XXX. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı İzmir’de Yapıldı

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu (UDEK) tarafından bu yıl otuzuncusu düzenlenen Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı (TUEK), 14 Aralık 2024 tarihinde, İzmir Tabip Odası’nın ev sahipliğinde, Kültürpark Gençlik Tiyatrosu’nda gerçekleştirildi.

Kurultay TTB UDEK Başkanı Dr. Orhan Odabaşı, İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Mehmet Ceyhun Özyurt ve TTB Merkez Konseyi İkinci Başkanı Dr. Pınar Saip’in açılış konuşmaları ile başladı.

“Türkiye Sağlık Ortamı ve TTB” gündemi başlıklı ilk oturumda Dr. Pınar Saip bir sunum yaptı. Son yıllarda hekime başvuru sayılarındaki artışı, bölgesel eşitsizliklerin derinleşmesini, sağlıkta ticarileşmenin getirdiği can yakıcı sorunları, Aile Hekimlerinin eylemsellik sürecini anlatan Saip, “Başka bir sağlık sistemi mümkün” şiariyla gerçekleşecek 14 Mart çalışmalarına davetle konuşmasını sonlandırdı. 

Kurultayın ikinci oturumunda Dr. Emel Gönen “Tıpta Uzmanlık Eğitiminde Güncel Durum” başlıklı sunumunu yaptı.

Dr. Nurdan Köktürk ve Dr. Hilal Şahin’in konuşmacı olduğu panelde “Uzmanlık Eğitiminde Artan Kontenjanlarla Neler Değişti” başlığı altında sunumlar yapıldı. Soru ve katkılarla zenginleşen panelde son iki yılda önce artırılan, son sınavda ise azaltılan kontenjanların eğitimin niteliğinde yarattığı ve yaratabileceği sorunlar ele alındı.

TUEK programında TTB UDEK’in otuzuncu kuruluş yılı nedeniyle geçmişten bugüne UDEK’i konu alan ayrı bir bölüm de yer aldı. Dr. Raşit Tükel “Dünden Bugüne TTB UDEK”, Dr. Dilek Yeşim Metin “Tabip Odaları, Uzmanlık Dernekleri- TTB UDEK İlişkisi” konu başlıklarında sunumlar yaptılar. Son otuz yıldaki çalışmalar ve daha nitelikli bir tıpta uzmanlık eğitimi için yapılması gerekenler değerlendirildi.

Kurultay, TTB UDEK üyesi uzmanlık derneklerinin iyi uygulama örnekleri ve sunumları eşliğinde son buldu.

 

XXX. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı Sonuç Bildirgesi

Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayları otuz yıl boyunca uzmanlık eğitiminin bileşenleri olan tıp fakülteleri, eğitim ve araştırma hastaneleri, tabip odaları, tıpta uzmanlık dernekleri ve sağlıkla ilgili diğer kurumların temsilcilerinin bir araya gelerek görüş alışverişine olanak sağlamıştır. Bu kurultaylarda, tıpta uzmanlık eğitiminde sorumluluk üstlenen eğiticilerin yanı sıra, bu sürecin “gerçek öznesi” olan tıpta uzmanlık öğrencileri de sorumluluk üstlenerek katkı sunmuşlardır.

Eğitim verenlerin, eğitim alanların, tıpta uzmanlık dernekleri ve tabip odaları yöneticilerinin Kurultayımıza katılarak bilgi ve birikimlerini paylaşması, bu sürecin en önemli kazanımı olmuş; geleceğe dair umutlarımızı güçlendirmiştir.

Ana Tema: Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kontenjanları

Bu yılki Kurultayın ana temasını, tıpta uzmanlık eğitimi için belirlenen kontenjanlar ve bu durumun Türkiye tıp ortamına yansımaları oluşturmuştur. Tıpta uzmanlık eğitimi, doktora düzeyinde bir yüksek öğrenim düzeyidir. Ülkemizde doktora düzeyinde tanımlanan bir yüksek öğrenimin bir bakanlığın yetki ve sorumluluğuna verilmesi, yıllardır itiraz ettiğimiz ve telafisi çok zor sorunlara yol açacak bir uygulamaya dönüşme riski taşımaktadır. Bu durum, hasta güvenliğini ve toplum sağlığını tehdit eden bir nitelik kazanmaktadır.

Sağlık Bakanlığı, tıpta uzmanlık eğitimi ile ilgili aşağıdaki yetkilere sahiptir:

  • Uzmanlık eğitiminin müfredatını belirlemek,
  • Uzmanlık alanlarının eğitici nitelik ve sayısını belirlemek,
  • Mezun yeterliklerini tanımlamak,
  • Kurumlara eğitim verme yetkisi vermek,
  • Eğitim alacak öğrenci sayılarını ve dağılımlarını planlamak,
  • Yıllara göre global ve uzmanlık alanlarına özgü dağılımları belirlemek,
  • Tıpta uzmanlık alanları için sınav ve tez süreçlerini yapılandırmak,
  • Mezuniyet sonrasında çalışabilme onayı vermek.

Sağlık Bakanlığı, zorunlu hizmet yükümlülüğünden tayin ve atama koşullarına kadar alanın bütün hukuksal çerçevesini yönetmektedir. Bu nedenle, uzmanlık eğitimi veren kurumların altyapısı, eğitici sayı ve yeterlikleri gibi unsurları gözeterek daha etkin bir planlama yapması gerekmektedir.

