Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın yeni anayasada laiklik ibaresinin olmaması gerektiği yönündeki ifadeleriyle ilgili açıklama yaptı. 
 
 
27.04.2016
 
TBMM Başkanı Milletten Aldığı Görevi İade Etmelidir
 
Geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluş yıldönümü resepsiyonunu iptal eden Meclis Başkanı İsmail Kahraman, önceki gün yeni anayasada laiklik ibaresinin olmaması gerektiğini ifade etmiştir. Kuruluş yıldönümü resepsiyonunun iptali ile bu açıklama birlikte değerlendirilmelidir.
 
Laiklik ülkemizin yönetiminde halkın egemenliğini koruyan bir ilkedir. Anayasada da bu güvence altına alınmaktadır. Laik anlayış sayesinde dinin kurallarına göre değil, yurttaşların özgür iradelerine uygun biçimde bir yönetim sağlanabilir. Din kuralları değişmez ancak özgür fikirler zaman içinde değişebilir. 
 
Laiklik demokratik bir toplum için yaşamsal bir gerekliliktir ve dini kurallar üzerinden temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmaması için getirilmiş bir yönetim ilkesidir.
 
Herkese eşit mesafede durmak ve herkesin vicdan hürriyetini güvence altına almak devletin en önemli görevi ve işlevi olmalıdır. Bunun aksinin olduğu bir ortamda, toplumsal huzurun ortadan kalkması kaçınılmazdır. 
 
Anayasasının değiştirilmesi teklif bile edilemez denilen maddelerinden birinin değiştirilmesi gereğinin TBMM Başkanı tarafından ifade edilmesi kişisel görüş, demokratik hak, ifade özgürlüğünün ötesinde bir durumdur. İktidar sahiplerine en küçük eleştirinin soruşturma, dava konusu edildiği, ülkenin sorunlarını dert eden ve "barış olsun, ölümler dursun" diyenlerin yargılanıp hapse atıldığı ülkemizde TBMM Başkanı'nın bu beyanı kabul edilemez bir açıklamadır. Bu açıklamanın yok sayılması da mümkün değildir. Sayın Meclis Başkanı kendisine verilen “milleti temsil etme yetkisini” kötüye kullandığı için bu görevi millete iade etmelidir.
 
Diğer yandan; iktidar sözcülerinin laiklik ilkesini savunur görünen açıklamaları da samimiyetten uzaktır. Zira; Türkiye'de halihazırda din kurallarının devletin işleyişine egemen olmadığını söyleyebilmek mümkün değildir.
 
Zorunlu din derslerinin ilkokula kadar indiği, neredeyse bütün devlet okullarının imam hatip okullarına dönüştürüldüğü, konferansların, belediye otobüslerinin harem-selamlık olduğu, Ramazan ayında kamu yemekhanelerinin bakım-badana bahaneleriyle kapatıldığı, açılış kokteyllerinde alkolün yasaklandığı, belli inanca sahip olmanın kamuda ve hayatın her alanında ikbal getirdiği, hastanelerde psikolog yerine imam çalıştırılmak istendiği, peygamber tıbbı başlığıyla Cumhurbaşkanı'nın eşinin himayesinde bin yıl öncesinin yöntemleriyle hasta tedavisi için kongreler düzenlendiği, helal kan ve helal anne sütünün, aşıların, organ ve doku naklinin, kürtajın, sezaryenin dine uygunluğunun en yetkili kamu görevlilerince tartışıldığı bir ülkede laik yönetimin değeri su götürmez bir gerçektir.
 
Türk Tabipleri Birliği devletin laikliği ilkesinin, fiziksel, ruhsal ve sosyal sağlık için yaşamsal olduğunun bilincinde olarak laik, demokratik, eşit, özgür bir Türkiye için mücadele etmeyi sürdürecektir.
 
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
 
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi