak tesis edilen icrai bir işlem olduğu, bu işlemin davacı ile davalı idare arasında imzalanan sözleşmesinin uygulanmasından kaynaklanmadığı, taraflar arasındaki sözleşmeye ilişkin olmayan işlemin iptal davasına konu teşkil eden idari bir işlem niteliği açık olup, uyuşmazlığın 5510 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin olmadığı da anlaşıldığından, hastalara yapılan tedavi ücretlerinin ödenmeyeceğine ilişkin olarak Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'nce tesis edilen 07.10.2011 tarih ve 18.947.660 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle; davalı idarenin görev itirazının reddine ve Mahkemelerinin Görevliliğine karar vermiştir.

Davalı vekilince süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; davacı E. Özel Sağlık Hiz. Ve Tic. Ltd. Sti.ne ait Özel Akademi Göz Merkezi ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında, 26/07/2007 tarihinde "Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Kurumundan/Kuruluşundan Sağlık Hizmeti Satın Alma" sözleşmesi imzalandığı, sözleşme gereği davalı idare tarafından, sosyal güvenlik kapsamına alınan kişilere belirlenen branşlarda özel sağlık hizmeti sunulması ve sunulan hizmetin bedelinden davalı kurum tarafından sözleşmede de hüküm altına alınan davalı kurum mevzuatına uygun olmak koşulu ile ödenmesinin kararlaştırıldığı; davacı tarafından kısmi zamanlı hizmet sözleşmesi ile istihdam edilen ve T.C. Pamukkale Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışan göz doktoru Prof. Dr. C.Y.'ın 15/06/2011 ile 06/09/2011 tarihleri arasında davacı şirketin hastanesinde tedavisini gerçekleştirdiği sigortalı hastaların tedavi giderlerinin, davacı şirketin hastanesinde istihdam edilen doktor'un aynı zamanda Üniversitede akademisyen olması nedeniyle Sosyal Güvenlik mevzuatından kaynaklanan nedenlerle çalışma izin belgesinin iptal edilmiş olması karşısında, özel hastanede çalıştırılamayacağı dolayısı ile verdiği hizmetin karşılığının da idareye fatura edilemeyeceği gerekçesi ile ödenmeyeceğine dair davalı idarenin 07/10/2011 günlü 18.947.660 sayılı işleminim iptali istemi ile idari yargı yerinde açılan davada, davalı tarafından ileri sürülen görev itirazının reddedildiğinin anlaşıldığı; davanın konusunun, davacı Özel Akademi Göz Merkezinde Prof. Dr. C.Y. tarafından 15/06/2011 ile 06/09/2011 tarihleri arasında tedavi edilen sigortalılara ait tedavi giderlerinin, hastanede çalıştırılan doktorun çalışma izni belgesinin iptali ve MEDULA isimli kurum bilgi işlem sisteminden silinmesi, dolayısı ile sözleşme hükümlerinin gerektirdiği kurallara aykırılık nedeniyle ödenmemesinden ibaret olduğu; 5510 sayılı "Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 73. Maddesi "Bu Kanuna göre sağlık hizmetleri, Kurum ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla ve/veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi suretiyle sağlanır./… 4 f.: Sağlık hizmeti satın alma sözleşmelerinin hazırlanması ve akdedilmesi, sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usül ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." hükümleri ile Sosyal Güvenlik Kurumunun, özel sağlık hizmetlerini sözleşme yapacağı anlaşmalı özel kurumlardan satın alabileceğini düzenlemiş olduğu; 5510 sayılı Yasanın 101. Maddesinde ise, "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." hükmünün yer aldığı; bu düzenlemeye paralel olarak düzenlenen sağlık hizmeti alımına ilişkin taraflar arasında yapılan sözleşmenin "Yetkili mahkeme" Başlıklı 8. Maddesinde de sözleşmenin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklarda Ankara Mahkemeleri ve icra daireleri yetkili kılınarak genel mahkemelerin uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde yetkili ve görevli olduklarının kabul edildiği; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2.maddesinin değişik (l/c). bendinde, "Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi İçin yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar."ın idari davalar arasında sayıldığı; idari sözleşmelerin, konusu bir kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin bulunan ve hüküm ve koşulları itibariyle idareye üstün hak ve yetkiler tanıyan; dolayısıyla idarenin kamu gücüne dayalı, resen ve tek yanlı hareket edebilme yetkilerini içeren sözleşmeler olduğu; bu nitelikte olmayan diğer sözleşmelerin ise, genelde özel hukuk alanda özel hukuk kurallarına göre düzenlendiği; uyuşmazlığa konu olayda ise, taraflardan biri olan davalı kamu kurumuna üstün hak ve yetkiler tanıyan bir idari sözleşmeden bahsetmenin mümkün olmadığı; davacı şirketin serbest iradesi ile sözleşmede belirlenen koşullarda davalı kurumun sigortalılarına hizmet vermeyi kabul ettiği, bu hizmetin dışında faaliyet alanında davalı kurum dışında müşterilerine de hizmet vermekte olduğunun anlaşıldığı; taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşme hükümlerinin uygulanmasından kaynaklandığı, özel hukuk hükümlerine göre genel yetkili mahkemelerde, adli yargı yerinde çözülmesi gereken bir sorun olduğu gerekçesiyle; 2247 sayılı Kanun'un 10. ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73'ncü maddesinin 1'inci fıkrasında "Bu Kanuna göre sağlık hizmetlerinin, Kurum ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla ve/veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi suretiyle sağlanacağı, 101'inci. maddesinde ise, 'Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği, hükümlerine yer verildiği; bu itibarla; 5510 sayılı Yasanın veya bu Yasaya dayanılarak çıkarılan düzenleyici işlemlerin uygulanması sonucunda tesis edilen işlemlere ilişkin davaların görüm ve çözümünün Adli Yargının görevinde olduğu gerekçesiyle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında 2247 sayılı Kanunun 10' uncu maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulünün gerektiği yolunda düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Bahri AYDOĞAN, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 4.6.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirket tarafından, sosyal güvenlik kurumunca sağlık harcamaları karşılanan kapsamdaki kişilere verilen sağlık hizmetine ilişkin olarak, 15.6.2011 ila 6.9.2011 tarihlerinde kuruma gönderilen tedavi ücretlerinden; aynı zamanda Pamukkale Üniversitesi Hastanesinde de görev yapan doktor tarafından yapılan tedaviye ilişkin kısmının, ödenmemesi yönünde tesis edilen 7.10.2011 gün ve 18.947.660 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun, “Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi” başlıklı 63. maddesinin birinci fıkrasında; “Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri şunlardır:” denilmek suretiyle hizmetler sayılmış; maddenin (f)bendinden sonraki fıkrasında; “ (Değişik fıkra: 17/04/2008-5754 S.K./40. mad) Kurum, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usûl ve esaslarını Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir. Kurum, bu amaçla komisyonlar kurabilir, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabilir. Komisyonların çalışma usûl ve esasları Maliye Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Kurumca belirlenir.” , son fıkrasında, “Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Sağlık Bakanlığının görüşü üzerine Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmüne; “Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi” başlıklı 73.maddesinin birinci fıkrasında; “Bu Kanuna göre sağlık hizmetleri, Kurum ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla ve/veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi suretiyle sağlanır.”; son fıkrasında ; “ Sağlık hizmeti satın alma sözleşmelerinin hazırlanması ve akdedilmesi, sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmüne; aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların çözüm yeri” başlıklı 101.maddesinde ise, “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.” hükmüne yer verilmiştir.

