Engelli olarak tanımlanan görme, işitme, konuşma, öğrenme, hatırlama, yürüme güçlüğü yaşayan yurttaşların nüfusunun 10 milyona kadar çıkabileceği düşünülmektedir. Ortalama ömrün uzadığı toplumumuzda geriatrik grupta inme hastalığına bağlı felçlerin de engelli nüfusa katıldığı bilinmektedir. Önemli nüfusa sahip olan engelli yurttaşların ülkenin ve yerellerin politikalarında da önemli bir etkisi olabilmelidir.
İklim krizi, güvenli ve yeterli gıda ve suya ulaşamamak, akraba evliliklerinin sıklığı, birinci basamak sağlık hizmetinde yaşanan sorunlar, gebe ve çocukların beslenme, aşı ve takiplerinde yetersizlik, normal doğum ve sezaryen seçimlerinin gecikmesi, iş ve trafik kazaları, afetler, çatışmalar, şiddet olayları engellilik için risk oluşturmaktadır. Engelli yurttaşlarımız için eğitim, istihdam, sağlık hizmetine erişebilirlik de hâlâ ciddi bir halk sağlığı sorunudur.
Çalışabilen engellilerin iş gücüne katılım oranı %22’dir, engelli kadınlar arasında işsizlik çok daha yaygındır. Ülkenin genel bütçesinden Sağlık Bakanlığı’na, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na aktarılan %2’lik kısım ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ödemeleri ortez, protez, tıbbi cihaz, alt bezi vs. evde bakım hizmeti dahil gereksinimlerin çok azını karşılamakta; yurttaşların cepten ödemek zorunda kaldığı harcamalar her gün artmaktadır. Bakım ücreti, engelli maaşları hayat pahalılığı karşısında çok düşük kalmakta ve çoğunluğu için de sağlanmamaktadır. Erken rehabilitasyon hizmeti vermesi gereken kamuya ait rehabilitasyon merkezi sayısı yeterli değildir. Özel fizik tedavi merkezleri ile özel eğitim merkezleri ise nitelik ve ücret bakımından eleştiriye açıktır. Hükümetin hazırladığı beş yıllık “Ulusal Engelli Hakları Strateji Belgesi Eylem Planı” bu alana dair bir adım olarak kabul edilebilse de; 2022 yılı itibariyle planın sonuçlarının görüldüğü ve topluma yansımasının hissedildiğini söylemek mümkün değildir.
Unutmamalı ki engelli yurttaşlarımız edilgen, yardım bekleyen kişiler değildir. Engelli yurttaşlarımıza yönelik her türlü ayrımcılık son bulmalı; onların eğitim, sağlık, istihdam, olanakları düzeltilmeli, şehir bölge planlaması engelli yurttaşlarımız gözetilerek yapılmalı, mimari engeller ortadan kalkmalıdır. Kamu erki bu sorumluluklarını yerine getirmelidir, aksi halde 3 Aralık Dünya Engeller Günü, “birliktelik” mesajlarından öteye gitmeyecektir.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi