Geçtiğimiz günlerde Dünya Tabipleri Birliği ile Alman (Bundesärztekammer), İspanyol (Organización Médica Colegial de España) ve İngiliz (British Medical Association) tabip birlikleri gibi birçok ülke tabip kuruluşlarından Merkez Konseyi Başkanı tutuklanan meslek örgütümüze destek mesajları birbiri ardına iletilmişti. Anlaşılacağı üzere ülke tabip birliklerinin isimlerini nereden aldıkları bellidir. Bu birlikler tarihleri, hekimlik mesleğinin icrasında üstlendikleri resmi roller ve evrensel etik ilkelerle olan ilişkileri yönüyle gündelik siyasi ihtiyaçlara göre yapısının değiştirilebileceği kuruluşlar değildir. Bugüne değin her bir siyasal baskı ve müdahale çabasının sonuçsuz kalması, Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) bu konudaki haklılığının en somut göstergesidir.
Anayasal koruma altında olan TTB Kanunu’nun gündelik siyasi hesaplar adına değiştirilmesi için bir hekim milletvekili tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan teklif metni, iktidar çevrelerinin kanunun ne anlama geldiğinin dahi farkında olmadığını göstermiştir. Zira kanunlar toplum için gerekli asli düzenlemeleri içeren; genel, soyut, objektif ve sürekli nitelikte temel hukuk kurallarıdır. Belirli bir günün ihtiyacını karşılamak için çıkarılan metinler, maddi anlamda kanun sayılmazlar. Bu çerçevede TBMM Başkanlığı’na sunulup Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’na sevk edilmiş söz konusu metnin, ciddiyet ve sorumlulukla hazırlanmadığı ve bir kanun teklifi niteliği taşımadığı açıkça görülmektedir.
Görevini icra eden tüm hekimlerin, dünya örneklerinde de olduğu gibi kendi meslek örgütlerinin doğal üyesi sayılmaları doğru ve ilkeli bir yaklaşımdır. 12 Eylül Darbesi’yle kamu için kaldırılan bu zorunluluğun bugün tümüyle isteğe bırakılması hekimlik mesleğinin icrasında deontolojik problemler oluşturacak ve Anayasa’nın 135. maddesine açıkça aykırılık oluşturacaktır. Böylesi bir çabanın meslek örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini, sendikaları ve sivil toplumu güçsüz hale getirme, etkisizleştirme, mümkünse tamamen susturma amacını taşıdığı açıktır.
İktidar çevrelerinin bu teklifle tüm topluma vermek istedikleri mesajın ve yaratmak istedikleri korku ikliminin farkındayız. Geçmişte olduğu gibi bugün de evrensel hekimlik değerleri çerçevesinde toplum sağlığı, meslektaşlarımızın özlük hakları ve demokrasi için mücadele veren meslek örgütümüze yönelik antidemokratik müdahalelere karşı duracağız. Meslektaşlarımızla birlikte meslek örgütümüzün bağımsızlığını savunarak bu fırsatçılığın sonuç almasına izin vermeyeceğiz.
Hekimler, kendi meslek örgütleriyle ilgili kararları siyasal iktidarlardan bağımsız olarak meslek örgütlerinin meşru organları aracılığıyla almayı sürdüreceklerdir.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi