24 Aralık 2016 tarihinde, Balıkesir ve Çanakkale Tabip Odalarının ev sahipliğinde, Aydın, İzmir, Manisa ve Muğla Tabip Odalarının da katılımıyla, Ege Tabip Odaları Bölge Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya TTB Merkez Konseyi adına İkinci Başkan Dr. Sinan Adıyaman ile Merkez Konseyi üyeleri Dr. Funda Obuz, Dr. Ayfer Bostan ve Dr. Bülent Nazım Yılmaz katıldılar.

Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Güleda Erensoy ve Merkez Konsey üyesi Dr. Bülent Nazım Yılmaz Divan Heyeti olarak belirlendi.

Divan, daha önce belirlenmiş gündem maddelerini ve planlanan süreleri topluluğa okuduktan sonra ilk konuşmayı Balıkesir Tabip Odası Başkanı Dr. Necdet Uçan yaptı. Dr. Uçan konuşmasında, Türkiye’de özellikle 15 Temmuz sonrasında yaşanan antidemokratik uygulamalardan ve bunun sağlık ortamına etkilerinden bahsetti.

TTB Merkez Konseyi adına Dr. Sinan Adıyaman, bölge toplantılarının ve hekimlerin bir araya gelmesinin öneminden, odaların Merkez Konseyi ile iletişimlerine her zaman açık olduklarından söz etti.

Yine Merkez Konsey adına söz alan Dr. Funda Obuz 15 Temmuz sonrasında yaşananların sağlık ortamına etkisi üzerine, açığa alınan ve ihraç edilen hekimlerin istatistiksel bilgilerini vererek bir sunum yaptı.

İlk gündem maddesi olarak, 15 Temmuz sonrasında yaşanan antidemokratik uygulamaların odalar tarafından değerlendirilmesine geçildi.

Söz alan oda üyeleri, kendi illerinde yaşanan sorunlardan ve oda olarak bu sorunlara yaklaşımlarından, temel olarak adil yargılanma hakkını ve işkenceye karşı olmayı savunan bir noktada hareket ettiklerinden bahsettiler.

Merkez Konseyi adına Dr. Bülent Nazım Yılmaz, 15 Temmuz sonrasındaki OHAL ve KHK’ların antidemokratik ortamında, ortak değerlerimiz olan emek, iyi hekimlik ve ülkemiz için TTB’ye destek vermemizin öneminden bahsetti. Bütün bu sorunlar karşısında TTB’nin duruşunun net olduğunu, OHAL’in kaldırılmasını, KHK’ların iptal edilmesini, açığa alınan tüm hekimlerin göreve iadesini ve adil yargılanmalarının önünün açılmasını talep ettiğimizi ifade etti.

Bu konuşmalardan sonra hekim-oda, odalar-TTB ilişkileri nasıl olmalıdır, gündem maddesine geçildi. Söz alan üyeler, hekimlerin tabip odalarına aidiyet duygusu geliştirmeleri önündeki engellerden ve çözüm önerilerinden bahsettiler. Genel olarak toplumda bir arada durma, örgütlü hareket etme davranışının etkisine inanmayan bir kuşak yetiştiğinin vurgusu yapıldı. TTB’nin yaptıklarının daha iyi duyurulması gerektiği ifade edildi. Merkez Konsey adına Dr. Bülent Nazım Yılmaz, Tıp Dünyası gazetesinin tıp ortamındaki güncel haberleri takip etmek ve iletişim için iyi bir kanal olduğunu ifade etti ve odaların gazetenin dağıtımına özen göstermeleri gerektiğini belirtti.

