Basında yer alan bazı haberlerden Yüksek Seçim Kurulu’nun bir siyasal parti tarafından kendisine iletilen “zihinsel engelliler” listesini İstanbul Fatih 3. Seçim Kurulu’na gönderdiği, ilçe seçim kurulunun da Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak bu listede yer alan yurttaşlarımız için vesayet yargılaması yapılmasını talep ettiği öğrenilmiştir. Anılan listede eşinden ayrıldıktan sonra başvurduğu hekim tarafından reçete edilen antidepresan ilacı geçici bir süre kullanan bir yurttaşın da olduğu anlaşılmaktadır. Bu yurttaşımız açılacak dava kapsamında bir hastaneye sevk edilebilecek, düzenlenecek bir sağlık raporuna göre kendisine vasi atanıp atanmayacağına karar verilebilecektir.

Kişisel sağlık verileri ulusal ve uluslararası kurallar gereğince özenle korunması gereken özel nitelikli kişisel verilerdir. Kişisel Sağlık Verilerini Koruma Kanunu’na göre bu veriler bazı istisnalar dışında ilgili kişinin açık rızası olmadan aktarılamaz. Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmeliğe göre sağlık verileri “kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbi teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, Kurul tarafından belirlenen önlemlerin de alınması ve üçüncü fıkrada öngörülen şartların sağlanması suretiyle, kanunlarında açıkça öngörülmüş olması hâlinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılabilir.” Bu haller dışında bu veriler ancak anonim hale getirilerek, yani hiçbir surette kimliği belirli veya belirlenebilir bir gerçek kişiyle ilişkilendirilemeyecek duruma getirilmek koşuluyla aktarılabilir.

Kişisel sağlık verileri bir süredir sağlık kuruluşlarından Sağlık Bakanlığı’na aktarılmaktadır. Hem sağlık kuruluşları hem de Sağlık Bakanlığı bu verilerin korunmasıyla ve amacı dışında kullanılmasını engellemekle yükümlüdür.

İddia edildiği üzere bir siyasal parti tarafından Yüksek Seçim Kurulu’na hassas kişisel sağlık verilerini de içeren böyle bir listenin iletilmiş olması hastanelerin veya Sağlık Bakanlığı’nın kişisel verileri koruma mevzuatına uygun davranmadığını göstermektedir. Bu verilerin siyasal partileri de içeren üçüncü kişilere aktarılması ve üçüncü kişiler tarafından işlenmesi yasalara aykırıdır.

Dahası, sağlıkla ilgili verilerin üçüncü kişilerin eline geçmesi kişilerin damgalanma endişesi duymalarına yol açacaktır. Bu endişenin yurttaşlarımızı sağlık kuruluşlarına başvurmaktan, bir başka ifadeyle sağlık haklarını kullanmaktan vazgeçmeye yöneltmesi muhtemeldir.

24 Haziran 2018 seçimlerinden önce engelli yurttaşlarımızın oy kullanabilmesini sağlamak üzere aile hekimlerine evde oy kullanması gerekenleri saptamak için hastalarından oluşan bir liste sunulmuş, aile hekimlerinin bu listedeki yurttaşlar arasından gezici sandıkla oy kullanma gereksinimi olan hareket kısıtlı seçmenleri saptaması ve bildirmesi istenmişti. Aile hekimleri o dönemde gezici sandık gereksinimi olduğunu bildiği kişileri, onların bilgileri dahilinde, listeye eklemişti. Yüksek Seçim Kurulu’nun o zamanki uygulaması bir hakkın kullanılmasını genişletme amacını taşıyorken, şimdiki uygulamanın (kişilerin bilgisi dışında yapılmış olmaktan başka) seçme hakkını negatif yönde etkileme potansiyeli taşıması ayrıca dikkat çekicidir.

Sağlık kuruluşlarının ve Sağlık Bakanlığı’nın bir insan hakkı olarak kabul edilen kişisel verilerin korunması ilkesine uygun davranmasını talep ediyoruz.

Sağlık Bakanlığı’nı anılan olayı araştırmaya, sorumluluğu ve ihmali bulunanlar hakkında gerekli yasal süreçleri başlatmaya çağırıyoruz.

Saygılarımızla,

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi