Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın uygulanmaya başlamasıyla birlikte, hastaneler ticarethaneye hastalar da müşteriye dönüşmüştür. Kârlılığı artırmak amacıyla kısa sürede çok hasta bakmak, gereksiz tetkikler istemek olağanlaşmıştır.

Bu sistemde beklentileri yükselen ancak nitelikli bir sağlık hizmetine de ulaşamayan hastalar, tek sorumlu olarak sağlık çalışanlarını görmektedir. Toplumsal ilişkilerdeki iletişimsizlik ve hoşgörüsüzlüğün de etkisiyle sağlık alanındaki şiddet olayları gün geçtikçe artmaktadır.

Üniversite hastaneleri performansa dayalı döner sermaye ödeme sistemine geçilmesiyle birlikte finansal kriz içine girmişlerdir. Diğer sağlık kuruluşlarında tanı, tedavi ve izlemi yapılamayan zor ve karmaşık vakalara tedavi hizmetini sunan, çoğu hasta için son başvuru noktası olan üniversite hastaneleri, giderek artan borç yükü altında çöküşe doğru sürüklenmektedir. Bu çöküşün nedenlerine baktığımızda ilk dikkati çeken nokta, üniversite hastanelerinin sağlık harcamalarının büyük bir oranının döner sermaye kaynaklarından gerçekleşmesidir. Diğer bir ifadeyle, üniversite hastaneleri döner sermaye gelirlerine mahkum edilmişlerdir. Öte yandan, Sağlık Uygulama Tebliği’nin (SUT) fiyatlarının yaklaşık 10 yıldır güncellenmemesi nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurulu tarafından sağlık hizmeti üretme maliyetlerinin çok altındaki değerlerde geri ödeme yapılması, üniversite hastanelerini büyük bir borç yükü altına sokmuştur. Kamu üniversite hastanelerinin toplam borcunun 4 milyar TL’yi aştığı, son beş yılda borçların 2,7 kat arttığı bilinmektedir. Borçların büyük bölümü ilaç, tıbbı sarf malzemesi ve laboratuvar giderlerinden oluşmaktadır. Ödeme süreleri 250 günden başlayıp 3-4 yılı bulabilmektedir.

Günümüzde bir sağlık işletmesine dönüştürülmüş olan ve ödeme güçlüğü çeken üniversite hastanelerinde yönetici olan hekimler, büyük baskılar altında görevlerini sürdürmektedirler. Geçtiğimiz hafta alacaklı bir medikal firma yetkilisinin silahlı saldırısı sonucu yaşamını yitiren Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Muhammed Said Berilgen, sağlıkta ticarileşmenin son kurbanı olmuştur. Tıp fakülteleri hastaneleriyle birlikte, işletme değil; bilim üreten, öğrencilerini geleceğe en iyi şekilde hazırlayan, nitelikli sağlık hizmeti ile eğitimin iç içe verildiği kurumlar olmalıdır. 

Sağlık çalışanlarının yaşamlarına mal olan Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan vazgeçilmeli, insanı odağına alan, ücretsiz, nicelikten çok niteliği önceleyen, basamaklandırılmış bir sağlık sistemi hayata geçirilmelidir.

Türk Tabipleri Birliği 
Merkez Konseyi