Silivri TSM Önünde Basın Açıklaması

İstanbul Tabip Odası ve SES Silivri Temsilciliği, ASM çalışanlarına acil nöbeti dayatan Aile Hekimliği Yönetmeliği'nde yapılan değişikliği protesto etmek için, 2 Ağustos 2013, Cuma günü 12.30'da Silivri Toplum Sağlığı Merkezi önünde kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirdi.


Bölgedeki Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan hekim ve hemşirelerin katılımının yoğunlukta olduğu basın açıklaması Silivri 1. Basamak Temsilcisimiz Dr. Ersin Gökpınar tarafından okundu. Basın açıklamasına katılan Yönetim Kurulu Üyemiz Dr.Fethi Bozçalı; Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın iflas ettiğini, ASM çalışanlarına acilde nöbet uygulamasını dayatan yönetmelik değişikliğinin, özelleştirilen birinci basamak sağlık hizmetlerinin artık yürütülemediğinin belgesi olduğunu, bu uygulamanın işletme haline getirilen kamu hastanelerinin acillerinde yaşanan sıkıntılara derman olamayacağını, bakanlığın sağlığın özelleştirme programından vazgeçmesi gerektiğini bildirdi. SES temsilcisi Hemşire Zübeyde Öztürk de nöbet uygulamasıyla birlikte birinci basamakta yaşanan sorunların daha da artacağını belirtti.

Basın açıklaması için tıklayınız

‘Sağlıkta Dönüşüm’ Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinde Havlu Attı!

Sağlık Bakanlığı on yıldır sağlık çalışanları ve örgütlerinin tüm haklı eleştirilerine kulak tıkayarak inatla sürdürdüğü Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın en önemli ayaklarından biri olan birinci basamak sağlık hizmetlerini sürdüremeyeceğini, Aile Sağlığı Merkezi(ASM) çalışanlarına kamu hastane acil hizmet birimlerinde nöbet tutmayı dayatan 19 Temmuz 2013 tarihli yönetmelik değişikliğiyle ilan etmiştir. Sağlık Bakanı Sayın Müezzinoğlu basamaklı sağlık hizmet sunumuna inanmadığını, hastane acil birimlerinde mesleki eğitimi, deneyimi ne olursa olsun ASM’lerde görev yapan hekim ve hemşireleri çalıştıracaklarını söylemek suretiyle iflas eden sağlık politikalarını yama yaparak ‘yürüteceklerini’ açıkça ilan etmiştir.


Tarihte ‘Torba Yasa Dönemi’ olarak anılacak bir dönem yaşıyoruz.

12 Temmuz 2012 tarihinde yayımlanan 6354 sayılı meşhur ‘Torba Yasa’lardan biriyle 5258 sayılı ‘Aile Hekimliği Kanunu’ nda değişiklik yapılarak, ASM’de çalışan hekim ve diğer sağlık çalışanlarına başta kamu hastane acil birimleri ve  112 ambulans birimlerinde  normal mesaisine ek olarak acil nöbet tutulmasının yolu açılmıştı. Sağlık çalışanlarının ve örgütlerinin tepkisini çeken bu yasal düzenleme  03.08.2012 tarihli genelgeyle, sonrasında 25.01.2013 tarihinde yürürlüğe giren Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği ile nöbet uygulamasının esasları  zorlaştırıcı şartlara bağlanarak, kısmen yumuşatılarak  uygulanamamıştı.

Ancak kamu hastaneleri acil birimlerinde yaşanan yığılma, performansa dayalı çalışmanın getirdiği niteliği düşük, tüketime dayalı sağlık politikaları ilk olarak acil sağlık birimlerini olumsuz etkiledi. Acil birimlerinin önü ‘ACİL’ olmayan hastalarla dolup taştı ve sağlık çalışanlarına şiddetin en sık yaşandığı yerlere dönüşen acillerde çalışmak hem oldukça tehlikeli hem de bir o kadar zorlu hale geldi.

Sağlığı piyasa koşullarına göre dizayn eden anlayış, iş yükü artan acillerde çalışacak hekim, hemşire bulamayınca  bu sorunu gidermenin yolunu dünün sağlık ocağı, günümüzün özel muayenehanesi ASM’lerde, güvenceden yoksun sözleşmeli çalışan sağlık emekçilerini bu birimlerde joker gibi çalıştırmayı öngören  yasal düzenlemeyi  yönetmelik değişikliği şekliyle 19 Temmuz 2013 tarihinde çıkararak kolayca bulmuş oldu.

Üstelik bu yönetmelik değişikliği, Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’ne, Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği’ne, Anayasamızın çalışanın dinlenme hakkı maddesine ve Avrupa Birliği mevzuatlarına aykırılığı bile bile yayınlanmış oldu.

Ayrıca zorunlu mali sorumluluk sigorta mevzuatına göre, hekimlerin acil gibi ikinci görevlendirileceği birimlerde mesleki etkinliği esnasında yaşayacağı  tıbbi kötü uygulamalardaki  tazminat taleplerinin sigortanın teminat kapsamı dışında olacağı, bu durumun hekimlere ayrı bir yük getireceği  bilinmelidir.

Halbuki çağdaş sağlık hizmet anlayışı, koruyucu sağlık hizmetlerini önemser ve basamaklı sağlık hizmetini benimser. Bu anlayış sağlık çalışanlarının ekip hizmetiyle, kendi alanında yeterli/ sürekli eğitim almasıyla, iş tanımının açıkça yapılarak yürütülmesini gerektirir. 

Türk Tabipleri Birliği (TTB) yıllardır başta birinci basamak sağlık hizmet alanı olmak üzere sağlığın her alanında oluşturduğu önerilerini ısrarla tüm kamuoyu ile paylaşmıştır. Sözgelimi, TTB Genel Pratisyenlik Enstititüsü (GPE) birinci basamak sağlık hizmet sunumunda sorumluluğu ekip arkadaşlarıyla paylaşan pratisyen hekimlerin mesleki eğitimleri için yaptığı çalışmalarda; Genel Pratisyenliğin ayrı bir tıp disiplini olduğunu dünyadaki örneklerini araştırarak dile getirmiş, bu amaçla özgün eğitim modeli geliştirmiş, yaşama geçirmek için eğiticilerini eğitmiş, sahada ciddi bir örgütlenme yaratmış ve birinci basamak alanında biriktirdiği deneyimlerle tüm engellemelere rağmen çalışmalarını azimle sürdürmüştür/sürdürmektedir.

Hükümetin on yıldır yürüttüğü yanlış politikalarla koruyucu sağlık hizmet birimlerini parçalayarak, birinci basamak sağlık hizmeti sunulan mekanları kamu binaları dışına çıkartarak, çalışanları güvenceden yoksun sözleşmelerle çalıştırarak, performansa dayalı ücretlendirmeyle mesleki bağımsızlığı zedeleyerek ve hekimlik mesleğini değersizleştirerek,  bölge tabanlı hizmeti bireye dayalı koruyucu hizmete indirgeyerek sürdürmek yetmezmiş gibi yönetemedikleri ve sonradan işletme haline getirdikleri kamu hastanelerinin ilk iflas eden bölümü olan acil birimlerinde, ASM çalışanlarına haftada 40 saat normal mesai yaptırdıktan sonra ek olarak 30 saat  daha nöbet tutmaya zorlamak hangi akla, vicdana sığar?

İkinci basamak sağlık hizmetlerinin sunulduğu hastanelerin en önemli birimlerinden biri olan acillerde Acil Tıp uzmanlık eğitimi almış meslektaşlarımız çalışmalıdır. Bu alanda çalışacak yeterli uzman hekim yoksa bunun sorumlusu on yıldır iktidarda olan, sağlık politikalarına yön veren, sağlık çalışanlarına ve örgütlerine kapılarını kapatan, zamanında gerekli planlamayı yapmayan hükümettir. 

Acillerdeki hekim ihtiyacını birinci basamak alanında aile hekimi uzmanı olarak ya da yılların mesleki deneyimiyle bu alanı sırtlamış pratisyen hekimlerle gidermek,hem birinci basamak sağlık hizmetlerini daha da zayıflatacak, hem de acil hizmet birimlerinde bu alanda yeterli eğitimi ve deneyimi olmayan meslektaşlarımızı görevlendirmekle halkın nitelikli sağlık hizmet alma hakkı zarar görecektir.

ASM’lerde çalışan meslektaşlarımız her gün yayınlanan torba yasalardan, yaz-boz tahtasına dönen mevzuat değişikliklerinden, bir gün kamu görevlisi diğer gün özel çalışan muamelesi görmekten bıkmıştır.

Bir an önce sağlık hizmetlerini tüccar mantığıyla yürüten politikalardan vazgeçilmesini, toplumun sağlık önceliklerini/ihtiyaçlarını bilimsel ölçeklerde belirleyerek başta sağlık çalışanlarına insani çalışma koşulları, kamu hizmeti niteliğinde ücretsiz, erişilebilir, ayrımsız, nitelikli sağlık hizmet sunumu için gerekli politikaların yaşama geçirilmesini istiyoruz.

İlk adım olarak Sağlık Bakanlığı’nı, ASM çalışanlarına acil nöbet dayatan yönetmelik değişikliğini geri çekmeye ve sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine dayalı yürütülen politikalardan vazgeçmeye çağırıyoruz.

Sağlık Bakanlığı’nın ASM çalışanlarına acillerde nöbet uygulamasında ısrar etmesi halinde bu uygulamaya en etkili şekilde karşı duracağımızı bildiriyoruz.

Hizmet verdiğimiz halkımızın bizlere sunduğu desteği içeren dilekçe örneklerini sizlerle paylaşıyor, bu uygulamadan zarar görecek vatandaşlarımızın her zaman yanında yer alacağımızı, sağlık çalışanları ve örgütlerinin görüş, öneri ve taleplerini hiçe sayan her anlayışı kamuoyuyla paylaşacağımızı bir kez daha hatırlatıyoruz.

İSTANBUL TABİP ODASI