Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu tarafından düzenlenen; tabip odaları, uzmanlık dernekleri, kadın örgütleri ve sivil toplum kuruluşları işbirliğinde gerçekleştirilen VI. Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi, 21-23 Şubat 2020 tarihlerinde İzmir’de yapıldı.

2008 yılından beri sağlık bilimleri ve sosyal bilimler alanlarında çalışan kadın uzmanlar, kadın akademisyenler, öğrenciler ve kadın mücadelesi yürüten aktivistlerin desteği ve ortak çabasıyla gerçekleştirilen kongrelerin altıncısında bu yıl “Kadın Emeği ve Sağlık” teması ele alındı.

İzmir Tabip Odası ev sahipliğinde ve yaklaşık 200 katılımcının emek yoğun katkısıyla yapılan kongre programında iki konferans, yedi panel, bir film gösterimi ve “kadın emeğinin örgütlenmesi: olanaklar – sınırlılıklar” konulu bir forum yer aldı, iki poster ve beş sözlü bildiri sunuldu.

Cinsiyete dayalı iş bölümü hekimlik pratiğinde devam ediyor

Kongrede, TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu tarafından yapılan ve Türkiye’nin farklı bölgelerinden yüzde 78’i TTB üyesi olan 1005 kadın hekimin katıldığı çalışmanın sonuçları paylaşıldı. Sadece 10 kadın hekimden birinin maaşını yeterli bulduğu, eşi hekim olanların yüzde 42,4’ünün gelirinin eşinden az olduğu olduğunu ortaya koyan araştırmada, kadın hekimlerin yüzde 78’ini çocuk bakımı, ev işleri vb. görevleri nedeniyle mesleki eğitim ve toplantılara katılamadığını bildirdi. Her üç evli kadın hekimden birinin evlilik sonrası, yüzde 40 kadın hekimin de çocuk sonrası kariyer planlarında olumsuz anlamda değişiklik yapmak zorunda kaldığı saptandı. Kadın hekimlerin yüzde 78’i akademik ya da idari ilerleme konusunda daha büyük zorluklar yaşadığını, beşte biri iş yerinde cinsiyet ayrımcılığına maruz kaldığını bildirdi.

Muhafazakâr politikalar cinsiyet eşitsizliğini derinleştiriyor

Kongrenin sonuç bildirgesinde, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin adeta “cins kırımı" seviyesinde devam ettiği, devlet tarafından alınması gereken önlemler alınmadığı gibi cezasızlığın rutin bir uygulamaya dönüştüğü vurgulandı. Kadın işsizliğinin ve kadına yönelik ayrımcı - muhafazakâr politikaların gün be gün arttığı günümüzde, kadınların emeğine yönelik saldırıların var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiğine işaret edildi.

Küresel ölçekte uygulanan neoliberal politikaların toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümünde eşitsizliği daha da arttırdığına; ekonomik ve finansal krizlerin istihdam azalması, işsizlik oranlarının artması, yoksullaşma, ekonomik büyümenin yavaşlaması, enflasyon oranlarının artırılması, maliye politikalarının sıkılaştırılması ve sosyal yardımların azalması ile sonuçlandığına yer verilen bildirgede, bu faktörlerin kadınları daha fazla etkilediğine dikkat çekildi.

Bildirgede, “Kadınlar olarak eşit işe eşit ücret, sürekli ve güvenceli işlerde istihdam, çocuk, hasta, yaşlı ve engelli bakımında kamusal hizmetler, sendikal özgürlük ve grevli toplusözleşme hakkının önündeki engellerin kaldırılmasını, İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere kadınlara karşı ayrımcılığın yok edilmesini hedefleyen uluslararası tüm sözleşmelerin ve 6284 Sayılı Kanunun etkin uygulanmasını talep ediyoruz. Eşitlik olmadan adalet olmayacağını, özgürlük, demokrasi, laiklik ve barış talebinden vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha bildiriyoruz” denildi.

Sonuç bildirgesinin tam metni için tıklayınız.