COVID-19 pandemisinde içinde bulunduğumuz durum; dünyadaki resmi verilere göre COVID-19’a bağlı 352 milyon hasta, 5,6 milyon ölüm ve toplamda 9,9 milyar dozu bulan; ama muazzam bir bölgesel ve uluslararası eşitsizlikle uygulanmış COVID-19 aşısı olarak sayılarla ifade edilebilir.
Türkiye 24 Ocak 2022 tarihi temel alındığında, toplam olgu sayısında dünyada yedinci; Avrupa’da beşincidir. Bunun yanı sıra ülkemiz, yeni olgu sayısında dünyada dokuzuncu olarak görülmektedir.
Sağlık Bakanlığı açıklanmış verilerine göre dahi ölümlerin yüksek seyri devam etmektedir. Yurttaşların önemli bir bölümünü son altı ayda kaybettiğimizi hatırlamak gerekir. Toplam ölümlerin %24,2’si 11 Mart 2020 ile 31 Aralık 2020 arasında, %33,5'i 1 Ocak 2021 ile 30 Haziran 2021 arasında ve %42,3'ü 1 Temmuz 2021 ile 18 Ocak 2022 arasında kaydedilmiş, ilk dokuz ayda bu rakam toplam ölümlerin dörtte birine denk düşerken, son altı ayda ilk dokuz ayın neredeyse iki katına yakın insanımız kaybedilmiştir. Bunlar sadece rakamlar değil, hepimizin sevdiği yakınları, biricik canlardır.
Bilim Kurulu toplantısının yapıldığı 12 Ocak 2022 ve sonrasında salgının seyrinde sahada yaşanan duruma ve bilimsel gelişmelerin sonuç ve öngörülerine aykırı olarak ilan edilen kararlar ile hızlı tanı testleri yaygın uygulamaya konulmadığı halde PCR testi uygulamalarında belirgin kısıtlamalara gidilerek testlerin önemli bir bölümünden vazgeçilmiştir. Daha önce vaka ve hasta arasında yapılan dayanaksız, tıbbi ilkelere aykırı ayrımın bir benzeri ile karşı karşıya kalınmış, temaslılarda dahi belirti varlığı halinde tarama yapılması planlanmıştır. Bulaşıcı hastalıklarda temel bir ilke olan bulaş zincirini kırma adımı yok sayılmıştır.
Omicron varyantının daha hafif hastalık beklentisiyle eşleştirilmesi, yaşanan sürecin yıkıcı etkilerini belirginleştirme tehlikesini barındırmaktadır. Sağlık Bakanı’nın 24 Ocak 2022’de sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada da hem sağlık sisteminin aşırı yükü hem de tam aşılı olsalar dahi hastalığı ağır geçirebilen gruplar göz ardı edilmiştir. Özellikle kırılgan gruplarda, aşısız/hatırlatıcı dozu eksik, yetersiz koruyuculuk sürecine girmiş, ileri yaşta, bağışıklığı baskılanmış hastalıkları olanlar varyanttan bağımsız olarak ağır hastalık, hastaneye yatış ve ölüm riskiyle yüzleşmektedir. Beklenti ve dileklerimizi gerçeklerle değiştirip rehavete yol açacak çıkarımların, telafisi zor kayıp ve zorlu süreçlere neden olacağı düşünülmektedir.
Sevgili yurttaşlara seslenmek istiyoruz,
Her zaman olduğu gibi kamu otoritesinin yükümlülüklerini ısrarla hatırlatmaya ve kamu otoritesini gereğini yapma çağrılarımıza devam ediyoruz. Bu konuda mevcut eksikliklerin hiçbir yurttaşımızın canını almasına göz yumamayız. Tüm yurttaşlarımızı da aşı takvimlerini en hızlı ve kısa sürede tamamlamaya; kendilerine, sevdiklerine, topluma karşı sorumlulukları kapsamında aşılanmaya, aşılarını tamamlamaya davet ediyoruz. Hava yoluyla bulaşma özelliği artık net olarak ortaya konulan bu etkene karşı salgın koşullarında iyi havalandırılan ortamlarda, maske ve mesafeyi de dikkate alarak sosyal buluşmalarımızı yapma konusunda özenimizden vazgeçmeyelim. Gerek orta dereceli okulların tatil edildiği bir dönemde gerek mevsimsel koşullar nedeniyle bireysel ve toplumsal sorumluklarımızı birbirimize hatırlatmak ve gereğini yapmak için çabalamak, birbirimizin sağlığını korumak için hepimize düşen bir görevdir.
Türk Tabipleri Birliği Pandemi Çalışma Grubu
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi