“Normalleştirme” adımları epidemiyoloji biliminin gereklerine göre atılmalıdır, halkın ve sağlık çalışanlarının sağlığı korunmalıdır!

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, COVID-19 salgını süreciyle ilgili olarak açıklanan “normalleştirme” adımlarını, 5 Mayıs 2020 tarihinde zoom üzerinde düzenlenen basın toplantısı ile değerlendirdi. Basın toplantısında TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman ve TTB Etik Kurul Başkanı Prof. Dr. Feride Aksu Tanık katıldılar. Sağlık Bakanlığı’nca açıklanan veriler doğrultusunda COVID-19 salgın eğrisinde bir düşüş görülse de, salgının hâlâ devam ettiğine dikkat çekilen açıklamada, “normalleştirme” adımlarının epidemiyoloji biliminin gereklerine göre atılması ve rehavete kapılınmaması gerektiği vurgulandı.

Basın açıklamasında öne çıkanlar şöyle:

  1. “Normalleştirme” adımları atılırken;

-Karar süreçlerini halk sağlığı ve epidemiyolojik veriler yönlendirmelidir.
-Sağlık hizmetleri iki ana kulvarda sürdürülmelidir.
-Salgının sosyal ve davranışsal etkileri, boyutu önemsenmelidir.
-Salgının bireyler, aileler ve topluluklar üzerindeki yıkıcı etkisini azaltmak için sosyal ve ekonomik destek verilmelidir.

  1. Ne günlük hastalığa yakalanan insan sayımız, ne nüfusa oranla yapılan test sayımız, ne PCR testinden bağımsız COVID-19 tanısı alıp tedavi görenlerin sayısı ne de açıklanan resmi vefat sayısı salgının bittiğine ya da çok kısa sürede bitebileceğine dair veri sunuyor.
  1. Açıklanan rakamlardaki azalma sevindirici ve umut vericidir. Ancak rehavete kapılınmaması gereklidir.
  1. COVID-19 salgınında “normalleştirme” süreci piyasa baskısından uzak, epidemiyolojik veriler doğrultusunda, sürekliliği ve bütünlüğü olan bir bilimsel koordinasyonla uyumlu olmalıdır.
     
  2. Salgın konusunda alınacak kararların popülizmden etkilenmemesi, ayrım yapılmadan insan odaklı olması ve toplumun sağlığı başta olmak üzere bütün insani ekonomik ve sosyal gereksinimlerinin sosyal devlet anlayışıyla karşılanacağı adımları içermesi gerekmektedir.
  1. Yeniden bir yaygınlaşma olabileceği de dikkate alınarak, ülkedeki kamu özel bütün hastanelerde, ASM’lerde ve sağlık hizmeti sunulan bütün birimlerde Kişisel Koruyucu Donanım (KKD) bakımından hiçbir gevşeme ve eksiklik yaşanmaması sağlanmalıdır.

Basın açıklamasının tam metni için tıklayınız.