Türk Tabipleri Birliği (TTB), 2011-2016 yılları arasında yürütülen “Kocaeli, Antalya, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli İllerinde Çevresel Faktörlerin ve Sağlık Üzerine Etkilerinin Değerlendirilmesi Projesi” adlı araştırmanın sonuçlarının Sağlık Bakanlığı tarafından neden açıklanmadığını sordu.
TTB Merkez Konseyi ve TTB Halk Sağlığı Kolu tarafından yapılan açıklamada, söz konusu projenin uzun zaman önce tamamlanmış olmasına karşın henüz sonuçlarının açıklanmadığına ve açıklamak isteyen bilim insanlarının da engellendiğine dikkat çekilerek, Sağlık Bakanlığı’nın bu tutumunun, çevre ve insan sağlığının olumsuz etkilendiği yönündeki kuşkuları doğrular yönde olduğu vurgulandı.
Açıklamada, araştırmanın sonuçlarına ilişkin olarak Sağlık Bakanlığı’na çeşitli sorular yöneltildi.
Açıklama şöyle:
3 Ocak 2019
Sağlık Bakanlığı’nın Beş İlde Yürüttüğü Çevresel Kirlilik Araştırması Sonuç Raporu Ne Oldu?
Ülkemizde son yıllarda çeşitli nedenlerle Ergene Havzası ve Dilovası’nda sanayi kaynaklı çevre kirliliği yoğun olarak gündeme gelmiştir. Bu durum başta bilim insanları olmak üzere, bölgede yaşayan insanların çevre hakkı taleplerinin yükselmesine neden olmuştur. Süreçte çok sayıda bilimsel araştırma yapılmış, sonuçları bilim dünyası ve kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bir o kadarı da engellenmiştir. Tüm bu süreçlerde Hükümet, sanayi kaynaklı bu kirliliği ısrarla göz ardı etmiş, araştırma yapanlara adli/idari soruşturmalar açmış, kısacası bu kirliliği inkâr etme yolunu seçmiştir.
Süreçte Sağlık Bakanlığı gelen eleştirileri bir de kendi gözünden değerlendirmek amacıyla 2011-2016 yılları arasında “Kocaeli, Antalya, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli İllerinde Çevresel Faktörlerin ve Sağlık Üzerine Etkilerinin Değerlendirilmesi Projesi” adı ile ve ülkemizin değişik üniversitelerinden çok sayıda akademisyenin görev aldığı bir projeye başladı. Ancak projenin uzun zaman önce tamamlanmış olmasına karşın henüz sonuçlarının açıklanmaması, açıklamak isteyen bilim insanlarının engellenmesi nedeniyle, Sağlık Bakanlığı’nca desteklenen bu projenin gerçekte, önceden yapılan ve kirliliği ispatlayan çok sayıda yerel araştırma sonuçlarını boşa çıkarmak amacıyla yapıldığı hissediliyordu.
Birkaç ay önce ulusal basına yansıyan haberlerde bu proje çerçevesinde alınan su, toprak, bitki ve çeşitli deniz ürünleri numunelerinde izin verilen limitlerin üzerinde pestisit kalıntıları ve kanserojen kimyasal kalıntılar bulunduğunun ve bu sonuçları Sağlık Bakanlığı’nın kamuoyundan sakladığının iddia edildiğine tanık olduk. Araştırmanın tamamlanmasından iki yıl sonra halen sonuçların açıklanmaması, gerekli önlemlerin alınmaması üzerine, bilim insanı sorumluluğuyla sonuçları açıklayan bir araştırmacının, hizmet sözleşmesini ihlal ettiği gerekçesiyle ceza davası ile yargılanması yolu seçildiğini üzülerek öğrendik.
Gelinen noktada, söz konusu araştırma tamamlanmış ancak sonuçları kamuoyuyla paylaşılmamıştır. Üstelik bu araştırmanın insan ve çevre sağlığını olumsuz yönde etkilediğini gösteren sonuçlarının basına yansıması üzerine bile Sağlık Bakanlığı’nın suskun kalması, bu konudaki şüphelerimizi haklı göstermektedir.
Ulusal basına yansıyan bu haberler nedeniyle sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının ve sağlığın savunucusu Türk Tabipleri Birliği olarak kamuoyu adına soruyoruz;
1-Adı geçen bölgelerde havadaki toz parçacıklarına (PM) yapışan ve solunum yoluyla bünyemize aldığımız kanserojen kimyasalların araştırılması yapıldı mı? Yapıldıysa sonucu ne oldu?
2- Projenin yürütüldüğü bu illerde bir yılın kaç gününde Dünya Sağlık Örgütü’nün kabul ettiği hava kirliliği değerleri aşıldı?
3- Alınan gıda numunelerin yüzde kaçında maksimum kalıntı sınırını aşan pestisitler tespit edildi? Gıda ürününde maksimum kalıntı sınırının altında kalan ancak birden fazla sayıda pestisit içeren numunelerin yüzdesi ne kadardır?
4- Yer altı sularında pestisit ve kalıntıları tespit edildi mi? Edildi ise miktarı nedir? Sularda ve bu bölgelerde üretilen gıda maddelerinde arsenik ve benzeri ağır metal ve eser elementler tespit edildi mi? Eğer edildiyse ne gibi önlemler alındı?
5-Araştırma sonunda bütün çalışmalar üst üste konularak bir haritalama tekniği ile kanser vakalarının yoğun olduğu bölgelerde kanserojen-kimyasal kirliliğinin de yoğun olup olmadığına bakıldı mı? Bakıldıysa sonuçları nedir?
6-Klasik modelde bir kimyasalın miktarı azaldıkça zararlı etkisinin de azalacağı kabul edilir. Oysa hormonal sistem bozucu kimyasalların zararlı etkisi düşük dozlara doğru gidildikçe daha çok artış göstermektedir. Çalışmada gıda ürünlerinde saptanan pestisitlerin hormonal sistem bozucu nitelikte olup olmadığı incelendi mi?
7-Çalışmanın kapsadığı illerde kanser sıklığı ve kansere bağlı ölümler ülke ve dünya ortalamalarına göre nasıl bir değişim izliyor, takip edildi mi?
8-Projeden elde edilen bilgiler doğrultusunda bu bölgelerde herhangi bir önlem alındı mı? Alındıysa nedir?
Sonuç olarak, Sağlık Bakanlığı tarafından 2011-2016 yılları arasında “Kocaeli, Antalya, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli İllerinde Çevresel Faktörlerin ve Sağlık Üzerine Etkilerinin Değerlendirilmesi Projesi” adı ile yürütülen projenin sonuçlarının yukarıdaki sorularımızın yanıtları ile birlikte ivedilikle kamuoyu ile paylaşılmasını talep ediyoruz.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu