Sağlık Bakanlığı’nın Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerini hedef alan uygulamalarına karşı DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından ortak bir basın toplantısı düzenlendi.

TMMOB toplantı salonunda 09 Ağustos 2018 tarihinde düzenlenen basın toplantısında Sağlık Bakanlığı, TTB’ye yönelik demokratik olmayan tutumundan vazgeçmeye çağırıldı.

Basın toplantısına, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ve KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen katıldı.

Ortak açıklamanın TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından okunduğu basın toplantısında konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman ise bu süreçte TTB ile dayanışma içinde olan DİSK, KESK ve TMMOB yöneticileri ile üyelerine teşekkürlerini iletti.

Yaşamdan yana tavır alan TTB’nin bu tavrını sürdüreceğini vurgulayan Prof. Dr. Adıyaman, baskıların kendilerini yıldırmayacağını söyledi.

BASIN AÇIKLAMASI
09.08.2018

 SAĞLIK BAKANLIĞI ANAYASAL YETKİLERİNİ AŞIYOR!

TTB Merkez Konsey Üyelerini yaptıkları basın açıklaması nedeniyle kamu görevinden çıkarmaya çalışmak, demokratik kurumlara gözdağı vermektir.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi (TTB MK) 24 Ocak 2018 tarihinde “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” konulu bir basın açıklaması yapmış ve ardından hedef gösterilen Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve TTB MK üyeleri hakkında adli işlemler başlatılmıştı. TTB MK üyeleri uzun bir gözaltı sürecinden sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılmışlardı.

Aynı dönemde Sağlık Bakanlığı tarafından TTB MK üyelerinin, merkez konsey üyeliklerinin düşürülmesi talebiyle açılan dava 29 Haziran 2018 tarihinde reddedilmiştir.

Tüm bu gerçeklere rağmen Sağlık Bakanlığı tarafından bağlı işyerlerinde çalışan TTB MK üyelerine yönelik baskılar ve idari soruşturmalar devam etmektedir.

Bu çerçevede TTB Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz memuriyetten atılma talebiyle Sağlık Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmiştir. TTB MK üyesi Dr. Selma Güngör’ün aile hekimliği sözleşmesi sonlandırılmış ve kendisinin 5 yıl aile hekimliği yapamamasına karar verilmiştir. Yine Sağlık Bakanlığı bünyesinde aile hekimliği yapan TTB MK üyesi Dr. Yaşar Ulutaş hakkında da benzer soruşturma sürdürülmektedir.

Sağlık Bakanlığı kendi bünyesinde çalışan üç TTB MK üyesi hekimi cezalandırarak, işten atarak TTB faaliyetlerine müdahale etmek, TTB’yi etkisiz kılmak ve baskı altına almaya çalışmak istemektedir. Sağlık Bakanlığı aynı zamanda, yasaların TTB MK’ne tanımladığı görevlerini kamusal sorumluluğa, hekimlik değerlerine ve insan haklarına uygun olarak yerine getirme sorumluluğunu engellemeye çalışmaktadır.

Hükümetin ve Sağlık Bakanlığı’nın uygulamalarının sağlık, sağlık hakkı ve insan hakları açısından değerlendirilmesi için Türk Tabipleri Birliğinin özerkliği ve özerk kalması tüm toplum açısından çok önemlidir. Ancak siyasal iktidar ve onun bünyesindeki Sağlık Bakanlığı’nın asıl amacı uluslararası hekimlik değerleri ve toplumun sağlık hakkı açısından son derece önemli olan bu özerkliği ortadan kaldırmaktır.

Sağlık Bakanlığı’nın kendi kurumlarında çalışan TTB MK üyelerini görevleriyle ilgisi olmayan nedenlerle işten atma talebiyle soruşturması, görevini kötüye kullanması ve Anayasa’nın meslek örgütleriyle ilgili hükümlerini hiçe sayması demektir.

Devletlerin mesleklere ve meslek kuruluşlarına müdahalesinin tarihi eskiye gider. Demokrasinin sorunlu olduğu dönemlerde devletler, meslek kuruluşlarının kendi politikalarını eleştirmemesini, desteklemesini hatta bir devlet organı gibi hareket etmesini ister; bunu sağlamak için de müdahalelerde bulunurlardı. Bu müdahalelerin demokratik ve özgür bir ülkeye yakışmadığı ve bu nedenle de kabul edilmeyeceği çok açıktır. Üstelik bu müdahaleler sadece ilgili mesleklerin haklarına değil aynı zamanda tüm toplumun hak ve çıkarlarına yöneliktir. Sağlık ve yaşam hakkına yönelik mücadelelerimiz bunlar için en iyi örneklerdir.

TTB, Anayasa’nın 135. Maddesine göre 6023 sayılı yasa ile kurulmuş kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüdür. TTB MK üyelerinin meslek kuruluşunda yürüttükleri görevleri, devlet memuru olarak yürüttükleri görevlerinden bağımsızdır. Bu durum Anayasa’nın 135. Maddesi ile 25, 26, 27 ve 33. Maddeleri başta olmak üzere Anayasa’da düzenlenen demokratik hakların bir sonucudur. Bu nedenle TTB MK üyelerinin yönetici sıfatı ile yürüttüğü faaliyetlerin, devlet memurluğu bağlamında incelemeye tabi tutulması ve buradan hareketle idari işlem yapılması mümkün olmadığı gibi aynı zamanda yetkinin kötüye kullanımıdır.

Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Bakanlığı’nın idari işleyişinde yer almadığı gibi bağlı kuruluşu da değildir. Demokratik seçimlerle, hekimlerin kendi temsilcilerini doğrudan seçtikleri, yönetimi ve diğer kurulları hekimler tarafından demokratik seçimlerle belirlenen Anayasal bir kuruluştur. Kamu kurumu niteliğinde olması TMMOB, Barolar ve diğer meslek odalarında olduğu gibi kamu idaresinin ve hükümetin emrinde olması anlamına gelmez... Birliğin kuruluş amaçları ilgili yasalarda belirtilmiştir. Aynı zamanda amaç dışı faaliyetleri durumunda yapılacak yasal işlemler de ilgili yasalarda yer almaktadır. Amaç dışı faaliyet durumlarında Sağlık Bakanlığı’nın yapması gereken mahkemelere TTB’nin ilgili ve sorumlu organlarının görevlerinden alınmaları konusunda dava açmaktır. Sağlık Bakanlığı bu çerçevede dava açmış, ancak açtığı dava Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 29 Haziran 2018 tarihinde reddedilmiştir. Ortada bu mahkeme kararı varken ve aynı zamanda TTB MK üyeleri hakkında ceza davası bile açılmamışken Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü idari soruşturmayı kabul etmek ve anlamak mümkün değildir.

Sağlık Bakanlığı’nın tutumu aynı zamanda meslek örgütlerinin bağımsızlığına, örgütlenmesine, faaliyetlerine bir müdahale ve gözdağıdır. Unutulmamalıdır ki, TTB’nin yaptığı faaliyetler ve açıklamalar ilgili bakanlığın iznine tabi değildir. Öte yandan hekimlik uygulamalarına müdahale, hekimlerin haklarının korunması, toplumun sağlık ve yaşam hakkının savunulması, sağlıklı bir toplum için şart olan demokrasi, barış ve özgürlükler için mücadele TTB’nin olmazsa olmazlarıdır. Sağlık Bakanlığı’nın antidemokratik tavrı ve meslek örgütünün özgürlüğüne yönelik müdahalesi bu temel ilkeleri değiştiremez.

DİSK, KESK ve TMMOB olarak Türk Tabipleri Birliği’ne yönelen bu saldırıyı TTB MK üyelerinin gözaltına alındıkları tarihten bu yana ibretle izliyoruz. Aynı zamanda TTB’nin savaş karşıtı ve barıştan yana olan tavrını desteklediğimiz gibi bu mücadelesinde TTB’nin yanında yer aldığımızı dünyaya ve topluma karşı olan bir sorumluluğumuz olarak değerlendiriyoruz.

Aynı zamanda meslek örgütlerinin ve sendikaların anayasa ve uluslararası anlaşma ve haklardan kaynaklı özgürlüklerine yönelen saldırı ve müdahaleleri asla kabul etmediğimizi ve bu uygulamalara karşı birlikte mücadele edeceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Sağlık Bakanlığı’nı insanlığın ve hekimliğin birikimine saygı duymaya, insan haklarına uygun davranmaya ve görevini kötüye kullanmamaya çağırıyoruz. Aynı zamanda Sağlık Bakanlığı’nı TTB’ye yönelik demokratik olmayan tutumlardan vazgeçmeye, hukuku, diyaloğu ve demokrasiyi esas alan bir tutuma ve kendi kurumlarında çalışan TTB Merkez Konseyi üyeleri hakkında başlatılan soruşturmaları durdurmaya davet ediyoruz.

DİSK – KESK – TMMOB – TTB