Delta Varyantına Yönelik Gerekli Bilimsel Önlemler Hızla Alınmalıdır
Kabinenin 21 Haziran 2021 tarihli toplantısı sonrası, 1 Temmuz tarihinden itibaren, pandemi gerekçesiyle devam eden sınırlamaların sona erdirileceği açıklaması yapılmıştır. Mevcut kararların pandemi ile mücadelede bilimsel verilere dayalı olmadığı ne yazık ki yine görülmektedir. Yapılan açıklamalar toplumda pandeminin bittiğine, kontrol altına alındığına dair yanlış algılar yaratmaktadır.
Son yayımlanan bilimsel bilgilere göre salgının kontrol altına alındığından bahsedebilmek için günlük vaka sayısının 1000’in altında olması, ölümlerin olmaması ve vaka sayısının haftalık 100 binde 10’un altında olması gereklidir. Dünyada ve Türkiye’de bu şartlar sağlanmamıştır. Ülkemizde günlük yeni vaka sayısı 5500, günlük vefat sayısı ise 50-60 arasında değişmektedir. Aşılama doz ve hızının artmasına karşılık iki doz aşı yapılanların oranı henüz %18 civarındadır. Bu oranlar toplumsal bağışıklık sağlanmasından, varyantlar dahil salgının kontrol edilmesi için nüfusun en az %70’ine iki doz aşı yapılmış olmasından uzaktır.
Türkiye ve diğer ülkelerde COVID-19 mutasyonları varlığını devam ettiriyor, kaygı verici varyantlar ile karşılaşıyoruz. Son verilere göre en fazla endişe uyandıran varyantlardan birisi “Delta varyantı” olarak adlandırılmaktadır. Yeni varyantı Dünya Tabipler Birliği Başkanı Frank Ulrich Montgomery, “Bu varyantın en sinsi özelliği, enfekte olanların boğazlarında çok hızlı bir şekilde, çok yüksek bir viral etkiye yol açması. Böylece insanlar enfekte olduklarını fark etmeden virüsü başkalarına bulaştırabiliyor” şeklinde tanımlamış; söz konusu varyant kaynaklı COVID-19 vakalarının, daha farklı klinik semptomlarla kendini gösterebildiği ve bazı hastalarda daha ağır seyredebildiğini belirtmiştir. Dünya Sağlık Örgütü, Delta varyantının dördüncü dalgaya neden olabileceği, bu nedenle çok dikkatli olunması ve tedbirlerin elden bırakılmaması gerektiği uyarısını yapmıştır.
Delta varyantı oranları başta Hindistan olmak üzere, İngiltere, İsrail, Rusya, Polonya Avustralya gibi ülkelerde artarak devam etmektedir. İngiltere’de vakaların %98,5’i ve Moskova’da vakaların %90’ı Delta varyantıdır. Rusya’da Delta varyantına bağlı yeni bir pik yaşanmaktadır. İsrail’de Delta varyantı nedeniyle okullarda COVID-19 vakaları üç kat artmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın yurtdışı seyahatlerde uygulanacak önlemler için ülkeler arası riskle uyumlu olmayan yaklaşımı görülmektedir. Vaka sayıları her geçen gün artan Delta varyantının yoğun olduğu İngiltere ve Rusya gibi ülkelerden gelenlerde son 72 saat içinde yaptırılan testin negatif olması yeterli görülmektedir. Ancak ülkemizin yeni bir tehlike ile karşılaşmaması için özellikle uluslararası seyahatlerde bilimsel önlemlerini artırması gereklidir. Hindistan, Nepal, Pakistan vb. ülkelere uygulanan 72 saat içinde PCR testi yaptırılması, test negatif ise 14 gün karantina uygulanması ve tekrar testin negatif olması koşulu ile turist olarak seyahat hakkına sahip olunması, başta Rusya ve İngiltere olmak üzere Delta varyantının yükseldiği her ülke için geçerli olmalıdır. Aksi takdirde turizm gibi bilimsel olmayan kaygılar uğruna yeni bir dalga ile karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.
İngiltere’de yapılan çalışmalarda Delta varyantının hızlı ve kolay bulaştığı, daha zor tedavi edildiği gösterilmiştir. Yine etkili aşılama yapılmadığında hasta yapma olasılığının yüksek olduğu, bazı aşılara karşı immun yanıtının daha düşük olduğu, mRNA aşılarının varyantlara karşı koruyuculuğunun daha yüksek olduğu, aşı ile birlikte diğer önlemlerin devam ettirilmesi gerektiği bildirilmektedir. Aşıya güvenip hızlı açılma ve rehavet, bazı ülkelerde Delta varyantın yaygınlaşmasının sebebi olarak görülmektedir. İsrail’de aşı yaş sınırı da 12’ye indirilerek yeniden önlemler sıkılaştırılmaya başlanmıştır. Bu nedenle sağlık çalışanları ve 65 yaş üstüne yapılan ilk aşılamanın üzerinden 6 ay geçmesi ve Delta varyantı riski göz önünde bulundurulduğunda sağlık çalışanları ve 65 yaş üstü için varyantlara etkili mRNA aşıları ile üçüncü doz aşı programı başlatılmalıdır. 12 yaş ve üzeri nüfus da aşılama programına katılması bilimsel olarak gündeme alınmalı; gerekli durumlarda hızlı bir şekilde aşı istasyonları ve aşı mobil araçları kurulmalıdır.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak şu anki salgındaki veriler ve yapılan aşı oranlarıyla; başta Delta varyantı olmak üzere daha bulaşıcı yeni varyantlar da göz önünde bulundurarak salgın bitti algısı yaratılmasının çok ağır sonuçları olabileceği konusunda yetkilileri uyarıyoruz. İktidarın sorumluluğu kendi yaşam biçimlerini ve bilimsel olmayan antidemokratik uygulamalarını tüm topluma dayatmak değil, salgına yönelik gerekli önlemleri almaktır.
- Aşılamada son bir haftadır uygulamanın günlük 1,5 milyona kadar çıkması sevindirici olmakla birlikte, unutmamalıyız ki henüz toplumsal bağışıklığın uzağındayız.
- Gerek aşı konusundaki tereddütler, gerekse de bölgesel eşitsizlikler nedeniyle toplumda aşıya güven oluşması için toplum katılımı sağlanmalı, yerel dinamiklerle işbirliği yapılmalı; toplumun tüm kesimlerini temsil eden demokratik kitle örgütlerini, meslek odalarının, sendikaların, sürece ve karar alma mekanizmalarına doğrudan katılımı sağlanmalı, aşılama hızı artırılmalıdır.
- Aşılama hızının artırılmasının yanında, varyantlara yönelik her 10 hastandan biri için -en olanaksız koşularda dahi 20 hastanın birinde- ayrıntılı genom incelemeleri yapılmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
- Günlük test uygulamaları, filyasyon hizmetleri aksatılmamalıdır.
- Kalabalıklaşmaların önüne geçilmesi ve fiziksel mesafe, havalandırma, maske önlemleri devam ettirilmelidir.
- Aşı gibi, ücretsiz ve nitelikli maske dağıtımı da yapılmalıdır.
- Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) de sürece katkısı sağlanarak binalarda havalandırma koşulları düzeltilmeli ve denetlenmelidir. Havalandırma olanaklarının güçlendirilmesi için gerekli tüm adımlar atılmalıdır.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi