Avrupa Uluslararası Sağlık Politikası Birliği (The International Association of Health Policy Europe - IAHPE) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından düzenlenen "Ticarileşme, Sağlık Hizmetleri ve Akademik Özgürlük" temalı toplantı, 14-15 Ocak 2017 tarihlerinde İstanbul Tabip Odası toplantı salonunda yapıldı.

Beş oturum ve bir forumdan oluşan toplantının her bir oturumuna sağlık çalışanlarından ve sosyal bilimcilerden 100’ü aşkın kişi katıldı. IAHPE Dönem Başkanı Feride Aksu-Tanık, Başkan Yardımcısı Alexis Benos, İstanbul Tabip Odası Başkanı Selçuk Erez ve TTB Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel'in açılış konuşmalarında, uluslararası dayanışmanın önemi ve sürdürülmesi için neler yapılması gerektiği, Türkiye'de 15 Temmuz askeri kalkışma sonrasında mevcut KHK'lerle kamudan ihraç edilen sağlık çalışanı sayısının fazlalığı ve onun olumsuz sonuçlarına vurgu yapıldı.  

TTB Genel Sekreteri Sezai Berber yürütücülüğünde gerçekleşen ilk oturumda,  Özgür Öztürk, metalaşma, piyasalaşma ve ticarileşmenin kavramsal çerçevesini çizip, metalaşmanın bir sonuç değil, ticarileşmenin ve piyasalaşmanın öncülü olduğunu, metalaşmanın kapitalizm ile birlikte başladığını, Kurtar Tanyılmaz ise kapitalizmin üçüncü büyük yapısal kriziyle-1970- sonrasında neoliberal ekonomik politikaların uygulandığı dönemde metalaşmanın, piyasalaşmanın ve ticarileşmenin dünyadaki ve Türkiye'deki işleyişini ele aldı. Bu oturum, toplantının teorik arka planını oluşturdu ve sağlık sistemi ve kapitalizm ilişkisinin dinamiklerinin önünü açtı.

İkinci oturumda, Onur Hamzaoğlu sağlık reformlarının kapitalizm ile ilişkisini, sermaye sınıfı için nasıl ve hangi mekanizmalarla yatırım alanına dönüştüğünü, sağlık reformların özünde Dünya Bankası labaratuvarlarında üretilen bir biyolojik savaş aracı olduğunu ifade etti. Londra Queen Mary Üniversitesi'nden katılan Elias Kondilis, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTIP) üzerinden sağlığın uluslararası ticarileşmesinin ve piyasalaşmanın dinamiklerini anlattı. TTIP'nin 2013 yılında başladığını, amacının yatırımcıları korumak ve onları güvence altına almak olduğunu belirtti. Özlem Özkan, sağlıkta ticarileşme mekanizmalarını, sağlık-emek-gücünün hangi mekanizmalarla ticaretin bir parçası olduğunu, Feride Aksu-Tanık ise öznellik, kendi yaşamında söz sahibi olma, biriciklik, birliktelik, anlam ifade etme, kişisel yolculuk, aidiyet duygusu ve vücut bulma bileşenlerinden oluşan insancıllaştırılmış sağlık hizmetlerinin metalaşmayla nasıl tersine bir özellikle karşımıza çıktığını

Birinci günün son oturumunda, Alexis Benos Yunanistan, Jonathan Philippon İngiltere ve Kayıhan Pala, Türkiye'deki sağlık reformu süreçleri ve sonuçları tarihsel bir bağlam ile aldı. Üç ülkedeki ortak özellik; mevcut sağlık reformlarının sağlıkta eşitsizliklere yol açtığı, kişilerin cepten ödemelerini artırdığı, çokuluslu şirketlerin giderek belirleyici olduğu; ancak onu savunanların bu gerçekleri nasıl gizlediklerini kanıtlarla ortaya koydular.

İkinci günün ilk oturumunda, Taner Timur üniversitelerin ortaçağda kurulmaya başlandığını, ancak evrensel değerlere sahip üniversitelerin ancak 1800'lü yıllarla beraber temellerinin atıldığını, akademik özgürlüğün kilometre taşının 1810'da Humboldt üniversitesinin kurulması olduğunu ifade etti. İzge Günal, üniversitelerin şirketleşmesinin dinamiklerini ve günümüze yansımalarını, özellikle ABD tipi şirketleşme modellerinin çok sayıda ülkede kopyalanması sonucunda beklenen olumsuz sonuçlarını, Alaeddin Şenel ise üniversitelerin var olmasının YÖK olmasının ve yok olmasının koşullarını tarihsel ve toplumsal bağlamla ele aldı. İkinci oturumda ülkemizdeki üniversitelerde akademik özgürlük mücadele deneyimleri tartışıldı.

İkinci oturumda, Gencay Gürsoy, 1983 yılında sıkıyönetim komutanlığınca çıkarılan 1402 sayılı yasa ile kendisi dahil akademisyenlerin tasfiyesi ile kamuya tekrar geri dönünceye kadar ki, mesleki, gündelik ve siyasal yaşama değindi. Ömer Furkan Özdemir, İstanbul Üniversitesi'nden başlayan daha sonra Türkiye'de çok sayıda ile yayılan araştırma görevlisi ya da asistan mücadelesini, günümüzde özellikle KHK'ler ile ÖYP'li araştırma görevlilerinin nasıl güvencesiz istihdamla karşı karşıya kaldığını belirtti. Aslı Odman,  2012 yılında kurulan Barış İçin Akademisyenler (BAK) yapısının o günden bu yana serüvenini analiz ederek sundu. Yücel Demirer, 672 sayılı KHK ile ihraç edilen Kocaeli Üniversitesi'nin 19 akademisyeninin 28 Eylül'de açılış töreniyle kurduğu Kocaeli Dayanışma Akademisi'nin serüvenini anlattı. Tül Akbal-Süalp toplam akademik özgürlüğün, nasıl tehdit altında olduğuna ve bunun karşısında kamudan ihraç edilen akademisyenlerin on ilde kurduğu dayanışma akademilerinin önemine işaret etti.

Forumda ise Melda Yaman yürütücülüğünde anahtar bir sunum yapıldıktan sonra, akademik özgürlük için nasıl mücadele edilmeli? sorusuna interaktif bir biçimde katılımcılarla yanıt aranmaya çalıştı. Özellikle genç akademisyenlerin desteklenmesi ve dayanışmada öncelenmesi, akademilerin çalışmalarına devam etmesi, ihraç edilen muhalif akademisyenlerin akademik üretimlerini sürdürmesi ve bunun için uluslararası ve ulusal düzeydeki koşulların elverişli hale getirilmesi vb. öneriler dile getirildi. Oturum özetleri ile forum sonuçları katılımcılara iletilecek olup, IAHP'nin web sayfasında da (http://www.healthp.org/) kısa süre içinde paylaşılacak.