Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelikte yapılan değişiklikle; hekimlerin, kamuda çalışmayan eş sebebiyle eş durumu mazeretinden yararlanmalarına ek sınırlama getirilmesine olanak sağlandı.

Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik’in 14. Maddesine, 01.09.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile “Genel sağlık bakımından önemi haiz sağlık personeli hakkında özel yönetmelikte düzenleme yapılması kaydıyla birinci fıkranın (d) bendi hükmüne ilişkin farklı usul ve esaslar belirlenebilir” şeklindeki fıkra eklendi. Böylece, genel olarak bütün devlet memurlarına tanınmış olan “d) Kamu personeli olmayan eşinin, talep edilen yerde son iki yıl içinde 360 gün sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak çalışmış ve halen çalışıyor olması halinde bu durumda olan eşin bulunduğu yere” atanabilme hakkının hekimler bakımından farklı ölçütlerle belirlenebilmesi mümkün hale getirildi.

Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 20. maddesinde ise, eşi özelde çalışan bütün sağlık çalışanlarına eş durumu mazeretinden yararlanma hakkı tanınmakta iken; bu hak sadece hekimlere tanınmamıştır.

Zaten mecburi hizmete tabi olan ve belli bir süre kamuda çalışmadığı takdirde mesleğini yapması engellenen hekimlerin bir de aile birliklerini sağlamalarının ölçüsüz bir biçimde engellenmesi Türk Tabipleri Birliği tarafından doğru bulunmamaktadır.

Bu kısıtlamanın iptali için Türk Tabipleri Birliği tarafından Danıştay 16. Daire’de açılan davada, aile birliğinin korunmasına ilişkin ulusal ve uluslararası kurallar karşısında Anayasa tarafından güvence altına alınan hakkın özüne dokunacak şekilde ve ölçülülük ilkesine aykırı olarak bu hakkı tamamen kullanılamaz hale getiren ve herhangi bir objektif ve makul ölçü içermeyen bu hükmün yürütmesinin durdurulmasına karar verilmişti. http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/hukuk-5749.html

Bu Karara itirazı inceleyen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ise bu düzenlemeyi “… kısıtlı hekim kapasitesi içerisinde sağlık hizmetlerinin etkin bir planlama sistemi uygulanarak tüm vatandaşlara eşit bir şekilde sunulmasının sağlanması amacının gerçekleştirilmesine hizmet etmekte olması nedeniyle, kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından hukuka uygun bir düzenleme” olarak değerlendirerek yürütmenin durdurulması kararını kaldırmıştı. http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/hukuk-6023.html

Bütün bu kararlardan sonra, Danıştay 5. Daire tarafından, bireysel işlemle birlikte Yönetmeliğin ilgili maddesinin de iptali istemiyle açılan bir kısım davalarda da devlet memurları ile ilgili genel yönetmelik kurallarıyla tanınan haklardan hekimlerin de yararlanması gerektiği, bunu engelleyen 20. maddenin 7. fıkrasının, dava konusu olan beşinci fıkra ile ilgili kısmının, hukuka açıkça aykırı olduğu ve uygulanmasıyla telafisi mümkün olmayan zarara sebep olabileceğine hükmedilerek yürütmenin durdurulması kararı verilmişti. http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/esdurumu-6196.html

Söz konusu yargı kararları sonucunda, Sağlık Bakanlığı, eşi özelde çalışan hekimlerin de diğer sağlık çalışanları gibi eş durumu mazeretinden yararlanmalarını kabul etmek zorunda kalmıştı.

Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılan yeni düzenlemeyle, yargı kararlarıyla elde edilen hakkın Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik’te belirlenenden farklı ölçütlerle düzenlenebilmesi için Sağlık Bakanlığı’na yetki verilmiştir.

Sağlık Bakanlığı, eş durumu mazeretinden yararlanmayı eşi özelde çalışan hekimlere bütünüyle yasaklayan mevcut düzenleme ile işlem yapmaya devam edemez. Söz konusu hükmün yürütmesinin durdurulmuş olması bir yana, Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik’te yapılan değişikte yasaklama değil, ek ölçütlerle düzenleme yetkisi vermiştir.  Bakanlığın bu bağlamda yapacağı düzenlemede, hekimlerin eş durumu mazeretinden yararlanmalarına getirilecek kısıtlamanın, en azından, Danıştay 16. Daire Kararında ifade edildiği gibi, bölge esasına ve ihtiyaç durumuna göre belli bir hizmet süresince veya zorunlu hizmet süresi boyunca ilgili madde hükümlerinden yararlanamayacağı vb. şeklinde bir ölçü/sınır içermesi gereklidir. Aksi takdirde, hakkın özünü bütünüyle ortadan kaldıran bu kısıtlama, adalet ve hakkaniyet ilkelerine aykırı olduğu gibi Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini de ihlal etmiş olacaktır.

Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Bakanlığı’na gönderdiği yazı ile bu alanda yapılması gereken düzenlemeye ilişkin görüşlerini paylaşmıştır. Hekimlerin aile birliğini sağlama haklarıyla ilgili bu konu takip edilmektedir ve gerektiğinde yargısal girişimlerde de bulunulacaktır.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

Sağlık Bakanlığı’na gönderilen yazı için tıklayınız.