Bilim insanı neye, kime karşı sorumlu?
Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında başlatılan soruşturma dolayısıyla Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Bursa Tabip Odası tarafından düzenlenen “Bilim İnsanı Neye, Kime Karşı Sorumlu?” başlıklı webinar, 19 Temmuz 2020 tarihinde gerçekleştiridi. Prof. Dr. Feride Aksu Tanık’ın kolaylaştırıcılığını yaptığı webinar’a Kerem Altıparmak, Nilgün Toker ve Selin Sayek Böke konuşmacı olarak katıldılar. Etkinlik, TTB’nin Youtube kanalında yayınlandı.
Etkinliğin açış konuşmasını yapan TTB Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman, bilimin topluma hizmet etmek zorunda olduğunu vurgulayarak, “Sağlık çalışanlarının rol oynadığı bir mücadele bilim insanı olmanın sorumluluğu ile hekimliğin gereğini yerine getirenlerin soruşturma ile susturulmaya çalışılması, toplumun menfaatine değildir” diye konuştu. Adıyaman, Prof. Dr. Kayıhan Pala’nın mesleğinin gereğini yerine getirdiğinin altını çizerek, şunları söyledi:
“Bu soruşturmayı isteyenlere, açanlara ve görevlendirenlere ben sormak istiyorum şimdi: Bilgiyi üreten kimden korkar, onu kim sorgulayabilir? Soruşturmayı yapanlar Kayıhan Pala’ya ne soracaklar? Bu söylediklerinizi nereden biliyorsunuz diye mi soracaklar? Bildiklerinizi niçin toplumla paylaşıyorsunuz diye mi soracaklar? Bu soruşturmayı halkın gerçek bilgiye ulaşma hakkına, bilim insanının akademik özgürlüğüne, bilim insanlarının örgütlenme, fikir özgürlüğüne, tabip odaları ve TTB’ye saldırı olarak görüyor ve kabul etmiyoruz. Türk Tabipleri Birliği, iyi hekimlik değerlerine sahip çıkan tüm hekimlerle birlikte Kayıhan Pala’nın yanında olmaya devam edecektir.”
Nilgün Toker, bilgi elde etme sürecinin kolektif bir etkinlik olduğunu belirterek, “Dolayısıyla bilimsel etkinlik dediğimiz şey tek başımıza yapabileceğimiz bir şey değildir” diye konuştu. Bilim insanının önermesinin yanlışlanabileceğini ifade eden Toker, ancak bunun hukuki bir mesele olmadığını, aksine bilimsel etkinliğin bir parçası olarak bilimin içinde yapılabileceğini söyledi.
Bilim özgürlüğünün bilimsel yöntemler kullanılarak hakikate ulaşma çabası olduğunu belirten Kerem Altıparmak da, bilim özgürlüğünün yanlış yapma, yanılma hakkını da içerdiğini, hakikate gitme yolunu koruyan bir özgürlük olduğunu vurguladı. Bilim özgürlüğünün “nesnel sınırı” ve “içkin sınırı” olduğunu belirten Altıparmak, “nesnel sınır”ın bilimsel bilgiye ulaşma çabasında kullanılan yöntem ve araçların bilimsel olması, “içkin sınır”ın ise bilimsel çalışmaların ayrımcı, ırkçı, cinsiyetçi, nefret içermemesi zorunluluğunu taşıdığını anlattı.
Selin Sayek Böke de, siyasetin değiştirilmesi gerektiğini, bilime karşı mücadele eden yapıyı doğuran düzenin yapısal unsurlarının değiştirilmesi gerektiğini vurguladı.