T.C.

D A N I Ş T A Y

SEKİZİNCİ DAİRE

Esas  No   : 2009/7855

 

                Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen :Türk Kalp Damar Cerrahisi Derneği

                Vekili                     : Av.

 

                Davalılar               : 1- Başbakanlık

                                                 2- Sağlık Bakanlığı

                Davanın Özeti   : 18.07.2009 tarih ve 27292 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin; Ek-1 sayılı çizelgesinin 25. sırasında yer alan Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalı uzmanlık eğitimi süresinin beş yıl olarak belirlenmesine ilişkin düzenlemenin, Ek-3 sayılı çizelgesinin Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi disiplinini Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalına bağlı yan dal olarak belirleyen 13. ve Periferik Damar Cerrahisi disiplinini Genel Cerrahi ana dalına bağlı yan dal olarak  belirleyen 36. sırasında yer alan düzenlemelerin ve bazı yan dallarda uzmanlık belgesi verilmesini düzenleyen geçici 10. maddenin 1. fıkrasında yer alan,  Periferik Damar Cerrahisi ve Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi yan dallarında uzmanlık belgesi verilmesine ilişkin düzenlemenin; kalp ve damar cerrahisi gibi insan hayatına doğrudan etkisi olan bir alanda verilen uzmanlık eğitiminin süresinin altı yıldan beş yıla düşürülmesinin kamu yararı ve hizmet gerekleri ile bağdaşmadığı, ülkemizde kalp ve damar cerrahisi uzmanlık dalı mevcut iken ve yeterli sayıda uzman bulunmakta iken genel cerrahi alanına bağlı olarak periferik damar cerrahisi adı altında yeni bir yan dal ihdas edilmesinin bilimsel bir gerekçesinin bulunmadığı, periferik damar cerrahisi yan dalı kurulmasının damar cerrahisi alanında karmaşa yaratacağı, gelişmiş ülkelerde bu yönde bir uygulamanın bulunmadığı, dava konusu Yönetmelik hazırlanırken yan dal ihdas edilmesine ve uzmanlık alanlarının belirlenmesine ilişkin olarak yeterli araştırma ve incelemenin yapılmadığı konunun uzmanlarınca tartışılmadan ve mutabakata varılmadan ana dal-yan dal düzenlemesinin yapıldığı,  periferik damar cerrahisi yan dalı ihdasının alt yapı yeterlilik sorunları yaratacağı ileri sürülerek  iptali ve yürütmenin durdurulması istenilmektedir.

                Savunmaların Özeti           :Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin bir bütün olarak; yargı kararlarının gözetilmesi, ilgili bilim çevrelerinden görüş alınması, dünyadaki uygulamanın izlenmesi ve bilimsel gerekliliklerin  ön plana alınması suretiyle düzenlendiği, Yönetmeliğin hazırlanmasında görev alan Tıpta Uzmanlık Kurulu üyelerinin uzmanlık eğitimi veren kurumlar bazında temsil ilkesi esas alınarak belirlendiği, tek tek uzmanlık alanı gözetilerek Kurul oluşturulmasının fiilen mümkün olmadığı ve bunun bir eksiklik olarak nitelenemeyeceği, ayrıca Kurul'un konusunda uzman kişilerden oluşacak alt komisyonlar ile bu konuda gerekli bilimsel çalışmalar yapmasının mümkün olduğu, ana dal - yan dal belirlenmesine ilişkin hukuki durumun 1219 sayılı Yasa ve ilgili mevzuat ile idarelere tanınmış yetki alanında ve takdir hakkı kapsamında olduğu, Yönetmeliğin Ek çizelgelerinde  ve geçici maddelerinde yer alan düzenlemelerin ülkenin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde ve tıp alanındaki gelişmelere paralel olarak yapıldığı belirtilerek yürütmenin durdurulması isteminin ve davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