Tıpta Uzmanlık Eğitimine İlişkin Güncel Durum

  • Tıpta uzmanlık eğitimi 57 ilde verilmektedir.
  • Eğitim; 44 devlet üniversitesi, 19 vakıf üniversitesi, 17 şehir hastanesi ve 48 eğitim araştırma hastanesinde sürdürülmektedir.
  • Afiliyasyonu olmayan eğitim araştırma hastanesi sayısı 6 iken, 66 eğitim araştırma hastanesi devlet, vakıf ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi ile afiliyasyon yoluyla eğitim vermektedir.
  • 3447 eğitim biriminde tıpta uzmanlık eğitimi verilmektedir.
  • 50.711 uzmanlık öğrencisi eğitim almaktadır.
  • 19.353 eğitici görev yapmaktadır.
  • 43 ana dal ve 46 yan dal uzmanlık eğitiminin programları 2013 yılında yapılandırılmış, ancak bu programlarda henüz bir güncelleme yapılmamıştır.

Çekirdek eğitim programının tam olarak uygulanamadığı kurumlarda, uzmanlık öğrencisi sayısının artması klinik ve girişimsel işlem yeterliklerinde gerilemeye neden olmaktadır.

Sağlık Bakanlığına bağlı Eğitim Araştırma Hastanesi ve şehir hastanelerinde eğitici başına düşen asistan sayısı kamu üniversitesi ve vakıf üniversitelerine göre çok yüksektir. Bazı programlarda eğitici başına 100-150 öğrenci düşebilmektedir.  Poliklinik pratiğinin eğiticilerin gözetimi olmaksızın uygulanması bu hastanelerdeki uzmanlık öğrencilerinin en büyük sorunlarından biridir. Hizmet yükünün büyük bir kısmını uzmanlık öğrencilerinin üstlenmesi medikolegal sorunlara da yol açmaktadır.

Kontenjanlardaki artış fiziksel alt yapı ve teknik donanım yetersizliği sorunlarını da gündeme getirmiştir.

Dış rotasyonlar birçok klinikte kâğıt üstünde kalmakta, aktif rotasyon yapılamamaktadır.

Eğitim saatleri hizmet yükü nedeniyle ya yapılamamakta ya da öğle arası gibi dinlenme saatlerine sıkıştırılmaktadır.

Uzmanlık öğrencisi sayısı artmasına karşın ulusal ve uluslararası bilimsel toplantılara katılım desteği sınırlıdır.

Uzmanlık öğrencilerinin karşılaştığı mobbing ve tükenmişlik kadro artışlarıyla birlikte belirginleşmiştir.

Bazı uzmanlık alanları, çalışma koşulları ve güvence eksiklikleri nedeniyle tercih edilmemektedir. Sağlıkta şiddet, tıp fakültelerinin ve uzmanlık alanlarının tercih edilmemesindeki en önemli nedenlerden biridir. Yetişmesi yaklaşık 15 yıl süren donanımlı tıp uzmanlarımız, ülke dışında kariyer yapma planlarını erken dönemde yapmaktadır.

Deprem bölgesinde, yeterli sayıda ve nitelikte eğitici ve hasta çeşitliliği olmaksızın uzmanlık eğitimi verilmesi için ısrar edilmektedir. Bu durum, eğitim niteliğini düşürmekte ve kontenjanların boş kalmasına yol açmaktadır.

Temel bilimler tıpta uzmanlık alanlarına verilen global kontenjanda dikkat çekici azalma görülmektedir.

Adli tıp uzmanlık eğitimi birkaç eğitim kurumu dışında tamamen Adalet Bakanlığı’na devredilmiştir. Bu durum tıp fakültesi mezuniyet öncesi adli tıp eğitimini de çok olumsuz etki edecektir. Üniversitelerde verilen adli tıp eğitiminin otopsi ve benzeri eksiklikleri belirlenerek giderilmelidir. Diğer yandan Adli Tıp İhtisas Dairelerinde verilen eğitim en kısa zamanda Tıpta Uzmanlık Kurulu tarafından yerinde değerlendirilmelidir.

Yabancı uyruklu hekimlere açılan kontenjanların sayısı ve ayrı bir süreçle belirleniyor olması eğitime zarar veriyor, ekip çalışması içerisinde huzursuzluklara neden oluyor.

Akran öğrenmesi tıpta uzmanlık eğitiminin başat yöntemi olamaz. Eğitimde temel sorumluluk akademide eğiticiliği tanımlanmış öğretim üyelerine aittir. Bu sorumluluk yakından izlenmeli, eğitime katılmayan öğretim üyelerinin durumları değerlendirilmelidir.

Sağlık Bakanlığı nitelikli bir sağlık hizmeti için nitelikli uzmanlık eğitimi gerekliliğinden eğitim kurumları ile eşgüdümü sağlamak için var olan kurullarını başta Tıpta Uzmanlık Kurulu olmak üzere daha etkin ve verimli kullanmalı ve alınan kararların gerekçelerini şeffaflıkla sağlık kamuoyu ile paylaşmalıdır.

Sonuç olarak, eğitici başına düşen uzmanlık öğrencisi sayısındaki artış, altyapı eksiklikleri ve plansız kontenjan artışları uzmanlık eğitiminin niteliğini düşürmektedir. Bu konuda, Sağlık Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Kurulu’na uzmanlık eğitimi veren kurumların daha yakından izlenmesi ve denetlenmesi önerilmektedir.