Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Devrimci Sağlık-İş Sendikası, Türk Hemşireler Derneği (THD), Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (Tüm Rad-Der) ile Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHU-Der) COVID-19 tedbirlerinin gevşetilmesi ile ilgili 4 Mart 2021 günü TTB Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut ile SES Eş Genel Başkanları Selma Atabey ve Hüsnü Yıldırım katıldı.

Açıklama sonrası söz alan Selma Atabey mutant virüsler yaygınlaşırken tedbirlerin gevşetilmesinin ve Sağlık Bakanlığı’nın şeffaf bir biçimde bilgi paylaşımı yapmamasının sağlık çalışanları arasındaki tedirginliği artırdığını söyledi. Önümüzdeki dönem COVID-19 dışı hasta gelişlerinin artacağına dikkat çeken Atabey, sağlık çalışanlarının kişisel koruyucu ekipmanlardan ek ödemelere, çalışma saatlerinden COVID-19’un meslek hastalığı kabul edilmesine kadar hakları için mücadeleyi sürdüreceğini ifade etti.

Hüsnü Yıldırım da siyasal iktidarın pandemiyle mücadeledeki eşitlikten yoksun tavrını eleştirdi. AKP’nin siyasal çalışmalarını sürdürürken, toplumsal kesimlerin önüne engel çıkardığını hatırlatan Yıldırım, Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan renkli haritada bunun sonuçlarının görülebileceğini kaydetti.

Dr. Vedat Bulut tarafından okunan ortak basın açıklaması ise şöyle:

1 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan “yeni kontrollü normalleşme” kararları Sağlık Emek-Meslek Örgütleri tarafından incelenmiştir. Yapılan toplam aşı sayısı bağışıklama oranını ifade etmemektedir. 9 milyon aşıyla nüfusun %10’u bağışıklanmış değildir. Ancak 2 milyon yurttaşımıza ikinci doz aşı yapılmıştır ve aşılanmanın üzerinden 2 hafta geçtikten sonra toplumun sadece %2 kadarı bağışıklanmış olacaktır. Toplumsal bağışıklığın elde edilmesi için en az %70’lik toplum nüfusunun bağışıklanması gerekir. Aşılamanın başladığı 13 Ocak 2021 tarihinden bu yana 7 hafta geçmiştir. Aşılama hızı böyle devam ederse, %70’lik oranın yakalanması için aşı mücadelesi 2-4 yıl kadar daha sürecek demektir.

Tıpkı 1 Haziran “normalleşme” kararları gibi bu kararlar da erken alınmaktadır. Sosyal devlet ilkelerine uygun bir şekilde 14-28 gün kapanmayı uygulamamış, sonuçta resmi rakamlarla bile 3 milyona yakın yurttaşımız hasta olmuş, 30 bine yakın yurttaşımız yaşamını kaybetmiştir. Epidemiyolojik çalışmalar bu rakamların çok daha üzerinde hasta olduğunu ve fazladan ölümlerin açıklanamadığını göstermektedir.

Sağlık çalışanlarına alkış verdiniz, “Hakkınızı ödeyemeyiz” dediniz ve gerçekten “HAKKIMIZI ÖDEMEDİNİZ!”

“Yeni kontrollü normalleşme” kararları içerisinde yer alan “YERİNDE KARAR” uygulaması yerinde olmakla beraber, illerde il hıfzıssıhha kurulları ildeki tüm paydaşlarıyla, yani meslek örgütleri, sağlık çalışanlarının sendikalarıyla masaya oturup işbirliği, görüş alışverişi yapmamaktadır. Sağlık çalışanlarının sahadan gözlemleri kararlara yansımamakta, aksine sahte üretilmiş rakamlarla pandemide yönetimsizliğin-kötü yönetimin üzeri örtülmektedir.

81 ili renklere ayırarak risk bölgelerini sınıflandıranlar, Türkiye’nin boydan boya siyahlara büründüğünü, tıpkı Sağlık Bakanlığı’nın siyahlaşan tablolarına benzediğini görmezlikten geliyorlar. Ailesinden birini kaybetmemiş, yakın çalışma arkadaşları ve ailelerinden birisi hasta olmamış tek bir coğrafi noktamız bile kalmamıştır. Vaka-hasta sayısı 10 bini aşmıştır ve her gün 60’tan fazla yurttaşımız hayatını kaybetmektedir. Bu ortamda “yeni kontrollü normalleşme” tıpkı 1 Haziran’da gerçekleşen “normalleşme” adımları gibidir. O zaman da bizleri dinlemediniz, şimdi de dinlemeyeceğinizi biliyoruz.

“Her iki haftada bir de normalleşme uygulaması güncellenecek, valiliklerimiz başkanlığındaki il hıfzıssıhha kurullarımız bu güncellemeye göre uygulamayı gözden geçirecek ve yeni düzenlemelere gidecektir” denmektedir. Yani iki haftada bir yine yerel sağlık emek-meslek örgütlerinden görüş alışverişi yapılmayacaktır. Yoksulluktan, işsizlikten mustarip olan halk maskeye ayıracak parayı bulamamakta, evine ekmek götürmek için çalışmak zorundadır. Dört kişilik bir ailenin aylık maske masrafı en az 100 TL’dir. Bu gerçekleri görmeyenler yurttaşlarımızın günlük hayatlarının her anında temizlik, maske ve mesafe denilen salgın tedbirlerine uymasını beklemektedir. Kendilerini sorumlu tutmayanlar salgının faturasını da halka yıkmaktadır. Gündüz alanları, işyerlerini, toplu taşımayı, uçak seferlerini tıka basa dolduran zihniyet, gece sokağa çıkma kısıtlamasıyla akla, bilime uygun olmayan kararlar vermektedir. Bu ortamı yaratanlar, her nedense konu sinema ve tiyatroya geldiğinde benzer kararlar almamaktadır.

Sağlık Emek-Meslek Örgütleri olarak önerimiz hızla 120-150 milyon doz aşı temin ederek toplumda aşıyı yaygınlaştırmak, aşıya adil ve eşit erişim ile toplumsal bağışıklığı sağlamak, bunu yaparken de sosyal devlet ilkeleriyle yurttaşlarımıza mali yardım sağlayarak 14-28 gün bireysel hareketliliğin korunduğu toplumsal kısıtlamaların getirildiği bir kapanma uygulamasını yapmaktır.

“Yeni kontrollü normalleşme” kararı erken alınmış bir karardır ve bu kontrollü adımlar için aşılama yapılması ve önlemlerin alınması zorunludur!

Kamuoyuna ve basına saygılarımızla duyururuz.

Türk Tabipleri Birliği

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası

Devrimci Sağlık-İş Sendikası

Türk Hemşireler Derneği

Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği