Türk Tabipleri Birliği (TTB) 27. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi toplantısına katıldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından ve 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası gereğince yılda iki kez yapılan toplantıya TTB’yi temsilen Merkez Konseyi üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp, TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Sedat Abbasoğlu ve TTB Bilim Eğitim Kurulu üyesi Dr. Arif Müezzinoğlu katıldı.

ÇSGB Müsteşar Yardımcısı Serhat Ayrım başkanlığında, ÇSGB Reşat Moralı toplantı salonunda yapılan toplantıda 2017 yılının ikinci altı ayında ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünün yaptığı çalışmalar, alt çalışma gruplarının yaptıkları faaliyetler ve alanda yaşanan sorunlar değerlendirildi.

Dr. Şeyhmus Gökalp burada yaptığı konuşmada, ÇSGB’nin, TTB’nin yazısına verdiği yanıtta, sağlıkta şiddet vakalarının iş kazası kapsamında değerlendirilerek Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanlığına bildirilmesi gerektiği yönünde görüş belirttiğini dile getirdi. Dr. Gökalp, sağlıkta şiddetin azaltılmasına önemli katkısı olabilecek çalışmalardan birisinin de, TTB Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı olduğunu,  daha önce Sağlık Bakanlığı yetkilileriyle paylaşılmış olan bu tasarıyı bir sonraki Konsey toplantısında sunabileceğini iletti.

Dr. Gökalp, TTB’nin yılın son altı ayında yaptığı çalışmaları özetle aktardıktan sonra, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın 5 yılını doldurduğunu, SGK ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi verilerine göre çalışma yaşamında iş kazaları ve meslek hastalıkları oranlarında iyileşmenin aksine kötüye gidişin olduğunu belirtti. Gökalp, kötü gidişin nedeni olarak 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasının “işçi sağlığı” odaklı olmamasını ve İSİG hizmetlerinin tamamiyle piyasalaştırılmasını gösterdi.

Dr. Gökalp, yüksek işsizlik oranlarının, artan yoksulluğun ve grev hakkının yasaklandığı olağanüstü hal (OHAL) koşullarının çalışma yaşamına olumsuz yansıdığını, yasanın yürürlükte olduğu son beş yılda Soma, Ermenek, Bursa, Şirvan ve Şırnak’ta büyük facialar yaşandığını ve bunlardan  dersler çıkarılması gerektiğini kaydetti.

Gökalp, işyeri hekimliği yapan meslektaşlarımızla ilişkilenmenin ve meslek odasına üyeliğin önündeki engellere de değindiği konuşmasında, meslek hastalıklarıyla mücadelenin olumlu gitmediğini, veri havuzunun oluşturulmadığını, bildirim, kayıt, takip sisteminin yetersiz olduğunu ve meslek hastalıkları tıbbi tanısını koymaya yetkilendirilmiş kurumların yetersiz çalıştığını belirtti.  

Dr. Gökalp, İSİG hizmetlerine maliyet gözüyle bakılmaması gerektiğini ve sağlıktan tasarruf edilemeyeceğini, aksi durumda ölümlerin artarak devam edeceğini belirterek konuşmasını sonlandırdı.

***

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (2017), Türk Tabipleri Birliği’nin 9 Ekim 2017 tarihli yazısına verdiği yakın tarihli bir yanıtta, sağlık hizmet sunucularında çalışanların herhangi bir iş kazasına maruz kalmaları durumunda, bu kazaların sağlık hizmeti sunucuları tarafında “Beyaz Kod” sistemiyle kayda alınmasının yanı sıra, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na iş kazası bildiriminin yapılması gerektiğini belirterek sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının iş kazası olarak kayıtlara girmesi, dolayısıyla çalışanların haklarının geliştirilmesi ve ülkemizdeki iş kazalarının daha görünür kılınması yönünde önemli bir değerlendirmede bulunmuştur.

İlgili haber için tıklayınız.