Ordu’dan bir meslektaşımızın Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden kendisi adına verilen randevular arasındaki sürenin on dakikadan daha az olmaması ve ek (yedek) randevu açılmaması talebiyle yaptığı başvuru, Sağlık Bakanlığı tarafından zımnen reddedilmiştir. Meslektaşımızın bunun üzerine idare mahkemesinde açtığı davada yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin yanı sıra; mevzuat hükümleri uyarınca randevu aralıklarının davacı hekim tarafından oluşturulup başhekimlikçe onaylandığı hususunun davalı idarelerce ortaya konulamadığı ve ek randevu uygulamasının da yasal dayanağı bulunmadığı belirtilmiştir. Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi’nin 2024/44 YD itiraz nolu bu kararı, hekimlerin randevu aralıklarını ve ek randevu belirleme hakkını gözetmesi açısından önemli ve kıymetli buluyoruz. Meslektaşımızı, yürüttüğü hukuk mücadelesi nedeniyle kutluyoruz.

Hatırlatmak isteriz ki; birliğimiz tarafından MHRS randevu aralığının beş dakikaya düşürülmesi ve hekimlerden günde 90’dan fazla hastayı muayene etmesinin istenmesi ile ilgili 7 Eylül 2021 günü Sağlık Bakanlığı’na bir yazı yazılmıştır. Muayene işleminin kayıt, anamnez, hazırlık, fizik muayene, gerektiğinde tetkik istemi, tetkiklerin incelenmesi ve tedavinin düzenlenmesi gibi aşamalarının anımsatıldığı yazıda beş dakikalık bir sürenin yeterli olmayacağı, özen eksikliği ile tıbbi uygulama hatalarına yol açacağına dikkat çekilmiştir. Yazıda uygulamanın hekimler için şiddetin artması ve tatmin duygusunun zedelenmesi, hastalar için de yeterli ve nitelikli tanı ve tedaviye ulaşamama sonuçlarını doğurduğu da kaydedilmiştir. “Tıbbi bilgiye, bilimsel kanıtlara aykırı bir şekilde çıkabilecek tıbbi uygulama hatalarından bu koşullarda meslektaşlarımızın sorumlu tutulamayacağını, ortaya çıkacak hatalardan doğrudan sağlık kurumları yöneticilerinin sorumlu sayılacağını belirtiriz” denilen yazıda randevu altyapısının bilimsel gereklere uygun hale getirmesi ile performans uygulamasının sonlandırılmasının birlikte ele alınması gerektiği de vurgulanmıştır.[1]

Sağlık Bakanlığı’na yazılan yazının hemen ardından, hekimlerin kamu hastaneleri başhekimliklerine vermeleri için bir dilekçe örneği de hazırlanmıştır. Dilekçe örneğinde sağlık hizmeti sunumundaki temel amacın, hastanın bilimsel gereklilik ve mesleki deontoloji kurallarına uygun tanı ve tedavi edilerek sağaltılması olduğu belirtilmiş; bu bağlamda nitelikli sağlık hizmeti sunumu için hastaya ayrılması gereken sürenin en az 20 dakika olduğu, bazı branşlarda bu sürenin daha da fazla olmasının gerektiği kaydedilmiştir.[2]

Sağlık Bakanlığı tarafından da belirtilmesine rağmen, bazı hastanelerde hekimlerin rızası dışında ek randevu oluşturulması ve ek randevu alan hastaların muayene edilmesi için idareler tarafından hekimlere soruşturma açılması gibi uygulamalar sebebiyle 12 Kasım 2022 tarihinde birliğimiz tarafından bir açıklama daha yapılmış ve hekimlerin onamı alınmadan, hekimleri nitelikli sağlık hizmeti vermekten alıkoyacak şekilde fazla sayıda hasta muayene etmeleri yönündeki baskıların hukuka aykırı olduğunun altı çizilmiştir.[3]

Daha önemlisi ise tarafımızca; MHRS ile on dakika arayla iki hastaya randevu verilmesi işlemi hakkında 2021 yılında dava açılmıştır. Dava başvurusunda bu işlemin hukuka aykırı olduğu zira bu durumda bir hastaya en fazla beş dakika zaman ayrılabileceği, oysa bir hastaya ayrılması gereken sürenin en az 20 dakika olması gerektiği, belirlenen sürede hastalara doğru tanı konulması ve uygun tedavinin planlanması beklenemeyeceği, bu uygulama sonucunda tıbbi malpraktis olayların yaşanacağı, gereksiz tetkik istemlerini arttıracağı, pek çok poliklinik odasının yeterli şekilde havalandırılmadığı gerçeği içinde olağan koşullarda uygun olmayan ve pandemi döneminde bir kat daha artan riskli koşulların varlığı göz ardı edilerek hastaların uzun süre bir arada tutulmasının öngörülebilir toplumsal ağır sonuçları olacağı gerekçeleriyle işlemin iptali ve yürütmesinin durdurulması istenilmiştir.

Eskişehir İdare Mahkemesi tarafından görülen davada talebimiz haklı bulunmuş ve 9 Aralık 2021 tarihinde; bu randevu sisteminin kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olduğu gerekçesiyle işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.[4] Daha sonra ise il sağlık müdürlüğü tarafından yürütmenin durdurulmasına ilişkin karara itiraz edilmiş ve Bursa Bölge İdare Mahkemesi tarafından bu olumlu karar ne yazık ki kaldırılmıştır.

Sağlık hizmetinin işleyişinin Sağlık Bakanlığı tarafından, hekimlerin özerkliği ile taşra teşkilatının yetkilerini tümüyle ortadan kaldıran düzenleyici işlemlerle belirlenmesi temel sorunlardandır. Birbiriyle çelişen, yasal dayanağı bulunmayan düzenlemelerin hekimlerin bilgisine sunulmaması uygulamanın muhataplarının hak arama yollarını da kısıtlamaktadır. Böylelikle düzenlemesi olmayan uygulamalar ile uygulaması olmayan düzenlemeler ortaya çıkmaktadır.

Sonuçları itibariyle aynı talebi içeren bu iki davada farklı sonuca gidilmiş olması idari yargı sisteminde istinaf kanun yolunun kabulünün yarattığı sonuçlardandır. İstinaf kanun yolunun kabulü ile birçok idari uyuşmazlık için temyiz yolu kapatılmıştır. Bu uyuşmazlıklarda kesin kararlar ise bölge idare mahkemelerinin istinaf daireleri tarafından verilmektedir. Bu durum da beraberinde bir çıkmazı getirmekte ve benzer konularda farklı bölge idare mahkemelerince farklı kararlar oluşmasına sebebiyet vermektedir. Mevcut durumda sonuçları itibariyle aynı talebi içeren bu iki davada farklı kararla karşılaşılması da bu durumun bir sonucudur.

Bununla birlikte belirtmek gerekir ki; Bursa Bölge İdare Mahkemesi kararında da “MHRS üzerinden on dakikada iki hastaya randevu verilmesi uygulamasının sistem üzerinden randevu alamayan kişilerin sağlık hizmetlerine erişim hakkının sağlanması amacıyla yapılmış teknik bir düzenleme ve ilk muayene süresi olarak düşünülmesi, gerek -ilk muayene- süresini gerekse yapılacak tetkik ve tahlillerin sonucunun hekime gösterilmesi sırasındaki -tedavi planlama- süresini (5 veya 10 dakikaya bağlı kalmaksızın) her hastanın durumuna göre belirleme hakkının Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi hükümlerine göre ilgili hekime ait olduğu, bu uygulama ile ortaya çıkan sorunların hastane yönetimi, hekimler, Sağlık Bakanlığı, tabip odaları ve sağlık sendikalarının işbirliği ile sağlık hizmetinin gereklerine göre mutabakatla çözümlenebileceği kuşkusuzdur” denilmektedir. Ancak bakanlık bu güne kadar ne hekimlerle ne de hekimlerin meslek örgütüyle bu konuda işbirliği içine girmiştir.

Hekimlerce görev yaptıkları hastane başhekimlikleri ile görüşüp uzmanlıkları da gözetilerek tanı ve tedavi süresine uygun randevu aralıklarının talep edilmesi ve idare tarafından da bu talebin yerine getirilmesi gerekir. İdare tarafından bu taleplerin dikkate alınmaması durumunda hekimlerin yazılı olarak başvurabileceklerini, olumsuz yanıt verilmesi veya 30 gün içinde yanıt verilmeyerek zımnen reddedilmesi halinde ret tarihinden itibaren 60 gün içinde işlemin iptali istemiyle idari yargı yoluna başvurabileceklerini bilgilerinize sunarız.

Türk Tabipleri Birliği Hukuk Bürosu

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

 

[1] https://www.ttb.org.tr/435yiq8, Son Erişim Tarihi:16.02.2024.

[2] https://www.ttb.org.tr/615yir8, Son Erişim Tarihi:16.02.2024.

[3] https://www.ttb.org.tr/815yjfh, Son Erişim Tarihi:16.02.2024.

[4] https://www.ttb.org.tr/655yiwb, Son Erişim Tarihi:16.02.2024.