Performans sisteminin değerlendirilmesi olarak belirlenmiş, bir diğer gündem maddesine geçildi. Söz alan üyeler, günümüzdeki sağlık ortamının en belirleyici noktalarından birinin hekimin itibarsızlaştırılması olduğunu, buraya nereden geldiğimizin tespitini yapmamız gerektiğini, sağlıkta şiddet meselesinin de buradan çözüm bulacağını ifade ettiler. Ülkedeki nüfus artışının %50’lerde olmasına rağmen, polikliniklerdeki artışın %300 olduğu ve bu yoğunluğa karşı emeğini ortaya koyanların hekimler olduğunun halka çok iyi aktarılması gerektiği belirtildi. Bu kadar ciddi bir emek ortaya koyuyor olmalarına rağmen hekimlerin performans sisteminin cenderesi altında hep daha çok çalışmak durumunda kaldıkları, gittikçe daha az kazandıkları ve performans sistemindeki kazançlarının emeklilik ücretine yansıtılmadığı ifade edildi. Hasta ile görüşme süresi kısaldıkça şiddete uğrama olasılığının arttığı, dolayısıyla performans sisteminin şiddetle ilişkisinin sürekli vurgulanması gerektiği belirtildi. Birinci basamak sağlık hizmetinin tüm sağlık hizmetlerinin %40’ını, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetinin ise %60’ını oluşturduğu, birinci ve ikinci basamak arasındaki bu dengesizliğe dair bir şey önermemiz gerektiği ifade edildi. TTB’nin performans sistemine karşı çıkarken çalışanın ödüllendirileceği bir sistemin de önerilmesi gerektiği ifade edildi. Uzmanlık derneklerinin, bu tür özverili çalışmaları ödüllendirme konusunda harekete geçirilebileceği belirtildi.

Sağlık alanında şiddetle mücadele konulu gündem maddesi içinde, aile hekimliği pratiğinde şiddete uğrama halinde, hasta sizi reddetmedikçe o hastaya bakma zorunluluğunuzun devam etmesinin büyük bir sıkıntı olduğu ifade edildi. Şiddete uğrayan hekimlerle ilgili haber yapmanın bu olayları artırdığı, o yüzden sonuçlanmış davaları ve cezaları daha çok haber yapmak gerektiği belirtildi.

Merkez Konseyden Dr. Bülent Nazım Yılmaz, odalar ve TTB olarak, şiddete uğrayan her hekimin yanında durmamız gerektiğini, bu dayanışmanın çok önemli olduğunu ifade etti.

Aile hekimliği pratiğinde yaşanan sorunlarla ilgili gündem maddesi içinde, Çanakkale Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Durmuş Evcüman, adli nöbetler ve defin ruhsatları alanında yaşanan sorunlar ve çözümleri üzerine bir sunum yaptı. Defin ruhsatları için birinci basamak sağlık hizmetinden koparılmamış bir çözüm üretilmesi gerektiği ifade edildi. Adli nöbetler için bilirkişilik düzeyinde ek bir ücretlendirmenin olacağı, gönüllülük esaslı bir çözüm üretilebileceği ifade edildi. TTB Merkez Konseyinden, TTB içinde bu konuda bir çalışma grubu oluşturulması talep edildi. Bu grubun hazırladıkları rapor ışığında, daha sonra Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve ilgili diğer kurumların da katıldığı bir ekip çalışmasıyla yeni yönetmeliklerin oluşturulabileceği belirtildi.

Aile hekimliği uygulamasında tek kişinin çalıştığı ASM’lerde izinlerin çok büyük sorun olduğu, ASM’lere zorunlu cihazlar alınması gerektiğinde yine tek hekim olarak çalışan ASM hekimlerinin mağdur oldukları ifade edildi.

Şehir hastaneleri konulu diğer gündem maddesinde, Funda Obuz, şehir hastaneleri hakkında bilgilendirme yaptı. Afiliasyon üzerine, çalışma barışını bozduğu ve asistanların eğitimini kötü etkilediği değerlendirmeleri yapıldı. İzmir ve Balıkesir üzerinden örnekler verildi.

Gündem dışı olarak İzmir Tabip Odası tarafından hastanelerde tıbbi sekreterlerin poliklinik ortamlarından çekilmesinin bazı hastanelerde başlatıldığı ve bu kararın yanlış olduğu ifade edildi. Hekimlerin poliklinik ortamında yalnız bırakılmaması gerektiği vurgulandı. Sağlık Bakanlığı’ndan Genel Sekreterliklere gelen bir yazı üzerinden, başhekimler aracılığıyla gerekirse beş dakikada bir randevu verilmesinin önünün açıldığı ve buna karşı çıkılması gerektiği ifade edildi.