Bir kamu hizmetinin yürütülmesi için ihtiyaç duyulan mal veya hizmet temini sırasında, "idarede kanunilik" ilkesi gereğince idarenin belirli usul ve esaslara uyması zorunlu olup; işin sözleşmeye bağlanmasından önce geçen bu süreçte tesis edilen işlemlerin, kamu gücüne dayalı, re'sen ve tek yanlı olması nedeniyle idari işlem niteliğini taşıması karşısında, yargısal denetiminin idare hukuku ilkelerine göre idari yargı yerlerince yapılacağı tartışmasızdır. Ancak, işin sözleşmeye bağlanmasından sonraki işlemlerin hangi hukuki rejime tabi olacağının tespiti için, yapılan sözleşmenin konusu ile içerdiği hüküm ve koşulların niteliğinin ayrıca incelenmesi gerekecektir.

İdari sözleşme, idarenin kamusal yetkisine dayanarak, kamu hizmeti gerekleri ve kamu yararı nedeniyle yaptıkları sözleşmelerdir. Bunlar idarenin ayrıcalıklı ve üstün hak ve yetkilerini içerirler. İdare, bu sözleşme hükümlerinde tek yanlı değişiklik yapabilir ya da sözleşmenin feshine gidebilir, Bu nitelikte olmayan diğer sözleşmeler ise, genelde özel hukuk alanında, özel hukuk kurallarına göre düzenlenir.

Olayda, Ö.E.A. Göz Hastanesini işleten davacı Şirket ile davalı Kurum arasında "Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi" bulunduğu; davacı tarafından, kısmi zamanlı hizmet sözleşmesi ile istihdam edilen ve Pamukkale Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışan Prof. Dr. C.Y.'ın, 15/06/2011 ile 06/09/2011 tarihleri arasında davacı şirketin işlettiği Hastanede tedavisini gerçekleştirdiği sigortalı hastaların tedavi giderlerinin, anılan doktor'un aynı zamanda Üniversitede akademisyen olması nedeniyle, Sosyal Güvenlik mevzuatından kaynaklanan nedenlerle çalışma izin belgesinin iptal edilmiş olması karşısında, özel hastanede çalıştırılamayacağı, dolayısı ile verdiği hizmetin karşılığının da idareye fatura edilemeyeceği gerekçesi ile ödenmeyeceğine ilişkin davalı idarenin 07/10/2011 günlü 18.947.660 sayılı işleminin iptali istemi ile dava açılmıştır. Buna göre davanın konusunun, davacı Şirkete ait Özel Akademi Göz Merkezinde, Prof. Dr. C.Y. tarafından 15/06/2011 ile 06/09/2011 tarihleri arasında tedavi edilen sigortalılara ait tedavi giderlerinin, hastanede çalıştırılan doktorun çalışma izni belgesinin iptali ve MEDULA isimli kurum bilgi işlem sisteminden silinmesi, dolayısı ile sözleşme hükümlerinin gerektirdiği kurallara aykırılık nedeniyle ödenmemesinden ibaret olduğu anlaşılmaktadır.

Buna göre, taraflardan birisinin davalı Kurum olduğu sözleşme incelendiğinde, sözleşmenin davalı kamu kurumuna üstün hak ve yetkiler tanıyan idari bir niteliğinin bulunmadığı; davacı şirketin, serbest iradesi ile sözleşmede belirlenen koşullarda davalı Kurumun sigortalılarına hizmet vermeyi kabul ettiği, sözleşmenin kapsamı dışında, kendi faaliyet alanında diğer müşterilerine de hizmet vermekte olduğu; taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşme hükümlerinin uygulanmasından kaynaklandığı görülmektedir.

Bu itibarla; gerek taraflar arasında imzalanan ve kamu hizmetine ilişkin bulunsa da idarenin üstün yetkilerle donatıldığı sonucunu doğurmayan “Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Kurumundan/ Kuruluşundan Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi"ndeki hükümler, gerekse de 5510 sayılı Yasanın veya bu Yasaya dayanılarak çıkarılan düzenleyici işlemlerin uygulanması sonucunda tesis edilen işleme ilişkin davanın görüm ve çözümünün; anılan Yasanın 101.maddesindeki hüküm de gözetildiğinde, Adli Yargının görevinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Denizli İdare Mahkemesinin Görevlilik Kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın, BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Denizli İdare Mahkemesinin 26.1.2012 gün ve E:2011/1579 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.6.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.