Türk Tabipleri Birliği (TTB) önceki dönem Merkez Konseyi’nin haksız ve hukuksuz bir biçimde görevden alınmasıyla sonuçlanan ve istinaf başvurusu reddedilen davanın temyiz duruşması, 11 Haziran 2025 günü Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nde duruşmalı olarak yapıldı.

Duruşmaya TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap, Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Önder Okay, Merkez Konseyi üyesi Dr. Ali Karakoç; önceki dönem Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Vedat Bulut, Merkez Konseyi üyeleri Dr. Ahmet Karer Yurtdaş, Dr. Kazım Doğan Eroğulları ve Dr. Lütfi Tiyekli; TTB önceki dönem Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Sedat Abbasoğlu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Dr. Metin Bakkalcı ve avukatlar katıldı.

Duruşmada ilk olarak avukatlar beyanda bulundu.

TTB Hukuk Bürosu’ndan Av. Verda Ersoy, yargılama sürecindeki usul itirazlarını dile getirdiği konuşmasında; ilk duruşmadan itibaren taraf teşkilinin hukuka uygun sağlanmadığını, davanın kişiler tek tek belirtilerek Merkez Konseyi üyelerine yöneltilmesi gerektiğini, cumhuriyet savcısının davayı takip etmek zorunda olduğunu, davanamade ise hem suç iddialarının temellendirilmediğini hem de delil olarak sunulan belgelerin suç iddialarıyla ilişkisinin kurulmadığını söyledi. Ersoy, davanamede adı geçen Merkez Konseyi üyelerinin hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini de sözlerine ekledi.

TTB Hukuk Bürosu’ndan Av. Hülya Yıldırım da esasa ilişkin itirazları dile getirdi. Davanameye konu edilen açıklamanın Merkez Konseyi faaliyeti olmadığını kaydeden Yıldırım, buna karşın iddiaların doğrudan Merkez Konseyi’ne yöneltilmesinin koşullarının bulunmadığını belirtti. Merkez Konseyi adına bir faaliyet söz konusu olsa dahi, bunun mesleki sorumluluklar ile örgütlenme ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Yıldırım, 6023 sayılı kanun gereği halk sağlığını korumaya yönelik çalışmaların ve açıklamaların TTB’nin görevi kapsamında olduğunu hatırlattı. Yıldırım, son olarak TTB Merkez Konseyi’nin görevden alınmasını düzenleyen 6023 sayılı kanunun ek 2. maddesindeki belirsizliğin Anayasa’ya aykırılık oluşturduğuna dikkat çekti.

Av. Meriç Eyüboğlu ise müvekkili Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılamadığı bilgisini paylaşarak söze başladı. Görevden alma davasının gerekçeli kararında “Şebnem Korur Fincancı hakkındaki ceza yargılamasının geldiği aşama itibariyle kesinleşmesinin beklenmesine gerek olmadığı” vurgusunun yer aldığını belirten Eyüboğlu; henüz kesinleşmemiş bir kararın dayanak yapılmasının masumiyet karinesini yok sayarken, hukuk davasını ceza davasına dönüştürdüğünü ifade etti. Korur Fincancı’nın sözlerinin akademik-bilimsel özgürlük kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini de dile getiren Eyüboğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ve Anayasa Mahkemesi’nin akademik-bilimsel özgürlüğün korunmasına ilişkin kararlarına atıf yaptı.

Avukatların ardından söz alan TTB önceki dönem Merkez Konseyi üyeleri; usul ihlalleri nedeniyle yargılama sürecinde söz alamadıklarını, istinaf aşamasında da müdahillik taleplerinin reddedildiğini, dolayısıyla yargılama süreci boyunca ilk defa söz verilmesinden memnuniyet duyduklarını söyledi.

TTB önceki dönem Merkez Konseyi üyelerinin konuşmalarında; uzmanlık alanlarına ilişkin görüş bildirmenin her bir hekimin mesleki ve kişisel sorumluluğu olduğu, bu görüş beyanlarının Merkez Konseyi faaliyeti olarak değerlendirilemeyeceği, TTB’nin ve hekimlerin COVID-19 pandemisi ve Şubat 2023 depremleri gibi dönemlerde kamu otoritesinin boş bıraktığı sorumluluk alanlarında çalışmalar yaptıkları için hedef haline getirildiği, öte yandan görevden alınma kararının bir yaptırım aracı mahiyetinde olduğu, davada Merkez Konseyi üyelerinin adlarının tek tek belirtilmemesi nedeniyle “cezanın şahsiliği” ilkesinin ihlal edildiği dile getirildi.

Beyanların ardından duruşma sona erdi.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, kararını ilerleyen günlerde açıklayacak.