                Danıştay Tetkik Hakimi ... Düşüncesi     :  İdarelerin işlem tesis ederken kendilerine Anayasa ve yasalarla çizilen çerçeve içinde takdir hakkına sahip oldukları açıktır. Ancak bu takdir hakkı, serbestçe kullanılanabilecek  bir keyfiyeti ifade etmeyip, kamu yararı ve hizmet gerekleri açısından hukuka uygun olarak temellendirilmiş olgularla desteklenmelidir.İdarelerin; düzenleme yetkisine sahip olduğu alanlarda, uygulamaları çağın gereklerine ve toplumun ihtiyaçlarına uygun olarak değiştirip, yeniden düzenlemesi, kamu hizmetine egemen olan ilkelerden biri olan uyarlama(değişkenlik) ilkesi uyarınca hem bir görev hem de bir yetki ise de; bu yetkinin hukuka uygun olarak kullanılması ve düzenlemede yapılan değişikliğe temel olan, bir başka ifadeyle kamu yararını gerçekleştirecek bu düzenlemeyi gerektiren olguların somut olarak ortaya konulması şarttır. Ayrıca, idari işlemlerin bir sebebe ve gerekçeye dayalı olması işlem yapan idareyi uyguladığı ve düzenleme yaptığı alanda  doğru  ve  anlamlı  olgular  ortaya  koymaya  ve  denetim  yapmaya  zorlar ve işlemlerde gösterilen sebep ve gerekçe, işlemin yasaya uygunluğu ve dayanağını değerlendirme konusunda ve hukuk devleti anlayışının oluşumu noktasında büyük öneme sahiptir.

                Tıp gibi insan hayatına doğrudan etkisi olan bir alanda sağlık hizmetini sunacak uzmanların eğitim süresine ilişkin olarak yapılan değişikliğin ve ilgili alanda uzman eğitimi veren bir ana dal var iken yeni bir yan dal ihdas edilmesine ilişkin düzenlemenin, salt bu konuda idarenin yetkili olması ve takdir hakkına sahip bulunması gibi kavramlarla açıklanamayacağı, anılan konularda değişikliğe gidilmesini yeni düzenleme yapılmasını gerektiren bilimsel gerekçelerin ortaya konulmasını da gerektirdiği tartışmasız olduğundan,  Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalında uzmanlık eğitimi süresini beş yıl olarak belirleyen düzenleme ile Genel Cerrahi ana dalına bağlı Periferik Damar Cerrahisi yan dal uzmanlık alanı ihdas edilmesine ilişkin  düzenlemeleyi hukuki bir zemine oturtacak, idarenin takdir hakkını ve düzenleme yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri uyarınca kullandığını ortaya koyacak bilimsel gerekçenin de bulunmadığı anlaşıldığından, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin; Ek-1 sayılı çizelgesinin 25. sırasında yer alan Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalı uzmanlık eğitimi süresinin beş yıl olarak belirlenmesine ilişkin düzenlemenin, Ek-3 sayılı çizelgesinin Periferik Damar Cerrahisi disiplinini Genel Cerrahi ana dalına bağlı yan dal olarak ihdas eden   36. sırasında yer alan düzenlemenin ve geçici 10. maddenin 1. fıkrasında yer alan Periferik Damar Cerrahisi yan dalında uzmanlık belgesi verilmesine ilişkin düzenlemenin yürütmenin durdurulmasına, Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisinin Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalına yan dal olarak bağlanmasına ilişkin olan ve 2002  yılından bu yana fiilen uygulamasının bulunduğu anlaşılan anlaşılan ; Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin Ek-3 sayılı çizelgesinin 13.sırasında yer alan düzenlemenin ve davacı Derneğin iptalini istemekte menfaati olmadığı açık olan Geçici 10. maddesinin 1. fıkrasında yer alan Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi yan dalında uzmanlık belgesi verilmesine ilişkin düzenlemenin yürütülmesinin durdurulması isteminin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

 

                Danıştay Savcısı ... Düşüncesi : Yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği anlaşıldığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

                Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince  işin gereği görüşüldü:

                2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 27. maddesinin 2. fıkrasında, idari işlemin uygulanması halinde giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verileceği kuralı yer almıştır.

