Pandemi dolayısıyla artan iş yükü için planlı ve adaletli bir işbölümü yapılmalı, asistan hekimlerin talepleri dikkate alınmalıdır

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu, COVID-19 pandemisi sürecinde hastanelerde yaşanan organizasyonsuzluğun yol açtığı sorunlara ve bu sorunların tüm sağlık çalışanlarını ve özel olarak da asistan hekimleri nasıl etkilediğine dikkat çekti. TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu'nun açıklamasında, pandemi dolayısıyla artan iş yükü için planlı ve adaletli bir işbölümü yapılmasını istendi ve asistan hekimlerin taleplerine dikkat çekildi.

TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu’nun açıklaması şöyle:

 

Pandemi Dolayısıyla Artan İş Yükü İçin Planlı ve Adaletli Bir İşbölümü Yapılmalı Asistan Hekimlerin Talepleri Dikkate Alınmalıdır

Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve tüm dünyaya yayılan Yeni Koronavirüs (COVID-19) enfeksiyonu DSÖ tarafından pandemi olarak nitelendirilmiştir. 12.04.2020 itibariyle Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı verilere göre Türkiye’de 56956 vakanın olduğu, COVID-19 enfeksiyonu nedeniyle toplam 1198 kişinin yaşamını yitirdiği bildirilmiştir.

Sağlık Bakanlığı pandemi yönetiminde sağlık meslek örgütlerinin desteğini almayı reddetmiş, birbiri ardına çıkardığı ve kendi içinde çelişkiler barındıran yönetmeliklerle sahada aktif çalışan personeli büyük bir belirsizlik içerisine sürüklemiştir.

Üniversite ve Eğitim Araştırma hastanelerinin büyük çoğunluğu pandemi hastanesi ilan edilmiştir. Bütün eğitim çalışmaları ve elektif işlemler ertelenmiş, bu hastaneler salgına dönük sağlık hizmeti veren kurumlar haline gelmiştir.

Hastanelerdeki organizasyon eksikliği sürecin başından itibaren en büyük sorun olarak kendini göstermektedir. Bunun sonucu olarak özellikle asistan hekim ve hemşirelerde daha belirgin olmak üzere tüm sağlık emekçilerinin iş yükü artmış, artan iş yükü virüs maruziyetini de beraberinde getirmiştir. Planlama hususundaki aksaklıklar, görevlendirmelerin önceden haber verilmeden çoğunlukla asistan hekimler üzerinden yapılmasına sebep olmuştur. Yapılacak iş hakkında önceden eğitim verilmeden aynı gün ya da bir gün önce sms veya telefon aramaları ile yapılan görevlendirmeler asistan hekimler üzerinde psikolojik baskı oluşturmaktadır. Belirsizliğin verdiği gerginlik ruh sağlığı açısından negatif sonuçlar doğurmakta ve bu da hali hazırda yoğun çalışan asistan hekimi daha da yormaktadır. Bu yorgunluğun immün sistem üzerindeki etkisi sağlık çalışanlarını enfeksiyona yatkın hale getirmektedir. Bu planlamaların yönetim tarafından uygun şekillerde yapılmaması farklı branşlarda çalışan hekimler arasındaki gerginliği arttırmakta, iş barışını bozmakta, adaletsizlik duygusunu pekiştirmektedir.

Çoğu hastanede 24 saatlik nöbetler şeklinde çalışılmaktadır. Fazla mesai saati dinlenmeye fırsat vermemekte, viral yükü arttırmaktadır. Temaslı sağlık çalışanlarına belirli aralıklarla rutin test uygulanması yapılmamaktadır. Sağlık çalışanı semptomatik olana kadar COVID-19’a yönelik herhangi bir test çalışılmamaktadır. Bu durum asemptomatik dönemde bulaş riskini arttırmakta ve tedavinin aksamasına sebep olmaktadır.

Birçok merkezde acil servis/COVID-19 polikliniği organizasyonunda sorunlar mevcuttur. Triyajın hala efektif sağlanamadığı görülmektedir. Daha önce sağlık meslek örgütleri tarafından dillendirilen sağlık çalışanının sağlığı poliklinikleri çoğu hastanede açılmamıştır. Açık olduğu belirtilen merkezlerde de efektif hizmet verilmemektedir. Temaslı sağlık çalışanı test yaptırmak ya da muayene olmak için acil servislere başvurmaktadır.

Nöbetlerde dağıtılan yemeklerin besin değeri göz önünde bulundurulmamaktadır. Birçok hastanede, kumanya şeklinde, her gün aynı menülerin olduğu yemekler sunulmaktadır. Vejeteryan/vegan menüler oluşturulmamıştır. Pandemi şartlarından ötürü, hastane dışında herhangi bir yerden beslenmenin mümkün olmadığı ortadadır. Nöbet tutan hekimler için uygun dinlenme alanı sağlanmamıştır. Bu sağlıksız koşullar, hali hazırda yoğun viral yük altındaki sağlık emekçilerinin bir bir hastalanmasına  sebep olmaktadır.

Pandemi sürecindeki iş bölümünde uzman hekimlerin ve öğretim  görevlilerinin daha geri planda bırakıldığı görülmektedir. Bu durum asistanlar üzerindeki iş yükünü arttırmaktadır.

