Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası heyetleri, Türkiye’de süren çatışma ortamının bir an önce sona ermesi talebiyle hazırlanan metne imza koydukları için tutuklanan dört akademisyenin serbest bırakılması için yürütülen “Barış İçin Akademisyenler Serbest Bırakılsın” etkinliklerine katıldılar.

TTB ve İTO temsilcilerinden oluşan bir grup, ilk olarak 2 Nisan 2016 Cumartesi günü, Doç. Dr. Kıvanç Ersoy ve Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya’nın tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi önünde yürütülen nöbete katıldı. Heyette, TTB İkinci Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, TTB Yüksek Onur Kurulu üyesi Dr. Ali Çerkezoğlu, İTO Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez, İTO Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç, İTO Yönetim Kurulu üyesi Dr. İncilay Erdoğan, 2006-2010 dönemi TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy ile önceki dönem İTO Başkanı Prof. Dr. Taner Gören yer aldı. Heyet, Kıvanç Ersoy ve Muzaffer Kaya’nın burada bulunan babalarına dayanışma dileklerini iletti.

TTB ve İTO temsilcilerinden oluşan bir heyet 3 Nisan 2016 Pazar günü de, Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan ve Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı’nın tutuklu bulunduğu Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu önünde yürütülen nöbet etkinliğine katıldı. Heyette, TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Bayazıt İlhan, TTB İkinci Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen, İTO Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez, İTO Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç, 2006-2010 dönemi TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy ile önceki dönem İTO Başkanı Prof. Dr. Taner Gören yer aldı.  

TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan, burada yaptığı konuşmada, iki kadın akademisyenin, Esra Mungan ve Meral Camcı’nın şu anda sadece bir metne imza koydukları duvarların arkasında hapsedilmiş durumda olduklarını belirterek, “Bu tutuklamanın hakla, hukukla, vicdanla açıklanabilir hiçbir tarafı yoktur” dedi. Kendisine yönelik en ufak eleştiride dahi hakaret davaları açan Cumhurbaşkanı’nın, söz konusu metne imza koyan binlerce akademisyeni her gün “akademisyen müsveddesi”, “karanlık beyinler”, “hainler” gibi hakaret içeren sözlerle aşağıladığını kaydeden İlhan, “Onun işaret göstermesiyle gerçekleştiği kanaati çok yaygın olduğu biçimiyle, Türkiye’nin dört bir yanında rektörler soruşturma açmaktadır ve bazı akademisyenler görevinden uzaklaştırılmış durumdadır. Akademik özgürlükten, ifade özgürlüğünden eser kalmamıştır” diye konuştu. İlhan, “Bu koşullarda Türkiye’de demokrasinin işlerliğinden söz etmenin olanağı kalmamıştır. Bizler, Türkiye’de emekten, barış ve demokrasiden yana örgütler olarak emeğin değerini bulduğu, demokrasinin işlerlik kazandığı, barışın bir an önce tesis edildiği ve akan kanın durduğu bir Türkiye için mücadele edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.