                Uyuşmazlık;18.07.2009 tarih ve 27292 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin; Ek-1 sayılı çizelgesinin 25. sırasında yer alan Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalı uzmanlık eğitimi süresinin beş yıl olarak belirlenmesine ilişkin düzenlemenin, Ek-3 sayılı çizelgesinin, Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi disiplinini Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalına bağlı yan dal olarak belirleyen 13. ve Periferik Damar Cerrahisi disiplinini Genel Cerrahi ana dalına bağlı yan dal olarak  belirleyen 36. sırasında yer alan düzenlemelerin ve bazı yan dallarda uzmanlık belgesi verilmesini düzenleyen geçici 10. maddenin 1. fıkrasında yer alan,  Periferik Damar Cerrahisi ve Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi yan dallarında uzmanlık belgesi verilmesine ilişkin düzenlemenin iptali isteminden doğmuştur.

                Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin birden fazla hükmü dava konusu edildiğinden, bu düzenlemelere ilişkin hukuki irdeleme, düzenlemelerin gruplandırılması suretiyle ayrı ayrı yapılacaktır. 

                Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin Ek-1 sayılı çizelgesinin 25. sırasında yer alan Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalı uzmanlık eğitimi süresinin beş yıl olarak belirlenmesine ilişkin düzenleme ile  Ek-3 sayılı çizelgesinin Periferik Damar Cerrahisi disiplinini Genel Cerrahi ana dalına bağlı yan dal olarak  belirleyen 36. sırasında yer alan düzenlemenin incelenmesi;

                14.4.1928 gün ve 938 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Yasanın, 04/04/2007 gün ve 26483 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürülüğe giren 5614 sayılı Yasanın 4.maddesi ile değiştirilen 9. maddesi hükmüyle Sağlık Bakanlığının sürekli kurulu niteliğinde Tıpta Uzmanlık Kurulu ihdas edilmiştir. Maddenin son fıkrasında;"Kurulun çalışma usûl ve esasları ile ilgili diğer hususlarla ihtisas belgelerinin alınması ve uzmanlık eğitimi ile ilgili diğer usûl ve esaslar Sağlık Bakanlığınca hazırlanıp Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenir.Bu yönetmelik yürürlüğe konuluncaya kadar, mevcut düzenlemelerin uygulanmasına devam edilir" hükmü yer almaktadır.1219 sayılı Yasanın, 5614 sayılı Yasa yayımlanmadan önce yürürlükte bulunan ve  1219 sayılı Yasanın ihdas edildiği tarihten anılan değişiklik yürürlüğe girene kadar  değiştirilmemiş  olan 9. maddesinde; "İhtısas  vesikalarının sureti ahzi ve bu hususta mer'i olması lazım gelen kavait işbu kanunun tarihi meriyetinden sonra Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekaletince tanzim edilecek bir nizamname ile tayin olunur" hükmü yer almakta ve bu hüküm uyarınca tıpta uzmanlık eğitimine ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan tüzükler ile belirlenmekteydi.

                Günümüze kadar anılan madde hükmüne dayanılarak; 1929 yılında Tababet ve İhtisas Vesikaları Hakkında Nizamname, 1947 yılında Tababet Uzmanlık Belgeleri Tüzüğü,1956 yılında Tababet İhtisas Nizamnamesi, 1961 yılında Tababet İhtisas Tüzüğü,1962 yılında Tababet Uzmanlık Tüzüğü,1973 yılında Tababet Uzmanlık Tüzüğü, 2002 yılında ise Tıpta Uzmanlık Tüzüğü yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve son olarak dava konusu edilen düzenlemeyi içeren Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği 18.7.2009 gününde  1219 sayılı Yasanın 5614 sayılı Yasa ile değişik 9. maddesi uyarınca yayımlanarak yürürlüğe girmiş, tıpta uzmanlık eğitimine ilişkin usul ve esasları belirlemiştir.        

                Dava konusu edilen Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin Ek-1 sayılı çizelgesinin 25. sırasında yer alan düzenleme ile Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalının eğitim süresi beş yıl olarak belirlenmiş, Ek-3 sayılı çizelgesinin 36. sırasında yer alan düzenleme ile de; Periferik Damar Cerrahisi adı altında yeni bir yan dal ihdas edilerek Genel Cerrahi ana dalına bağlanmıştır.

                Kalp ve Damar Cerrahisi; ilk kez 1962 yılında yayımlanan Tababet Uzmanlık Tüzüğüyle mevzuatımıza girmiş ve anılan Tüzükte Genel Cerrahi ana dalına  bağlı üç yıl eğitim süresi olan bir ileri ihtisas alanı olarak yer almış olup 1973 yılında yayımlanan Tababet Uzmanlık Tüzüğünde eğitim süresi beş yıl olan ayrı bir uzmanlık ana dalı olarak belirlenmiştir. 2002 yılında yayımlanan Tıpta Uzmanlık Tüzüğünde de Kalp ve Damar Cerrahisi ayrı bir uzmanlık ana dalı olarak varlığını korumakla birlikte, Kalp ve Damar Cerrahisine bağlı olarak Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi yan dalı ihdas edilmiştir. Ayrıca, davacının dilekçesinde ileri sürdüğü üzere görülen ihtiyaç nedeniyle Kalp ve Damar Cerrahisi  ana dalının eğitim süresi beş yıldan altı yıla çıkarılmıştır. Bu süreçten açıkça anlaşıldığı üzere, üç yıllık bir ileri ihtisas olarak başlayan Kalp ve Damar Cerrahisi eğitimi yıllar içinde Genel Cerrahiden ayrılarak bağımsız bir ana dal haline gelmiş ve bu bilim alanına ilişkin olarak yaşanan gelişim sürecinde eğitim süresi altı yıla kadar uzatılmıştır.

                Diğer taraftan Genel Cerrahi; tıpta uzmanlık alanında yapılan ilk düzenlemeden bu yana bağımsız bir ana dal olarak varlığını korumaktadır. 1961 yılında yayımlanan Tababet İhtisas Tüzüğünde Genel Cerrahi ana dalı için; Çene ve Plastik Cerrahi, Göğüs Cerrahisi ve Nöroşirürji alanlarında ileri ihtisas imkanı tanınmış, 1962 yılında yayımlanan Tababet Uzmanlık Tüzüğü ile Genel Cerrahi için 1961 yılında yayımlanan Tüzükte yer alanlara ek olarak Kalp ve Damar Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Tromatoloji gibi alanlarda ileri ihtisas imkanı getirilmiştir. 1973 yılında yayımlanan  Tababet Uzmanlık Tüzüğünde ise; Gastroenterolojik Cerrahi ve Onkolojik Cerrahi olmak üzere Genel Cerrahi ana dalına bağlı iki yan dal ihdas edilmiş ve Genel Cerrahi uzmanları için; Kalp ve Damar Cerrahisi, Göğüs Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi Beyin ve Sinir Cerrahisi, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi gibi ana dal uzmanlıklarında bu ana dallar için öngörülen eğitim süresinden daha kısa süreli bir eğitim almak suretiyle anılan ana dallarda da uzman olma imkanı sağlanmıştır. 2002 yılında yayımlanan Tıpta Uzmanlık Tüzüğünde ise Genel Cerrahiye bağlı yan dal olarak yalnızca Gastroenterolojik Cerrahiye yer verilmiş ve yine Genel Cerrahi uzmanlarına Kalp ve Damar Cerrahisi, Göğüs Cerrahisi ve Acil Tıp ana dal uzmanlıklarında bu ana dallar için öngörülen eğitim süresinden daha kısa süreli bir eğitim almak suretiyle anılan ana dallarda da uzman olma imkanı sağlanmıştır.

                Yukarıda yer alan kısa açıklamadan da anlaşıldığı üzere, Genel Cerrahi bünyesinde yer alan çeşitli tıp disiplinleri Genel Cerrahiden ayrılarak müstakil uzmanlık alanı haline gelmiş olup, Genel Cerrahiden türeyen ana dallar  da kendi yan dallarına ayrılmış bulunmaktadır. 

                İdarelerin tesis ettikleri işlemlerin (bireysel-düzenleyici) unsurlarından olan sebep unsuru idareyi işlem yapmaya iten hukuki neden, bir başka ifadeyle;tüm idari işlemlerde olduğu gibi işlemle gerçekleştirilmeye çalışılan kamu yararına dayanan hukuki, somut durumdur. İdari işlemin sebep ögesindeki hukuka aykırılık işlem yargı mercii önüne getirildiğinde resen dikkate alınacaktır.

                Bu bağlamda; idari işlemlerin bir sebebe ve gerekçeye dayalı olması hukukun genel ilkelerinden olduğundan, bu ilke genel anlamda düzenleme veya işlem yapan idareyi uyguladığı ve düzenleme yaptığı alanda  doğru  ve  anlamlı  olgular  ortaya  koymaya  ve  denetim  yapmaya  zorlar. İşlemlerde gösterilen sebep ve gerekçe, işlemin yasaya uygunluğu ve dayanağını değerlendirme, itiraz edip etmeme konusunda ilgililere yardımcı olmakla birlikte, idarenin saydamlığı, savunma hakları ve idareye güven ilkeleri ve hukuk devleti anlayışının oluşumu noktalarında da büyük öneme sahiptir.

                Diğer taraftan idarelerin işlem tesis ederken kendilerine Anayasa ve yasalarla çizilen çerçeve içinde takdir hakkına sahip oldukları açıktır. Ancak bu takdir hakkı, serbestçe kullanılanabilecek  bir keyfiyeti ifade etmeyip, kamu yararı ve hizmet gerekleri açısından hukuka uygun olarak temellendirilmiş olgularla desteklenmelidir.

                Anayasamızın 10.maddesinde yer alan eşitlik ilkesinin görünümlerinden biri olan düzenli idare ilkesi; idarenin düzenleme yapma yetkisine sahip olduğu alanlarda, bu alanları tüzük yönetmelik gibi idari metinlerle objektif bir şekilde düzenlemesi ve sürekli uygulamalar ile hukuki istikrarı tesis ederek buna uyması olarak ifade edilmektedir. Dolayısıyla, idarenin düzenleme yetkisine sahip olduğu alanlarda, hukuka uygun olan uygulamayı sağlamak adına objektif düzenlemeler yapması ve istikrarlı uygulamalarda bulunması gerekmektedir. Bu bağlamda; idarenin yetki sahibi olduğu alanlarda yapacağı düzenlemelerde, haklı bir neden olmadan yerleşik, istikrar kazanmış uygulamalarından ayrılması sahip olduğu serbestiyi düzenli idare ilkesine ve bu ilkenin bağlı olduğu eşitlik ilkesine aykırı kullanması anlamına gelecektir.

                İdarelerin; düzenleme yetkisine sahip olduğu alanlarda, uygulamaları çağın gereklerine ve toplumun ihtiyaçlarına uygun olarak değiştirip, yeniden düzenlemesi, kamu hizmetine egemen olan ilkelerden biri olan uyarlama(değişkenlik) ilkesi uyarınca hem bir görev hem de bir yetki ise de; bu yetkinin hukuka uygun olarak kullanılması ve düzenlemede yapılan değişikliğe temel olan, bir başka ifadeyle kamu yararını gerçekleştirecek bu düzenlemeyi gerektiren olguların somut olarak ortaya konulması şarttır.

                Bu kapsamda, dava konusu uyuşmazlık yukarıda belirtilen temel hukuki ilkelerle birlikte ele alınınca, ülkemizdeki hukuki düzenlemeler çerçevesinde gelişim süreci yukarıda kısaca belirtilen Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalında, 2002 yılından bu yana altı yıllık bir zaman diliminde verilen uzmanlık eğitimi süresinin beş yıla düşürülmesine ilişkin değişikliğin ve cerrahi alanında 1973 yılından bu yana ayrıca bir Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalı uzmanlık eğitimi vermekte iken Genel Cerrahi ana dalına bağlı olarak Periferik Damar Cerrahisi yan dalı ihdas edilmesine ilişkin düzenlemenin, bu düzenlemeleri hukuka uygun kılacak bilimsel gerekçelere dayanması gerekmektedir.

                Ayrıca, tıp gibi insan hayatına doğrudan etkisi olan bir alanda sağlık hizmetini sunacak uzmanların eğitim süresine ilişkin olarak yapılan değişikliğin ve ilgili alanda uzmanlık eğitimi veren bir ana dal var iken yeni bir yan dal ihdas edilmesine ilişkin düzenlemenin, salt bu konuda idarenin yetkili olması ve takdir hakkına sahip bulunması gibi kavramlarla açıklanamayacağı, anılan konularda değişikliğe gidilmesini yeni düzenleme yapılmasını gerektiren bilimsel gerekçelerin ortaya konulmasını da gerektirdiği tartışmasızdır. Aksi, idarenin sahip olduğu düzenleme yetkisini ve takdir hakkını yukarıda belirtilen ilkelere ve dolayısıyla hukuka uygun kullanmadığı anlamına gelecektir.

                Davalı idarelerce, dava konusu düzenlemelerin; uzun süren toplantı ve çalışmalar neticesinde, bilimsel çevrelerden görüş alınarak ülkemiz ihtiyaçları ve gelişmiş ülkelerin uygulamaları gözetilerek alanında uzman kişilerce yapıldığı ve  tıpta uzmanlık eğitimine ilişkin olarak ana dal ve yan dal belirlemek konusunda takdir hakkı ve yetkisinin uhdelerinde olduğu ve bu yetkinin hukuka uygun olarak kullanıldığı ileri sürülmüştür. Ancak; bu iddiaları destekleyen ve düzenlemenin yapılmasına temel teşkil eden bir bilimsel çalışmanın ya da raporun bulunmadığı; ülkemizde Kalp ve Damar Cerrahisi eğitiminin süresinin beş yıla düşürülmesi gerektiğini ve Periferik Damar Cerrahisi yan dalı kurulmasını gerektirecek bir ihtiyacın, akademik gerekliliğin varlığını ortaya koyan verilerin veya bu yöndeki akademik çevrelerden alınmış bilimsel görüşlerin dikkate alınarak düzenleme yapıldığını gösterecek bilgi ve belgelerin sunulamadığı görülmektedir.

                Kaldı ki, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin, "Tıpta Uzmanlık Kurulu" başlıklı 6.maddesinin 8.fıkrasında; Tıpta Uzmanlık Kurulu kararlarının ve varsa karşı oyların, karar tarihinden itibaren üç iş günü içerisinde gerekçeleri ile birlikte yazılarak imzalanacağı ve sekreteryaya bildirileceği belirtilmiştir.

                Ayrıca Yönetmeliğin "Kurulun Görevleri" başlıklı 7.maddesinde de;  Kurulun görev alanlarıyla ilgili konularda çalışmalar yapmak ve görüş hazırlamak üzere, görev süresini ve üye sayısını belirlediği geçici komisyonlar kurmak hükmüne yer verilmiştir.

                Ancak davalı idarelerce yukarıda alıntısı yapılan düzenlemelere uygun olarak; Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin hazırlanmasına ilişkin Kurul kararlarının ve karşı oyların gerekçesini içeren belgelerin ve ayrıca bilimsel konularda yardımcı olmak üzere alt komisyonlar oluşturulduğuna ve bu alt komisyonların çalışmalarının Yönetmeliğin hazırlanmasına ışık tuttuğuna ilişkin savunmaya esas teşkil edecek bilgi ve belgelerin sunulmadığı anlaşılmaktadır. Davalı idarelerce sadece 6-7 Mayıs 2009 tarihlerine ilişkin Tıpta Uzmanlık Kurulu Toplantı tutanağı sunulmuş olup bu tutanaklarda, yalnızca Yönetmelik taslağına yer verilmiş ve bazı Kurul üyelerinin ve bazı dernek ve kurumların Yönetmeliğe karşı, ayrışık görüşlerine yer verilmiştir. Dolayısıyla davalı idarelerin; Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinde öngörülen şekilde bilimsel çalışmaların yapıldığını ortaya koyamadığı açık olduğundan, bilgi ve belge ile desteklenmeyen iddialarına itibar etmek mümkün değildir.

                Ayrıca Sağlık Bakanlığınca; yeterli savunma süresi olmadığından ve hangi düzenlemelere karşı dava açılacağı bilinemeyeceğinden yapılan düzenlemelere ilişkin bilimsel raporların hazırlanamadığı ileri sürülmüştür. Ancak; Dairemizin konuyla ilgili daha önceki kararlarında da gerekçe olarak yer verdiği, düzenlemeyi hukuki kılacak ve kamu yararına yönelik bilimsel gerekçe kavramı; dava konusu düzenlemenin yapıldığı aşamadan önce ortaya çıkmış olan ve düzenlemeye yol açan gerekliliği işlemin sebep ve amaç unsurunu da oluşturacak şekilde ortaya koyan ve dolayısıyla idari düzenlemeye yön veren bir kavramdır. Bir başka ifadeyle bilimsel gerekçe(rapor, veri) düzenlemeye temel teşkil ettiğinden düzenleme yapıldığı, sonuçlandığı anda zaten var olan bir kavramı ifade etmekte olup, düzenleme hukuk aleminde sonuç doğurup, dava konusu edildikten sonra oluşturulacak bir sebep değildir.

                Bu açıklamalar ışığında;Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalında uzmanlık eğitimi süresini beş yıl olarak belirleyen düzenleme ile Genel Cerrahi ana dalına bağlı Periferik Damar Cerrahisi yan dal uzmanlık alanı ihdas edilmesine ilişkin  düzenlemeleyi hukuki bir zemine oturtacak, idarenin takdir hakkını ve düzenleme yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri uyarınca kullandığını ortaya koyacak bilimsel gerekçenin bulunmadığı anlaşıldığından, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin; Ek-1 sayılı çizelgesinin 25. sırasında yer alan Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalı uzmanlık eğitimi süresinin beş yıl olarak belirlenmesine ilişkin düzenleme ile Yönetmeliğin Ek-3 sayılı çizelgesinin 36. sırasında yer alan Genel Cerrahi ana dalına bağlı Periferik Damar Cerrahisi yan dal uzmanlık alanı ihdas edilmesine ilişkin  düzenlemelerde hukuka uyarlık görülmemiştir.

 

                Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin Ek-3 sayılı çizelgesinin, Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi disiplinini Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalına bağlı yan dal olarak  belirleyen 13. sırasında yer alan düzenlemenin incelenmesi;

                Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde mevzuatımızdaki gelişim süreci kısaca aktarılan Kalp ve Damar Cerrahisi, Genel Cerrahi bünyesinden 1973 yılında ayrılarak bağımsız bir ana dal konumuna gelmiş ve yine yukarıda belirtildiği gibi Genel Cerrahi alanından ayrılan çeşitli uzmanlık dalları yıllar içinde kendi uzmanlık alanlarıyla ilintili olan yan dallara ayrılmıştır.Ayrıca 2002 yılında yayımlanan Tıpta Uzmanlık Tüzüğü ile de Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi, Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalına bağlı yan dal olarak düzenlenmiştir.Diğer taraftan; çocuk sağlığı ve hastalıklarının, bugüne kadar yayımlanan tıpta uzmanlık eğitimine ilişkin tüm idari düzenlemelerde(tüzük-yönetmelik), ayrı bir uzmanlık alanı olarak belirlendiği görülmektedir. Bir başka ifadeyle, yukarıda anılan temel hukuki ilkeler çerçevesinde, idari istikrar kazanmış bu uygulama uyarınca, aynı uzmanlık alanı da olsa çocuklara yönelik uzmanlık eğitiminin ayrıca bir süreci gerektirdiği açıktır.

