Akademik ortamlarda tartışılmadan, tepeden inme bir tarzla TBMM gündemine getirilen ve İstanbul Üniversitesi'ni bölen, tarihi uzun yıllara dayanan fakültelerini köklerinden koparan Kanun Tasarısı kamuoyunun büyük tepkisini çekti.

İstanbul Üniversitesi bileşenlerinin “Üniversitemi Bölme” çağrısıyla, 24 Nisan 2018, Salı günü 13.00’da Beyazıt Merkez Bina ana kapı önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasına binlerce öğrenci, öğretim üyesi, mezun ve vatandaş katıldı.

Kanun tasarısının geri çekilmesi  talebiyle gerçekleştirilen basın açıklamasında ilk sözü Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel aldı. 

Dr. Tükel yaptığı konuşmada; “Demokratik, özerk, bilimsel, katılımcı üniversite için yıllardır çalışmalar yapıyoruz, toplantılar gerçekleştiriyoruz. Öğrencisiyle, çalışanıyla, akademisyeniyle birlikte yönetelim dedik bu üniversiteyi; yasalar oluşturdular, yukarıdan aşağıya alınan kararlarla üniversitelilerin haklarının kaldırıldığı bir yönetim biçimi getirdiler. Bu yasa tasarısı için de kimseye danışılmadı, bir tartışma yürütülmedi, bilgi dahi verilmedi. Biz yukarıdan dayatılan bütün önerilere, yasal düzenlemelere karşıyız. Yasa tasarısıyla üniversite bölünmeye çalışılıyor. Üniversiteyi neden bölmek istediklerini, bu kararı niye aldıklarını bilen var mı? Bir açıklama getirdiler mi? Yapılmak istenen tarihsel  bağları koparmak, ortak değerleri ortadan kaldırmak. Bunlar yapıldığında üniversiteyi istedikleri gibi yönetebileceklerini düşünüyorlar. Akademisyeni, çalışanı, öğrencisi olarak bu tasarıya karşı çıkıyoruz Üniversiteyi böldürmeyeceğiz, buna izin vermeyeceğiz” dedi.

Dr. Tükel’in konuşmasının ardından basın açıklaması Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Özgür Kasapçopur’un konuşmasıyla devam etti.

Dr. Kasapçopur yaptığı konuşmada “İstanbul Üniversitesi köklerinden ayrılmaya çalışılıyor. Ben mensubu olduğum bu üniversitede öğrencilerimle birlikte bilimsel çalışma yapmaktan gurur duyuyorum. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi yetersizliklerine rağmen en iyi hizmeti sunmaya çalışıyor hastalarına, akademiye. Bunları İstanbul Üniversitesi çatısı altında yapıyoruz. Üniversitemiz dünyada ilk 500 içerisinde yer almakta. Bu tabloda tıp fakültelerimizin katkısı büyüktür. İstanbul Üniversitesi ayrıştırılırsa bilimden uzaklaşacak, öğrencilerinden uzaklaştırılacak, akademiden uzaklaştırılacak. İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesi ile tıp fakültesi ile iletişim fakültesi ile edebiyat fakültesi ile bir bütündür. Üniversitemizi ayrıştırmayacağız” dedi. 

Yapılan konuşmaların ardından basın açıklamasını ise İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip kamuoyuyla paylaştı. Yapılan açıklamada “19 Nisan 2018 günü TBMM Başkanlığına verilen torba yasa önerisinin 7. maddesi ile İstanbul Üniversitesi’nin ilk fakültesi olan ve 191 yıldır sağlık ve eğitim hizmeti veren İstanbul Tıp Fakültesi, 1857 yılında kurulan Türkiye’nin ilk Orman Fakültesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Veterinerlik Fakültesi, kuruluş tarihi 1909 yılına dek uzanan Türkiye’nin ilk Diş Hekimliği Fakültesi, Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, Türkiye’nin ilk İşletme Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Spor Bilimleri Fakültesi, İletişim Fakültesi ve Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, 22.755 öğrencisi ile birlikte isimlerinden ve tarihlerinden kopartılmak isteniyor.

Eğitim kurumlarının ekolleşmesini belirleyen onların köklü gelenekleri ve yapılarıdır. Yüzlerce yıllık köklere sahip bu kurumu en eski fakültelerinden koparmak bu ekolün can damarlarını kesmek ve kimliksizleştirmekten başka bir amaca hizmet etmeyecektir.

İstanbul Üniversitesi araştırma üniversitesi niteliğini mevcut yapısıyla kazanmış, hizmet, eğitim ve araştırma işlevini başarıyla yürüttüğünü nesnel ölçütlerle kanıtlamış, yüksek nitelikte işlev gören bir kurumdur. Türkiye’nin uluslararası bilimsel literatüre en fazla katkı veren üniversitelerinden olan İstanbul Üniversitesi bu performansıyla son yıllarda dünya ölçeğinde yapılan üniversite sıralamalarına ülkemizden en ön sırada giren üniversite olmuştur. Dünyada bu sıralamalarda ölçüt olarak kabul edilen Web of Science veri tabanında yapılan basit bir tarama bu katkının en az %50 oranında üniversiteden koparılmak istenen fakülteler tarafından yapıldığını göstermektedir. Üniversite bünyesindeki fakültelerin yıllar içinde geliştirdiği sinerjiyle ortaya çıkmış olan bu bilimsel performansın, dünyada asla parçalanması düşünülmeyen köklü ve büyük üniversitelerle yarışacak düzeye getirilmesi için özellikle desteklenmesi ve geliştirilmesi gerekirken, büyük zorluklarla mücadele ederek bu pozisyona gelmiş olan İstanbul Üniversitesi’nin kritik kütlesinin parçalara bölünmesi ülkeye hiçbir yarar sağlamayacağı gibi verilebilecek en büyük zararlardan biridir. Ülkemizde eğitim alanındaki eksiklerin dile getirildiği bir dönemde göz bebeği olan bu tarihi kuruma vurulacak bu darbe kabul edilemez.

Öte yandan YÖK’te iki yıl önce alındığı görülen bu karar, ilgili fakültelerle paylaşılmamış, karar alma sürecine muhataplar dahil edilmemiştir. Mezun ve mevcutlarıyla milyonlarca insanın kimliğini, değerlerini ve tarihini değiştiren bu kararı kabul etmiyoruz. 

Bu bölünme İstanbul Üniversitesi’ni yok etme projesidir. Ne İstanbul Tıp Fakültesinin, ne Cerrahpaşa Tıp Fakültesinin, ne de başka bir fakültenin köklerinden koparılmasını, can damarlarının kesilmesini  kabul etmeyeceğiz. Bu kurumların öğretim elemanları, öğrencileri, çalışanları olarak bizler, adımızın ve tarihimizin bize yüklediği sorumluluğun bilincindeyiz. İstanbul Üniversitesi köklü tarihiyle Türkiye için eşi olmayan bir kurum olmasının yanı sıra Dünya’nın sayılı kurumlarından biridir. İstanbul Üniversitesi yüzlerce yıllık tarihi boyunca yüksek nitelikli insan gücünü yetiştirmiş, Osmanlı Devletine hizmet etmiş,  Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini kurmuş, yapı taşlarını yetiştirmiştir. Bu derin kökler üzerinde çağdaş bilgi üretimini en yüksek düzeyde yapan, Dünya Üniversiteleri sıralamasında ilk 500’e giren, tarihinin derinliklerindeki kökleri ile güçlü, sağlam; yeni filizleri ile geleceğe uzanan, meyveler veren bir eğitim ve hizmet devidir.

Tarihin derinlerindeki kökleri üzerinde sürgün verip gelişen bu kurum, onu oluşturan ilk fakültelerinin kendisinden koparılması ile çökertilmek isteniyor. İstanbul Üniversitesi’nin tarihine tutunan kökleri koparılmak isteniyor. Bizler, bu yuvada yetişenler, yetiştirenler,  alın terini bu kurumda hizmet için dökenler, hizmet alanlar, yüzlerce yıldır biriktirdiklerimizin her bir damlasının nasıl değerli bir mücevher olduğunu biliyoruz. Eğitim kurumlarının ekolleşmesini sağlayan bu kökler, bu birikimdir. Bu mücevheri bölemezsiniz. 300.000 e yakın öğrencisi, 8.000 öğretim üyesiyle, milyonları bulan mezunlarıyla, bu tarihin, bu değerin önünde biz kalkan olacağız. Bu tarih bizimdir, tarihi yeniden yazamazsınız. İstanbul Üniversitesi bizimdir, biz İstanbul Üniversitesiyiz. 

Türkiye Büyük Millet Meclisine sesleniyoruz: Bu yasa tasarısını durdurun. Yüzlerce yıldır büyüyen ve büyüten bu çınardan elinizi çekin. Bilin ki bu çınar devrilirse altında önce siz kalırsınız.

İstanbul Üniversitesi geçmişten geleceğe uzanan bir eğitim ve hizmet yıldızıdır. Bizler, bu yıldıza dönük saldırıları durdurmak için her türlü toplumsal, idari, hukuki yolları kullanacağımızı beyan ediyor, TBMM’den bu yasa tasarısının geri çekilmesini talep ediyoruz. Eğitime yapılan bu ihaneti durdurun!” denildi.

Basın açıklaması ardından İstanbul Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi’nde görev yapan  Prof.Dr.Ayten Yıldırım ise yaptığı konuşmada “İstanbul Üniversitesi’nde 41 yıldır çalışıyorum. Bu zamandan sonra başka bir üniversite adı altında emekli olmak istemiyorum. İstanbul Üniversitesi bölünemez, hiçbir organını bölemeyeceksiniz. Buna izin vermeyeceğiz” dedi. 

Basın açıklaması sırasında İstanbul Üniversite’nin bölünmesinin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceği, Kanun Tasarısına yönelik tepkilerden sonra gündeme getirilen “Ver Cerrahpaşa’yı, Al İstanbul Tıp” benzer pazarlıkların kabul edilemeyeceği, tasarı tamamıyla geri çekilene kadar mücadelenin devam edeceği belirtildi.

Basın açıklaması boyunca “Üniversiteme Dokunma”, “Üniversiteler Bizimdir, Bizim Kalacak”, “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam” sloganları katılımcılar tarafından coşkuyla dile getirildi.

İstanbul Üniversitesi bileşenleri adına yapılan basın açıklamasının ardından İstanbul Üniversitesi öğrencileri yasa tasarısına karşı forum yaparak etkinliklerini sürdürdü.

Basın açıklaması metni için tıklayınız.