COVID-19 pandemisi mücadelesi kapsamında acil olmayan ve ertelenebilir sağlık hizmetlerinin verilmemesi sebebiyle sağlık hizmeti arz ve talebindeki düşüşle sağlık tesisleri ciddi gelir kaybına uğramış ve personele yapılan ek ödemede azalma meydana gelmiştir.  Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü 49635782 sayılı yazısı ile esnek çalışma saatlerine geçilmiştir. Esnek çalışma saati uygulaması ile mümkün olan en az personel ile çalışarak hem SARS-CoV-2 virüsüne maruz kalacak personel sayısı azaltılmış hem de virüse maruz kalan personelin viral yükü azaltılmaya çalışılmıştır. Bu iki yönerge sonrası COVID-19 pandemisi mücadelesinde özveri ile çalışan sağlık çalışanlarının doğabilecek maddi kaybını gidermek, motivasyon ve teşvik amaçlı “COVID-19 pandemisi nedeniyle sağlık tesislerinde ek ödeme yapılmasına ilişkin usul ve esaslar” konulu yönetmelik yayınlanmıştır. Bu yönetmelik ile sağlık çalışanlarının gelirinin bir parçası olan ek ödeme kaybının telafi edileceği, hatta ek ödeme gelirinin arttırılacağı duyurulmuştur. Fakat sağlık çalışanlarının bir diğer geliri nöbet ücretidir ve esnek çalışma saatleri uygulaması sonrasında 657 sayılı kanunun 99. maddesinde belirtilen mesai saatine ancak ulaşılmaktadır. Bu nedenle yine aynı kanunun 178. madde ve ek 33. maddelerinde belirtilen nöbet ücreti alınması hak edilememektedir. Birbiri ile çelişen bu yönetmelikler asistan hekimin aleyhine işlemektedir. Yönetmeliğe göre ek ödemeler öğretim görevlileri ile asistan hekimlere aynı oranda verilmeyecektir. Döner sermayenin paylaştırılmasında oranı yüksek tutulan öğretim görevlilerinin alacağı toplam ücret artacakken, maaşının önemli bir kısmı nöbet gelirinden oluşan ve bu süreçte öğretim görevlilerine nazaran çok daha fazla çalışacak olan asistan hekimlerin eline geçecek ücret ciddi manada düşecektir. Üstelik,  kamuoyuna sağlık emekçisinin daha fazla kazanacağı şeklinde bir duyuru yapılmış olup tüm bu beyanlar tekzibe muhtaçtır.  Yönetmeliklerin açıklanmasındaki tutarsızlıklardan ötürü nöbet usulü çalışma düzenine geçen hastanelerde nöbet ücretleri ve ek ödemelerin nasıl ödeneceğine dair soru işaretleri giderilmemiştir. Ödenmemesi konusundaki endişeler hekimleri daha fazla çalışmaya itmekte bu da viral maruziyeti arttırmaktadır. Bu durum, döner sermaye ek ödemelerinden faydalanamayan yabancı uyruklu asistanlarda kayda değer bir gelir kaybına sebep olacaktır.

Sürecin başından itibaren sağlık çalışanları bu süreçte kendi ekipmanını kendisi temin etme yoluna gitmiştir. Ekipman eksiği azalmış olsa bile hastane yönetimleri yeterli ekipmanın varlığına dair bir güven ortamı oluşturamamaktadır.

Hastane yönetimleri maalesef karar alma ve alınan kararları uygulama evresinde iş yükünü sırtlayan sağlık çalışanları ile diyalog halinde değildir. Hekim, hemşire ve işçi temsilcileri karar aşamasında dikkate alınmamakta, meslek örgütleri ve sendikalar bu süreçte bilgilendirilmemektedir. Tam tersi çalışanların vermek istediği dilekçeler hastane yönetimleri tarafından işleme sokulmamaktadır.

            Önerilerimizin uygulanabilir ve hayati olduğu açıktır:

  • Çalışma saatlerinin virüs yükünü en aza indirecek ve bu konudaki referans kaynaklar göz önünde bulunduracak şekilde 8 saatlik nöbetler halinde düzenlenmesini,
  • Artan iş yükünün ve risklerin sadece asistan hekimlerin omzuna yüklenmesi yerine öğretim görevlileri ve uzmanların da dahil olduğu bir çalışma düzeniyle adaletli dağıtılmasını,
  • Ek ödemelerin unvanlardan ve profesyonel alanlarımızdan bağımsız olarak hastanede çalışan tüm personel arasında eşit dağıtılmasını,
  • Tüm hastanelerde sağlık çalışanlarının sağlığı birimlerinin kurulmasını, bu birimin sağlık çalışanlarının beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını giderdiği mekanları denetlemesini, ayrıca bu birimin hastane içi bulaş açısından göz ardı edilen atık yönetimi konusunda da eğitimler düzenlemesini,
  • Tüm sağlık çalışanlarının COVID temas öyküsü ve semptom sorgulanmadan düzenli olarak taranmasını, bu taramaların sağlık çalışanlarına ayrılmış ayrı poliklinikte yapılmasını,
  • Süresi dolan asistan hekimlerin tez sunumlarının ve bitirme sınavlarının iptali yerine online olarak yapılmasını talep ediyoruz.

Pandemi sürecinin sağlık emekçilerinin fikri alınmadan yönetilmesi birçok sorunun gözden kaçmasına sebep olmakta, var olan krizi derinleştirmektedir. TTB ve sağlık meslek örgütleri sürece dahil edilmelidir.

Taleplerimizin takipçisi olacağımızı ve sürece dair bilgilendirmeleri yapmaya devam edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.

TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu