Sağlık emek ve meslek örgütlerinin temsilcileri, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde son aylarda yaşanan çatışmalı ortamın sağlık hizmetleri ve sağlık çalışanları üzerindeki olumsuz etkisini TBMM’ye taşıdı. Sağlık emek ve meslek örgütlerinin temsilcileri, 13 Ocak 2016 günü TBMM’de CHP’li ve HDP’li milletvekilleriyle görüşmeler yaptıktan sonra, bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.

İlk olarak, Aytuğ Atıcı, Nurettin Demir, Candan Yüceer, Murat Emir, Hüsnü Bozkurt, Ali Şeker, Tur Yıldız Biçer, Niyazi Nefi Kara, Mustafa Akaydın, Mehmet Göker, Hüseyin Çamak, Ceyhun İrgil ve Çetin Arık’tan oluşan hekim ve sağlıkçı milletvekilleriyle biraraya gelen sağlık emek ve meslek örgütlerinin temsilcileri, daha sonra HDP Milletvekilleri Behçet Yıldırım ve Ahmet Yıldırım ile görüştü.

Görüşmelerde, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşanan çatışma ortamının doğurduğu hak ihlalleri, sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan zorluklar ve sağlık çalışanlarının durumunu aktarılarak, sağlık emek ve meslek örgütlerinin temsilcileri ile milletvekillerinden oluşturulacak bir heyetin bölgeye giderek sağlık çalışanlarının ve sağlık hizmetlerinin durumunu tespit etmesi önerisi paylaşıldı.

Görüşmelerin ardından, TBMM Basın Toplantı Salonu’nda bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan okudu. Milletvekillerinin de katıldığı açıklamada, sağlık kurumları ve sağlık çalışanlarına yönelik tüm saldırıların durdurulması ve yurttaşların sağlık hizmeti almasına engel olan tüm uygulamaların kaldırılması istendi.

TBMM’deki temaslara TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan, TTB İkinci Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Özden Şener, TTB Merkez Konseyi üyeleri Dr. Hüseyin Demirdizen, Doç. Dr. Deniz Erdoğdu ve Dr. Şeyhmus Gökalp, SES Eş Genel Başkanları Gönül Erden ve İbrahim Kara, Türk Hemşireler Derneği Başkanı Çiğdem Özdemir ve Dev-Sağlık İş Sendikası adına Funda Keleş katıldılar. 

13.01.2016

BASIN AÇIKLAMASI

Sağlık Çalışanları Olarak TBMM’den Sesleniyoruz:

Sağlık İçin, Yaşam İçin Harekete Geçin

Ülkemizde son aylarda yaşanan çatışma ortamlarında çatışmanın doğrudan tarafı olmayan çoğu çocuk, kadın ve yaşlı yüzlerce sivil yurttaşımız yaşamını yitirmiş, yaralanmış, sakat kalmıştır. İki yüz binden fazla yurttaşımız yıkılan, yakılan, kuşatılan evlerini şehirlerini terk ederek göç yollarına düşürülmüştür. Çatışma ortamlarında insanlarımızın yaşamlarının, temel haklarının ve insani değerlerinin hiçe sayıldığı, ayaklar altına alındığı uygulamalara tanık oluyoruz. Şiddet sarmalının tüm toplumu etkilediğini, barışı ve birlikte yaşamı tahrip ettiğini görüyoruz.

Çatışmaların, ardı arkası kesilmeyen sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı kentlerde, sağlık emekçileri günlerce hastanelerden çıkamadan ateş altında çalışmak zorunda kalıyorlar. Son derece zor koşullarda mesleklerini en iyi şekilde yapmaya, can kurtarmaya çalışırlarken, bir yandan da hedef haline getiriliyor, sayısız saldırılara maruz kalıyorlar. Dr. Abdullah Biroğul, Hemşire Eyüp Ergen, Ambulans Şoförü Şeyhmus Dursun ve son olarak hemşire Abdulaziz Yural böyle bir ortamda katledildiler.

