Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın yazısına ilişkin değerlendirme

2091/2008
29.12.2008

TABİPODASI BAŞKANLIĞI’NA

Konu: Üniversite öğretim elemanlarının, meslek kuruluşlarının yönetim veya denetim organlarında görev yapmalarının Yükseköğretim Kanunu’nun 38. maddesi kapsamında görevlendirmeleriyle mümkün olabileceğine ilişkin Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın yazısına ilişkin değerlendirme ile bilgi istemidir.

YükseköğretimKurulu Başkanlığı tarafından bütün üniversite rektörlüklerine17.11.2008gün ve 033505 sayı ile akademik kadrolar konulu bir yazı gönderilmiştir. Buyazıda, üniversite öğretim elemanlarının, meslek kuruluşlarının yönetim vedenetim organlarında ancak Yükseköğretim Kanunu’nun 38. maddesi kapsamındagörevlendirmeleriyle yer alabilecekleri, aksi halde Yükseköğretim Kanunun 36.maddesi çerçevesinde söz konusu kuruluşlarda görev yapmalarının mümkünolmayacağı bildirilmektedir

Türk TabipleriBirliği’ne değişik tıp fakültelerinden öğretim üyelerindengelen başvurularda, kendilerine bu yazının tebliğ edildiği,TürkTabipleri Birliği, Tabip Odaları ile tıpta uzmanlıkderneklerindeki yönetim ve denetim kurulu üyelikleri için YÖK Kanunu’nun 38.maddesi uyarınca görevlendirme gerekip gerekmediği sorulmakta, duruma ilişkinhukuki bilgi istenilmektedir.

Bu nedenleOdanız tarafından gerek Tabip odası gerekse tıpta uzmanlık derneği ve ya başkaca dernek, sendika vb. örgütlerin yönetim ve denetim kurullarında yer alanüyelerinizin, üniversite öğretim üyelerinin konu ile ilgili olarakbilgilendirilmeleri amacı ile TTB Hukuk Bürosu tarafından hazırlanan hukukideğerlendirme yazısı  ekte gönderilmektedir.

YükseköğretimKurulu Başkanlığı’na, Birliğimiz tarafından yazı gönderilerek  öğretimüyelerinin üyesi oldukları tabip odaları ile uzmanlık dernekleri yönetim vedenetim kurullarında görev almaları için üniversite yönetim kurulunun onayı verektörün izninin gerekmediğine ilişkin açıklama yapmaları istenmiştir. Yanıtgeldiğinde ayrıca odalarımıza iletilecektir.

Ayrıca odanızagenel yazının uygulanması ile ilgili olarak başvuru gelip gelmediğinin geldi isekapsamının yapılacak girişimlere esas olmak üzere Birliğimize bildirilmesigereğini bilgilerinize sunar, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Saygılarımızla,
Dr.Eriş Bilaloğlu
TTB Merkez Konseyi
Genel Sekreter

EK:

I- YükseköğretimKurulu Başkanlığının 17.11.2008 gün ve 033505 sayılı akademik kadrolarkonulu genel yazısının sonuçları:

Genel yazınınyaratacağı sonuçları tam olarak belirleyebilmek için öncelikle kapsamınıanlaşılır hale getirmek gerekmektedir. Yazıda “kamu kuruluşları veya ‘meslekkuruluşlarının’ yönetim veya denetim organlarında görev yapmak üzere ilgiliKanun hükümleri uyarınca görev alanlar”  ibaresi kapsamı belirtmektedir.“Kamu kuruluşları” nda görev almanın yöntemi 2547 Sayılı Yasa ile bazı özelKanunlarda düzenlenmiş olduğundan değerlendirmemizin dışında tutulacaktır.

“…‘meslekkuruluşlarının’ yönetim veya denetim organlarında görev yapmak üzere ilgiliKanun hükümleri uyarınca görev alanlar” ibaresinin belirsizliğinden dolayıoldukça geniş bir kapsamı bulunmaktadır.  “Meslek kuruluşu” kavramınıniçineTürkTabipleri Birliği, Barolar, Eczacılar vb. kanun ile kurulmuşKamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları girdiği gibi, Tıpta UzmanlıkTüzüğü uyarınca düzenlenen tıpta uzmanlık ve yan dal uzmanlığı alanlarında veyabilim alanlarda faaliyet göstermek üzere kurulmuş tıpta uzmanlık dernekleri,diğer meslek mensuplarının kurduğu ve meslekle ilgili alanlarda faaliyetgösteren dernekler, hatta giderek sendikaların girmesi bile söz konusuolacaktır.

Bu durumda, öğretimüyelerinin üyesi oldukları örgütlerde seçilme haklarını kullanabilmeleri içinYÖK yasasının 38. maddesine göre görevlendirilmeleri gerekmektedir. 38. Maddeyegöre görevlendirme için ise ilgilinin isteği dışında üniversite yönetimkurulunun uygun görmesi ve rektörün onayı gerekmektedir.  Bu şekildegörevlendirilen öğretim üyeleri döner sermayeden yararlanamamaktadır.

Genel yazıyla,Üniversite Öğretim üyelerinin örgütlenme özgürlüğü haklarının kullanımınıÜniversite Yönetim Kurulunun ve rektörün uygun görmesine bağlanmakta, emeklerisonucu elde ettikleri ücretlerin önemli bir parçası olan döner sermayeödemelerinden de vazgeçmeye zorlanmaktadır.  Böylece hem öğretim üyesiolan bireylerin örgütlenme özgürlüğüne hem de bu kişilerin yönetim ve denetimorganlarında yer aldığı meslek örgütlerinin faaliyetlerine müdahale sürecibaşlatılmaktadır.

II- Genel YazınınHukuksal Değerlendirmesi.

1- Yükseköğretim Kurulunun öğretim üyelerinin meslek örgütlerine seçme ve seçilmehakkını sınırlama yetkisi bulunmamaktadır.

Anayasanın 130. Maddesinde yükseköğretimkurumlarının görev, yetki ve sorumlulukları ile öğretim elemanlarınınuyacakları koşullar, kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkilerininkanunla düzenleneceği belirtilmiştir.

Anayasanın 131. maddesinde iseYükseköğretim Kurulu’nun Kurul teşkilâtı, görev, yetki, sorumluluğu ve çalışmaesaslarının kanunla düzenleneceği belirtilmiştir. 2547 Sayılı YükseköğretimKanunu’nun 7. maddesinde Yükseköğretim Kurulunun görevleri düzenlenmiştir.

Değinilen Anayasa maddelerinde açıkça yeraldığı üzere Yükseköğretim Kurulu, üniversite öğretim üyelerine Yasa iledüzenlenmeyen bir yükümlülük getiremez.

Bu durumda 2547 Sayılı Yasa’da üniversiteöğretim üyelerinin örgütlenme özgürlüğüne müdahaleye olanak veren bir yasahükmü bulunup bulunmadığına bakmak gerekmektedir. Genel yazıda müdahaleyedayanak olarak gösterilen ne 36 ne de 38. madde de müdahalenin yasal dayanağıyoktur.

Yazıda dayanak olarak gösterilen 36. Madde“ÇALIŞMA ESASLARI” başlığını taşımaktadır.  “Çalışma” kavramınınkullanılmasından anlaşılacağı üzere öğretim üyesi olarak akademikpersonelin  “bir iş görmesine” ilişkin kuralları düzenlemektedir. Öğretimüyesinin iş görmesi dışında örgütlenme hakkının sınırlanması ile ilgili birhüküm içermemektedir.

Diğer değinilen madde olan 38. maddenin üstbaşlığı ise KAMU KURULUŞLARI VE VAKIFLARDA GÖREVLENDİRME”dir.  Bu madde başlığından ve kapsamından açıkça anlaşıldığı üzere iznebağlanan durum, öğretim üyelerinin öğretim üyeliği görevinin “işinin” devamı vebir parçası olarak belirtilen kuruluşlarda “iş görmek” üzere geçici olarakgörevlendirilmesidir. 

Bu madde de tarafı olduğumuz uluslar arasısözleşmelerde ve Anayasa’da düzenlenen temel haklar içinde yer alan örgütlenmeözgürlüğünü sınırlandıran, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın yazısına dayanakoluşturacak bir düzenleme bulunmamaktadır.

Bu nedenle Yükseköğretim Kurulu’nun öğretimüyelerine yönelik olarak anayasada tanımlanan temel hak ve özgürlüklerden olanörgütlenme özgürlüğünün kullanımını izin koşuluna bağlaması, ekonomik sonuçlaröngörmesi vb yollarla sınırlama yetkisi bulunmamaktadır.

2-  Yükseköğretim Kurulu’nun yazısıörgütlenme hakkının güvence altına alındığı ulusal ve uluslararasıdüzenlemelere açıkça aykırıdır.

Yukarıda değinildiği üzere YükseköğretimKurulu’nun yazısında yer alan “meslek kuruluşu” kavramı dernekleri, kamu kurumuniteliğindeki meslek kuruluşlarını hatta sendikaları içine alacakgenişliktedir. Yazı buralara üye olmayı izne tabi kılmamakla birlikte yönetimve denetim organlarına seçilip görev yapmayı üniversite yönetim kurulunun verektörün iznine tabi kılmakta, döner sermaye kesintisi gibi ekonomik sonuçlaryüklemektedir. Bu nedenle hem öğretim üyelerini hem de denetim ve yönetimkurullarında yer aldıkları meslek kuruluşlarını etkilemektedir. 

Meslek örgütleri kar amacı gütmeyen,toplumsal ve mesleki çıkarları gerçekleştirmek amacıyla kurulan kuruluşlardır.Bu kuruluşlar devlet organlarından bağımsız ve kural olarak gönüllülük esasınagöre çalışırlar. Anayasa Mahkemesi’nin 1987/14 E ve 1988/1 K sayılıkararında  “Çağdaş demokraside kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının(Barolar, Odalar), sendikaların, kamu faydasına yararlı derneklerin, olağanderneklerin, vakıfların, tüm baskı gruplarının devlet düzeni, siyasal vetoplumsal yaşam yönünden birbirinden ayrılmaz ve yadsınmaz değerleri, hepsininkamusal önemi vardır.” denmektedir.

Anayasa Mahkemesi’nin daha 1987 tarihlikararlarına konu olan baskı grubu kavramı, çağdaş demokrasinin olmazsa olmazıkabul edilmekte ve sayısız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında, birülkenin demokratiklik ölçütü olarak değerlendirilmektedir. Baskı grupları,idareyi/yönetimi/hükümet edenleri, en genel ifadesiyle devleti çevreleyen,öneri, eleştiri, talepleri ile ülke yönetimine katkıda bulunan ve yönetimitoplum adına denetleyen gruplar/örgütlerdir.

Baskı gruplarınınvar olabilmesi ve yaşayabilmesi için, temel insan hakları yelpazesinin başatönemindeki iki kardeş hakkına, ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğühaklarına ihtiyaç bulunmaktadır. Gerçekten de,örgütlenme özgürlüğü sadece bir araya gelmeyi, aynı çatı altında toplanmayıdeğil, “çıkarlarını korumak için” bir baskı grubu oluşturmayı da kapsar vedahası gerekli kılar. Nitekim; örgütlenmeözgürlüğü önündeki hukuki engeller, hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesikararları hem de ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler doğrultusundayeniden düzenlenmiş, engeller kaldırılmaya çalışılmıştır.

