Şiddete tolerans yok!

Çanakkale Tabip Odası, Çanakkale'de görev yapan Dr. Ragıp Onat, Dr. Ersin Türkyılmaz, Dr. Yakup Taş ile Hemşire Günnur Mutlu ve Hemşire Nilay Sezgin'in geçtiğimiz günlerde hasta ve hasta yakınları tarafından fiziksel ve sözlü şiddete maruz kalmaları dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. 

                                                        30.10.2014

           ŞİDDETE TOLERANS YOK!

Geride bıraktığımız günlerde Uzm. Dr. Ragıp Onat, Uzm. Dr. Ersin Türkyılmaz ve Dr. Yakup Taş, Hemşire Günnur Mutlu ve Hemşire Nilay Sezgin’ne hasta ve hasta yakınları tarafından fiziksel ve sözlü olarak şiddete maruz bırakılmışlardır.. Yaşanan bu olaylar meslektaşlarımızı bedensel ve ruhsal olarak sarsmıştır. 

Şiddet ortamı hiçbir yere yakışmıyor; ancak şifa vermek üzere planlanmış merkezlerde ve şifa vermeyi meslek edinmiş kişilere karşı şiddet söz konusu olduğunda, ortada gerçekten ters giden bir şeyler olduğunu daha çok hissedebiliyoruz.

Şöyle bir gerçeğin altını çizmek gerekiyor: Bu ülkede ne zaman ki, Sağlıkta Dönüşüm Programı uygulamaya konulmuştur, sağlık çalışanlarına şiddet olayları artmaya başlamıştır. Geçmiş yıllarda politikacıların, zaman zaman kamuoyu önünde hekimleri ve sağlık personelini hedef gösteren açıklamalarının da bu durumda rolü olmuştur.

Hekimler ve tüm sağlık çalışanları olarak görüyoruz ki, bütün bir toplum olarak tıbbileştirilmiş bir yaşam modeliyle karşı karşıyayız. Sadece Çanakkale’de değil, tüm Türkiye’de insanlar hayata dair taleplerini hastanelerde dile getirmek istiyor, hayata dair memnuniyetsizliklerini hastanelerde çözmek istiyorlar. Hastaneler, neredeyse yaşamdan tüm beklentilerimiz için bir odak noktası, sanki bir çözüm yeri haline getirilmiştir ve hastaneye gelmek, pazara gitmek, komşuya gitmek, pikniğe gitmek, yürüyüşe çıkmak kadar doğal bir eylem haline dönüşmüştür. Kısacası, hayatlarımız tıbbileştirilmiştir. Hükümetin ‘sağlıkta dönüşüm’ adıyla sunmuş olduğu değişikliklerin tümünün amacı da budur. Kışkırtılmış sağlık talebi yaratılarak, sağlık ortamı, sermayenin kullanabileceği bir alan olarak piyasaya sunulmuştur. İnsanların güya kolaylıkla sağlık hizmetine, doktora ulaşımını sağlayarak acillerde, polikliniklerde, servislerde abartılı, gereksiz ve gerçek sağlık sunumunu bozan bir kalabalık yaratılmıştır. Bu kalabalığın önemli bir kısmı hastaneye gelmeden, aile hekimlerinde daha insani koşullarda hizmet alabilecek iken, hastanelere başvurarak hem kendileri çok zor hizmet almakta hem de gerçekten hastaneden hizmet alması gereken insanların haklarını elinden almaktadır. Herkes tarafından bilinen bu durumun tek gerekçesi daha çok para kazanmaktır. Oysa sağlık hizmetlerinin var olma nedeni para kazanmak değil; insanların sağlıklı yaşamasına çalışmaktır. Bu durum hem hekimlerin çalışma koşullarını zorlaştırmakta hem de hastaların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetine almalarına engel olmaktadır. Hastanede yaşanan bu koşullar hekimler ile hastaları karşı karşıya getirmekte ve istenmeyen olaylara neden olmaktadır. Siyasetçilerin ve hastane yöneticilerin anlamakta zorlandıkları, münferit hadise olarak gördükleri ve güvenlik önlemleri ile geçiştirmeye çalıştıkları sağlıkta şiddet sorunu aslında sistem sorunudur.

Tekrar altını çizecek olursak, sağlıkta dönüşüm programı, toplumda tıbbi açıdan anlamsız, ancak piyasa açısından anlamlı bir kışkırtılmış sağlık talebi oluşturarak, sağlık hizmetini sermaye için karlı bir iş alanı haline getirmeyi hedeflemiştir. Özel hastanelerin sayısı artmıştır, devlet hastaneleri şirketleşmektedir, devlet hastaneleri içinde birçok özel hizmet alınan birimler oluşturulmuştur, sağlık çalışanlarının birçoğu taşeron işçi sınıfında hizmete dâhil olmaktadır. Hasta müşteri haline getirilmekte, hekimler ve diğer sağlık çalışanları, hasta memnuniyetini, almış oldukları eğitimin gereklerinin ve mesleklerinin etik ilkelerinin önüne almak zorunda bırakılmaktadır.

Tüm bunlardan yola çıkarak hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının gün içerisinde muhatap olmak durumunda kaldıkları hasta sayısını ve taleplerini düşündüğümüzde, bir de kendini hasta olarak tanımlayan vatandaşlarımızın kendilerini aynı zamanda müşteri gibi algılamaları sağlandığından, bu kadar yoğun ve abartılı sağlık talebiyle başa çıkmanın zorluğunun ve hatta imkânsızlığının, hekimler olarak toplum nezdinde görülmesini bekliyoruz.

Doktorunuzun kaçıncı hastası olduğunuza dikkat ediyor musunuz?

Doktorunuzun poliklinikte hasta muayene ettiğini, serviste yatan hastaları takip ettiğini, acil servise kendi alanı ile ilgili başvuran hastaların tedavilerini yürüttüğünü, başka servislere başvuran kendi alanı ile ilgili hastaların tedavilerini düzenlediğini, tüm bunların yanında hastaları ile ilgili hasta ve yakınlarına detaylı bilgi vermek zorunda olduğunu, mesai saati dışında, hafta sonu, bayram tatillerinde icapçı olarak hasta takip etmek zorunda olduğunu, bu nedenle de hayatının çoğunu hastanede geçirmek zorunda olduğunu, sevdiklerinin özel günlerini sıkça kaçırdığını ve sabah sizin karşınıza çıktığında büyük ihtimalle hastanede sabahlamış olabileceğini lütfen unutmayınız. Böyle bir tempo içinde yaşayıp yaşayamayacağınızı düşününüz.

Hayatın hiçbir alanında şiddet çözüm getirmiyor. Sağlığı ve sağlıklılık halini şiddetin içinden yaratamayız. Amacı şifa vermek olan hekimlik mesleğini ve sağlık ortamını sevgiyle ve onurla sürdürebilmemiz için şiddetsiz bir ortamda nefes alıp vermek zorundayız. Yaşadığımız sistemden kaynaklanan sorunların acısını birebir muhatap olduğumuz kişilerden çıkarmak yerine, sağlık emekçileri ve hastalar olarak daha iyi bir yaşam hayalini hep birlikte büyütmeliyiz, hep birlikte kurmalıyız ve bu hayalimizi dağıtanlara karşı hep birlikte hesap sormalıyız.

Değerli meslektaşlarımız; hepimiz çok zor günler yaşıyoruz. Artık bu ülkede hekimlik mesleğini yürütmek giderek daha riskli ve tehlikeli hale gelmektedir. Bu durum içinden mesleğimizin onurunu kaybetmeden ve en az zararla çıkmanın tek bir yolu vardır, birlik içinde hareket edebilmek. Sağlıkta dönüşüm programı ve öncülleri ilk önce mesleki birlik koşullarımızı sarsmak için elinden gelen herşeyi yapmaktadır. Birlikte hareket etmenin tek bir çatısı vardır; Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odaları. Lütfen yaşadığınız her sıkıntıyı Tabip Odası Yönetim Kurulu ile paylaşınız. Her ne kadar icra gücümüz olmasa da paylaşma irademiz bulunmaktadır. Unutmayın sorunlarımızı paylaştıkça daha kolay aşabiliriz.

                                                                                                    ÇANAKKALE TABİP ODASI YÖNETİM KURULU