                Bu bağlamda, Kalp ve Damar Cerrahisinin uygulama alanında olduğu açık olan Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisinin, Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalına yan dal olarak bağlanmasına ilişkin olan ve 2002  yılından bu yana fiilen uygulamasının bulunduğu anlaşılan ; Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin Ek-3 sayılı çizelgesinin 13.sırasında yer alan düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.

                Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin Geçici 10. maddesinin 1. fıkrasında yer alan,  Periferik Damar Cerrahisi ve Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi yan dallarında uzmanlık belgesi verilmesine ilişkin düzenlemenin incelenmesi;

                Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin geçici 10.maddesi genel olarak; bazı yan dallarda, o yan dalın bağlı olduğu ana dalda uzmanlık belgesi bulunanlara, yan dala ilişkin çalışmalarını belgelemek suretiyle sınava veya ayrı bir eğitime tabi tutulmadan yan dal belgesi verilmesine ilişkin bir düzenlemedir.

                Davacı derneğin iptalini istediği kısım Periferik Damar Cerrahisi ile Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi yan dallarında uzmanlık belgesi verilmesine ilişkin kısımdır.

                Periferik Damar Cerrahisi yan dalı ilk defa bu Yönetmelikle ihdas edildiğinden ve  yukarıda belirtilen gerekçelerle Periferik Damar Cerrahisi ihdas edilmesine ilişkin düzenlemenin hukuka aykırı olduğu saptandığından;   hukuka aykırı bir şekilde ihdas edilen Periferik Damar Cerrahisi yan dal alanında uzmanlık belgesi verilmesine ilişkin olan, bir başka ifadeyle dayanaksız kalan düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

                2577 saylı İdari Yargılama Usulü Yasasının 2.maddesi uyarınca; iptal davaları, idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

 

                Davacı dernek tarafından iptali istenen; Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin Geçici 10. maddesinin 1. fıkrasında yer alan,Kalp ve Damar Cerrahisi alanında uzmanlığı bulunanlara çalışmalarını belgelemek koşuluyla Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi yan dalında uzmanlık belgesi verilmesine ilişkin düzenleme, sadece Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanlarının yararlanabileceği bir düzenleme olup, anılan Dernek üyelerinin menfaatini ihlal eder nitelikte görülmemiştir. Bu nedenle Geçici 10. maddesinin 1. fıkrasında yer alan Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi yan dalında uzmanlık belgesi verilmesine ilişkin düzenlemenin iptalini istemekte davacı Derneğin menfaati bulunmamaktadır.

                Bu nedenlerle, dava konusu düzenlemelerden hukuka aykırılıkları tespit edilmiş olanların; hukuka aykırı olarak ihdas edilmiş Periferik Damar Cerrahisi yan dal alanında uzmanlık belgesi verilmesini sağlayacak olması ve Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanlık eğitiminde eğitim süresinin kısaltılmasına ilişkin düzenleme yapması ve bunun eğitim kurumlarında uygulamaya konulacağı dikkate alındığında, giderilmesi güç veya olanaksız zararlar doğuracağı da açıktır.

                Açıklanan nedenlerle, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin; Ek-1 sayılı çizelgesinin 25. sırasında yer alan Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalı uzmanlık eğitimi süresinin beş yıl olarak belirlenmesine ilişkin düzenlemenin, Ek-3 sayılı çizelgesinin Periferik Damar Cerrahisi disiplinini Genel Cerrahi ana dalına bağlı yan dal olarak ihdas eden   36. sırasında yer alan düzenlemenin ve geçici 10. maddenin 1. fıkrasında yer alan Periferik Damar Cerrahisi yan dalında uzmanlık belgesi verilmesine ilişkin düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasına, Ek-3 sayılı çizelgesinin 13. sırasında yer alan Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi disiplinini Kalp ve Damar Cerrahisi ana dalına bağlı yan dal olarak belirleyen düzenlemenin, geçici 10. maddenin 1. fıkrasında yer alan,  Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi yan dalında uzmanlık belgesi verilmesine ilişkin düzenlemenin yürütülmesinin durdurulması isteminin reddine 11.1.2010 gününde oybirliği ile karar verildi