Avrupa İnsan HaklarıSözleşmesinin 11. Maddesinde örgütlenme özgürlüğü güvence altına alınmaktadır. Maddede herkesinasayişi bozmayan toplantılar yapmak, demek/örgüt kurmak, ayrıca çıkarlarınıkorumak için başkalarıyla birlikte sendika kurmak ve sendikaya katılmak hakkınasahip olduğu belirtilmiştir.

11. maddenin 2. fıkrasında ise bu haklarınkullanılmasının, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak,ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suçişlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak veözgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabileceğibelirtilmiştir.  2. fıkrasının ilk cümlesi uyarınca örgütlenme özgürlüğünemüdahale edilebilmesi için öncelikle müdahalenin kanunla öngörülmüş olmasıgerekir. Kanunla öngörülmüş olması tek başına müdahale için yeterli olmamaktaayrıca müdahalenin maddede sayılan meşru amaçlardan birini gerçekleştirmek içinyapılması ve demokratik düzenin gerekleri ile uyumlu olması gerekir.

Sözleşmenin bu maddesi uyarınca genelyazıyı değerlendirdiğimizde öğretim üyelerinin ve üyesi oldukları örgütlerinörgütlenme özgürlüğüne yapılan müdahale kanunla yapılmamıştır. Öncelikli olarakbu nedenle hukuka aykırıdır. Kanun’da yer alsaydı bile sözleşmede sayılan meşrubir amaca dayanmadığı ve demokratik toplumun gereklerine aykırı olduğu için desözleşmeyi ihlal etmesi söz konusudur.

Öte yandan örgütlenme özgürlüğü ile düşünceve ifade özgürlüğü arasında kopmaz bir bağ bulunmaktadır. Örgütlenme özgürlüğüolmadan düşünce ve ifade özgürlüğünün hayata geçirilmesi olanaklıolamayacağından genel yazı ile öğretim üyelerinin AİHS’nin 9 ve 10 maddelerindegüvence altına alınan düşünce ve ifade özgürlüğüne de müdahale edilmektedir.

İç hukukta ise başta Anayasa’nın Dernekkurma özgürlüğünü düzenleyen 33. maddesi ihlal edilmektedir. Bu madde uyarıncaherkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya daüyelikten çıkma (DeğişikFıkra: 4121 - 23.07.1995) Bu madde hükümleri vakıflarla ilgili olarak dauygulanır.hürriyetine sahiptir. Madde de örgütlenme özgürlüğünün,AİHS’ne benzer bir biçimde ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesininönlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hürriyetlerininkorunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabileceği belirtilmiştir.

Kuşkusuz örgütlenme özgürlüğü sadece örgüteüye olmayı ya da örgütün faaliyetlerine katılmayı değil aynı zamanda seçme veseçilme, seçilmiş organlarda görev yapma hakkını da kapsamaktadır.

Nitekim Medeni Kanunun 57. maddesindeherkesin, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahip olduğu, 68.maddesinde dernek üyelerinin eşit haklara sahip olduğu, her üyenin, derneğinfaaliyetlerine ve yönetimine katılma hakkının bulunduğu açıkçadüzenlenmiştir.  72. maddesinde ise Derneğin zorunlu organlarının, genelkurul, yönetim kurulu ve denetim kurulu olduğu belirtilmiştir.

Dernekler Kanununda da paralel hükümlereyer verildiği gibi dernek kurma hakkının düzenlendiği 3. maddesinde fiilehliyetine sahip gerçek veya tüzel kişilerin, önceden izin almaksızın dernekkurma hakkına sahip olduğu, ancak, Türk Silahlı Kuvvetleri ve kolluk kuvvetlerimensupları ile kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlilerihakkında özel kanunlarında getirilen kısıtlamaların saklı olduğubelirtilmiştir. Bu vurgu ile bu hakka ancak yukarıda belirtildiği üzereAİHS’nde belirtilen unsurları içeren bir kanun hükmüne dayanarak müdahale etmekolanaklıdır. 

Dernekler Kanunun 13. maddesinde dernekhizmetlerinin esasen gönüllülük temelinde yürütüleceği, dernek yönetim vedenetim kurullarının kamu görevlisi olmayan başkan ve üyelerine ücretverilebileceği belirtilmiştir. Görüldüğü üzere kanun ile açıkçasınırlanmamışsa kamu görevlilerinin yönetim ve denetim organlarında görevalabileceği ancak bu kurul üyeliklerinden dolayı ücret alınamayacağıdüzenlenmektedir.

Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarise Anayasa’nın 135. maddesinde düzenlenmiştirMADDE 33 - Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkınasahiptir.Dernek kurabilmek için kanunun gösterdiği bilgi ve belgelerin, kanundabelirtilen yetkili mercie verilmesi yeterlidir. Bu bilgi ve belgelerin kanunaaykırılığının tespiti halinde yetkili merci, derneğin faaliyetinin durdurulmasıveya kapatılması için mahkemeye başvurur.Hiç kimse bir derneğe üye olmaya vedernekte üye kalmaya zorlanamaz. Dernek kurma hürriyetinin kullanılmasındauygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.(Dört ve BeşinciFıkralar: 4121 - 23.07.1995)(Değişik Fıkra: 4121 - 23.07.1995) Dernekler,kanunun öngördüğü hallerde hâkim kararıyla kapatılabilir veya faaliyettenalıkonulabilir. Ancak, milli güvenilğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veyasuçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmedesakınca varsa, kanunla bir merci, derneği faaliyetten men ileyetkilendirilebilir. Bu mercin kararı, yirmidört saat içerisinde görevlihakimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksihalde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.. Maddeye göre “(Değişik Fıkra: 4121 - 23.07.1995) Birincifıkra hükmü, Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri mensuplarına vegörevlerinin gerektirdiği ölçüde Devlet memurlarına kanunla sınırlamalargetirilmesine engel değildir.Kamu kurumu niteliğindeki meslekkuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterekihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genelmenfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzeremeslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organlarıkendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimialtında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişilikleridir.

Bu madde uyarınca kendi özel kuruluşkanunları ile görev ve sorumluluk alanları tanımlanan Kamu Kurumu NiteliğindekiMeslek Kuruluşları’nın hem toplumla hem de meslek mensupları ile ilgili kamusalgörevleri bulunmaktadır. Bu görevleri ise üyeleri arasından seçilmiş organlarıaracılığı ile yerine getirilmektedir. Bu organlarda görev alma bakımından bütünüyeler arasında eşitlik bulunmakta, seçme ve seçilme hakkının kullanım yönündenüyelik yeter koşul olup, kamu görevlisi olup olmamanın önemi bulunmamaktadır.Kamu Kurumu Niteliğinde Meslek Kuruluşlarının özel yasalarında üye olan bütünmeslek mensuplarına tanınan organlarda görev alma hakkı, genel yazı ile öğretimüyesi olanlar yönünden hukuka aykırı olarak sınırlandırılmaktadır.

III- Sonuç: Düşünce, ifade veörgütlenme özgürlüğü bilimsel üretimin önkoşuludur. Üniversitelerin bilimselçalışmalar için gereksinim duyduğu bilimsel özerkliği; düşünce ve ifadeözgürlüğü ile bu özgürlüklerin altyapısını oluşturan örgütlenme özgürlüğüolmadan gerçekleştirmek olanaklı değildir. Bu özgürlüklere, bilimsel özerklikkonusunda yüksek düzeyde duyarlı olması gereken Yükseköğretim Kurulu tarafındanmüdahale edilmesi hukuka aykırılığı daha da ağırlaştırmaktadır.

Yükseköğretim Kurulu’nun yazısının gerialınması ya da yürütmesinin durdurulması içinTürkTabipleri Birliği veya öğretim üyeleri adına gerek idaregerekse yargı nezdinde her türlü hukuksal başvuruda bulunulabileceğidüşünülmektedir.