Son günlerde, bölgede tehlikeli ve zor şartlar altında sağlık hizmeti vermeye çalışan sağlık emekçilerine karşı linç ve karalama kampanyaları başlatılmıştır. Belli merkezlerden yönetildiği anlaşılan medya saldırılarında, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi çalışanları başta olmak üzere bölgedeki sağlık emekçileri terörist ilan edilmekte, yaralı güvenlik güçlerini bile bile kötü tedavi etmekle suçlanmaktadırlar. Bölgeye geçici görevle giden hekimlere ve sağlıkçılara da sivil halka sağlık hizmeti vermedikleri gibi ithamlar yapılıyor.

Sağlık Bakanlığı, çatışma olan bölgelere zorla görevlendirmeler yapıyor, sokağa çıkma yasağı ilan edilen  kentlerde sağlık çalışanlarının görev yerlerini 10 gün terk etmeme uygulamasına geçiyor. Yine Bakanlık tarafından, can güvenlikleri tehlikede olan sağlık çalışanları için, daha fazla ücret verileceği, zırhlı ambulans temin edileceği açıklamaları yapılıyor.  

Öte yandan, sağlık çalışanlarına ve sağlık kuruluşlarına yönelik ulusal ve uluslararası hukuk ve etik değerleri hiçe sayılarak gerçekleştirilen saldırılar sonucunda, çatışmaların ve sokağa çıkma yasağının yaşandığı bölgelerde, yaralıların ve hastaların tıbbi hizmetlere ulaşması olanaksız hale gelmektedir. Hastaneler birer çatışma mekanı haline dönüşmüştür. Hastanelerin kapısında ambulans yerine TOMA’lar, akrepler beklemekte, hastanelere, ambulanslara kurşun sıkılmaktadır. Yurttaşlar sağlık hizmetine erişememekte, bebeklerin aşıları yapılamamakta, kadınlar evlerde doğum yapmaktadır. Eczaneler açılamamaktadır. Sokağa çıkma yasaklarıyla insanlar elektrik, su, gıda, sağlık hizmeti gibi en temel insani ihtiyaçlardan yoksun bırakılmışlardır. Barınma ve beslenme sorunları en üst düzeye çıkmış, sağlık kuruluşlarından hizmet alamayan halkın sağlık hakkı ortadan kalkmıştır. Yine çocuklar başta olmak üzere, tüm bölge halkında yaratılan şiddetli psikolojik travma, tedavisi güç, etkisi uzun yıllar sürecek  sonuçlar doğurabilecektir.

Yaşanan tüm bu sorunları defalarca yaptığımız açıklamalarla, inceleme heyetlerimizin hazırladığı raporlarla dile getirdik.

Çatışan tarafları, altında ülkemizin imzasının da olduğu, hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının silahlı çatışma ve şiddet durumlarında ihtiyacı olan herkese bakım verebilmesini, sağlık çalışanları ve sağlık kurumlarının korunmasını sağlamak üzere “Cenevre Sözleşmesi’ne uymaya davet ediyoruz.

Biz, insanlık adına her türlü değere saygı göstereceğimize ve sahip çıkacağımıza yemin etmiş sağlık emekçileri olarak, yaşanan her türlü insan hakkı ihlalinin karşısında olduğumuzu bir kez daha bildiriyoruz ve tüm kamuoyuna sesleniyoruz:

·         Sağlık kurumları askeri amaçlarla kullanılmasın, çatışma mekanı olmaktan çıkarılsın.

·         Sağlık kurumları ve sağlık çalışanlarına yönelik tüm saldırılar dursun.

·         Yurttaşların sağlık hizmeti almasına engel olan tüm uygulamalar kaldırılsın.

Şiddetin şiddeti, öfkenin düşmanlığı ve nefreti körüklediği bu günlerde, tüm toplumu ve tarafları acilen çatışmaların durdurulmasına, silahların susturulmasına ve yaraların sarılmasına davet ediyor, “silahlar değil insanlar konuşsun” diyoruz..

 

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ

SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI

DEVRİMCİ SAĞLIK İŞ SENDİKASI

TÜRK HEMŞİRELER DERNEĞİ

SOSYAL HİZMET UZMANLARI DERNEĞİ

TÜM RADYOLOJİ TEKNİSYENLERİ VE TEKNİKERLERİ DERNEĞİ

TÜRK PSİKOLOGLAR DERNEĞİ